Biz bu dili bilmiyoruz

Tünel gibi bir yerde dahi Kürtçe şarkı dinlemeye tahammülü olmayanlar müzikten ne anlar?

Cumartesi gecesi İstanbul Caz Festivali kapsamında, ‘Radikal Yazarları Çalıyor’ başlığı altında biz üç-beş yazar çalmaya gittik Miss Pizza’ya. Söz konusu mekan, dünyanın dört yanından insan ağırlayan, son dönem Taksim’in gururu, pek popüler, pek modern, pek renkli Tünel’de bulunmakta.

Saat 22.00 itibarıyla sevgili Elif Ekinci bize ayrılan küçük köşede İngiltere dolaylarından Caribou ile başladı çalmaya. Ardından Pınar Öğünç, Cezayir’den Tunus’tan esintilerle geldi. Sonra Nazan’dan Kardeş Türküler geldi ve sıra bana geldi.

White Stripes ile başlayıp System of a Down’la devam eden play list’imde sıra Koma Amed’den ‘Hay Nik Na’ya geldiğinde, saat 00.00 itibarıyla bizden sonra çalmaya başlayacak mekanın DJ’i, ben parçanın coşkusuyla DJ kabininden çıkıp dans etmeye başlamışken, bizlere teknik yardım sağlayan gencin yanına geldi. Pis pis bakmaya başladı. Bütün coşkumu tek bir bakışla yerle bir etti. İşte biz bunlara tiran diyoruz…
Tiran gittikten sonra teknik yardımcıya “Ne oldu, bir sorun mu var?” dedim. O da bana “Biz bu dili bilmiyoruz da” dedi. İkinci tiran da hoş geldi. Arapça biliyor muydu bu adamlar, İngilizceyi sular seller gibi biliyor muydular, Fransızca biliyor muydular da sıra Kürtçe’ye geldiğinde müstehzi müstehzi “Biz bu dili bilmiyoruz da” diyebiliyorlardı.

Koma Amed’in aynı parçasını iki sene önce İTEF (İstanbul Edebiyat Festivali) kapsamında Ghetto’da düzenlenen yine bir ‘Yazarlar Çalıyor’ partisinde çaldığımda Kürt arkadaşlar telefonlarıyla yurtdışındaki arkadaşlarına dinletmişler ve “Ghetto gibi bir yerde Kürtçe çalıyor” diye sevinmişlerdi. Sevinçleriyle üzülmüştüm.

Bu sevincin günahını herkesin düşünmesini istediğimden ve elbette ki ‘Hay Nik Na’nın coşkusundan dolayı tekrar çalmak istedim işte şarkıyı. Bu defa üzülmedim ama, bu defa sinirlendim. Sinirlendiğim için de bir sonraki parçayı es geçip bir daha çaldım. İnadına. Zamanımız azaldığı için son parçayı çalmamam istendiği halde hem de. Böylece ne oldu, ‘düzen’ dediğiniz şey iki dakikada bozuluverdi. Bu küçük, bozulan ‘düzen’ örneği, anlayamadığınız, ‘terör’ diye kesip attığınızı da anlamaya yardımcı olacaktır. Hatta biraz zorlarsanız geçen sene Mersin’de sonu ölümle biten ‘Kürtçe müzik çalmadı’ cinayetini de anlayabilirsiniz.

Koma Amed, 1988’de kurulduğunda Kürtçe şarkılarını kayıt edecek stüdyo dahi bulamıyordu. Kanlı yıllar 90’lı yıllarda ellerinde silah değil gitarları vardı. Yaptıkları müziği dağıtmalarına izin yoktu. İzin çıktığında ilk sesleri ‘Kulilka Azadi’ (Özgürlük Çiçeği) oldu. İkinci albümleri ‘Dergûş’, bendeki tek albümleri. Ve artık daha kıymetli.

Bu tiran arkadaşlara ilk iş olarak ‘Anadolu’nun Kayıp Şarkıları’ belgeselini izlemelerini tavsiye ediyorum. Son olarak da ‘Hay Nik Na’ tekrarı sebebiyle bir tanecik bile parça çalamayan canım Elif Türkölmez’den özür diliyorum. Elif’ten Esengül, Tüdanya, Yıldız Tilbe ve Amy Winehouse dinleyemedik. Şundan eminim ki o tiranlar Elif’in çalacağı bu dili de bilmiyorlardı. Miss Pizza kitlesinin dilinde yoktur böyle pütürler…