İzmir’in Bornova ilçesinde Yüksek Seçim Kurulu protestosunda gözaltına alınıp tutuklanan belgeselci Kazım Kızıl, Menemen Cezaevi’nin şartlarını anlattığı bir mektup gönderdi.

Cumhuriyet’e gönderdiği mektupta Kızıl, protesto sırasında sadece iki polis tarafından darp edilerek gözaltına alındığı sırada “Ben basınım” dediğini anlattı.

Kızıl şöyle devam etti: “Freelance (serbest) çalıştığımı, çalışmalarımı birçok ajansa gönderdiğimi söyleyince, bir gardiyan alaycı bir tavırla soruyor: ‘Cumhuriyet’e de gönderiyordun değil mi?’ Cumhuriyet’in bir ajans olmadığını, bununla birlikte şimdilik bazı fotoğraf ve videolarımın orda yayımlandığını söylüyorum. Yüzündeki gülümseyişi daha da büyütüyor gardiyan: ‘Eee Cumhuriyet’e gönderirsen işte böyle atarlar içeri seni’.

Parmak izlerim alındıktan sonra üç gün kalacağım tecrit koğuşuna konuluyorum. Beraber gözaltına alınıp tutuklandığım üç öğrenciyle beraber. Pazartesi günü komşularımızın belirlenmesi için çıkarıldığınız müdürün önünde de devam ediyor kötü muamele. ‘Şunun tipine bak’ denilerek aşağılandım. Odadan Dombra Marşı ile uğurlanıyoruz. Fonda son ses çıkan Recep Tayyip Erdoğan ezgileriyle…”

İlk günlerde yaşadığı psikolojik baskının ve kötü muamelenin azaldığını söyleyen Kızıl şöyle devam etti: “Bunda dışarıda oluşan kamaoyu baskısının ve ziyarete gelen CHP’li milletvekillerinin rolü oldukça fazla.

Özgür Özel’e, Atilla Sertel ve Zeynep Altıok’a, bizleri yalnız bırakmayan avukatlarımız ve dostlarımıza şükranlarımızı iletmek istiyorum. Ben, şimdi ‘Cumhuriyet’e bu mektubu gönderdim ya, içeri atsalar müstehaktır bana’ diyeceğim ama neyseki zaten içerdeyim. Yaşasın haber alma özgürlüğü.”