Ergenekon soruşturması kapsamında polis gazeteci Ahmet Şık, Yalçın Küçük, Sait Kılıç ve Nedim Şener'in evi de dahil 8 evde arama yapıyor.

"Ergenekon" kapsamında olduğu iddiasıyla medya'da yeni operasyon.

Sabah saatlerinde Milliyet muhabiri ve yazar Nedim Şener, Oda TV Genel Yayın Müdürü Doğan Yurdakul, Ankara Temsilcisi Mümtaz İdil, Müyesser Yıldız, yazarları İklim Bayraktar, Ergenekon sanığı Prof. Yalçın Küçük, Sait Kılıç, Veysel Yıldız, Altan Bıyıklı ve MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu'nun evleri polis tarafından basıldı. Polis, Yalçın Küçük'ün Balat'taki evinde arama yapıyor. Sabah saatlerinde gelen polisin evdeki araması devam ediyor.

Evlerinde arama yapılanlardan bazıları şöyle:

Doğan Yurdakul, Müesser Uğur, İklim Kaleli, Kaşif Kozunoğlu.

Evinde arama yapılan Kaşif Kozunoğlu Alaaddin Çakıcı dosyasında adı geçen MİT'çi olarak biliniyor.

Ahmet Şık'ın adı Soner Yalçın soruşturmasında geçmişti.

Basılmamış kitabı Soner Yalçın'ın bilgisayarında çıkan Ahmet Şık da "O kitabın orada ne işi var?" diye sorup kaygılarını belirmişti. Çünkü Ahmet Şık hem politik hem de mesleki çizgisi itibarıyla Soner Yalçın ve Aydınlık çizgisiyle çok uzak noktalarda duran birsisi olarak biliniyordu. Ahmet Şık'ın eskiden yakın olduğu iddia edilen siyasi çevre, Aydınlık, Doğu Perinçek, İşçi Partisi ekibi ve çevresini "karşı devrimci", "ihbarcı", "ajan provakatör" olarak değerlendirmekte ve 80 öncesinden beri o grupla her türlü siyasi ilişkiyi reddetmekteydi. Onların bulunduğu hiçbir platformda yer almamakta, hatta zaman zaman aralarında fiili çatışmalar da yaşanmıştı. Ancak, son kitabında riskli bir konuya el atınca şimdi "ergenekon" kapsamında evi basıldı.

Kitabın konusunun ise "cemaaat" ve "polis" ilişkisi olduğu söyleniyor...

NEDİM ŞENER YAZMIŞTI: 'SIRA SENDE' DİYORLAR

Ergenekon Davası kapsamında evinde arama yapılan gazeteci Nedim Şener, Posta Gazetesi’nde 18 Şubat’ta yayınlanan köşe yazısında "Sıra sende diye uyarmışlardı" diye yazdı. Şener’in yazısı şöyle:

"Gazeteci hesap soran ve hesap verebilen kişidir.

Soner Yalçın’ı da aldılar... Hrant Dink cinayetinde ihmali ve sorumluluğu bulunanların, Ergenekon soruşturmasını yürüten polisler olduğu anlaşıldığından beri bana yapılan uyarıların ardı arkası kesilmiyor. Şimdi de ’Sıra sende. Soner’e söylüyorduk, bak, oldu. Bavulun hazır mı birader? Kalın pijaman, yün donun tamam mı kardeş’ diyorlar. Ne korkunç! Doğruları yazanın, sesini yükseltenin yeri hapishane mi? Bunu herkes biliyor ve en acısı bunu herkes kabulleniyor. Kabullenme bir yana, bunun şakası, mavrası yapılıyor. Gazeteci, okuru adına herkesten hesap sorduğu gibi herkese hesap verebilen adamdır. Gazeteci, şefine, müdürüne, meslek örgütlerine, savcıya, hakime, en önemlisi okura hesap verebilmelidir."

AHMET ŞIK UYARMIŞTI

Kendisine yönelik bir karalama kampanyası yürütüldüğünü iddia eden Gazeteci Ahmet Şık, OdaTV operasyonunun ardından, Ergenekon ile ilişkilendirilmeye çalışıldığını söylemişti.

Editörlüğünü yaptığı Haber Vesaire’de OdaTV’de ele geçirildiği belirtilen belgelerin tesadüfi olmadığının altını çizen Şık, 16 Şubat 2011 tarihinde şu değerlendirmeyi yapmıştı: (YAZININ TAMAMI BURADA >>>)

"Hazırladığım kitap son 20-25 yılda emniyet teşkilatı içinde cemaat örgütlenmesi sürecini anlatıyor. Yazılanlardan anladığım kadarıyla kitabımın bir kopyası birilerinin eline geçmiş ve orada yazılanlar belli ki birilerini fazlasıyla rahatsız etmiş. Bu nedenle beni OdaTV vasıtasıyla Ergenekon örgütü’yle ilişkilendirmeye çalışıyorlar. Böylece birilerinin bana bu kitabı yazdırdığı iddiası dillendirilerek kitabın tarafsızlığı ve objektifliği gölgelenmeye, itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor."

Uzun bir süredir telefonlarının dinlendiğini ve bu dinleme-izleme faaliyetinin kitap çalışmasıyla birlikte daha da yoğunlaştığını vurgulayan Şık, kitabı hazırlarken gazete arşivlerinden, dava dosyalarından, dosyalardaki belgelerden yararlandığını ayrıca Emin Aslan, Sabri Uzun ve Hanefi Avcı gibi emniyet içinden isimlerle de görüştüğünü, kitap çalışması yapan bir gazeteci için de bu görüşmelerin son derece normal olduğunu söyledi.

Asıl sorulması gereken konunun "000Kitap" adıyla kaydettiği kitap dokümanının, "nasıl olup da OdaTv’ye veya başka bir yere gittiği" sorusunda olduğunu söyleyen Şık şöyle devam etti:

"Soner Yalçın ve OdaTV ile de kitabım için görüştüğüm emniyet müdürleriyle de tamamen farklı görüşleri savunan, dünya görüşü açısından aramızda hiç bir ortak nokta bulunmayan, kendini sosyalist olarak tanımlayan bir gazetecinin, varlığı iddia edilen belgedeki gibi bu insanların yönlendirmesiyle bir kitap yazacağını ileri sürmek akla ve mantığa sığmaz"

Posta gazetesi yazarı Nedim Şener’in de meslektaş olarak tanıdığı ve saygı duyduğu bir insan olduğun altını çizen Şık, açıklamasında ayrıca "Ancak belgede iddia edildiği gibi (Ahmet’i çalıştırsın) gibi bir ilişki olmayacağını, kendilerini tanıyan herkes tarafından bilindiğini" söyledi.

Ahmet Şık'ın avukatı ile ilettiği ilginç iddia

"Ergenekon" soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazeteci-yazar Ahmet Şık’ın avukatı Bülent Utku, "Müvekkilim, son zamanlarda hazırladığı (İmamın Ordusu) ismini vermeyi düşündüğü Fethullah Gülen’in cemaatteki örgütlenmesini anlatan kitap nedeniyle gözaltına alındığı düşüncesini bize iletti" dedi.

Şık’ın Kabataş Setüstü’ndeki Hacı İzzet Paşa Sokağı’nda bulunan Mutlu Apartmanı’nın üçüncü katında saat 07.00’da başlayan arama 13.30’da sona erdi.

Şık’ın, evindeki arama sırasında avukatları Bülent Utku ile Can Atalay da hazır bulundu.

Ahmet Şık, polis nezaretinde evinden çıkarıldığı sırada, "Dokunan yanar" diye bağırdı.

Şık’ın avukatı Bülent Utku, müvekkilinin, "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek" suçlamasıyla İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı neticesinde yakalandığını ve gözaltına alındığını söyledi.

Ahmet Şık’ın emniyette ifade vermeyeceğini belirten Utku, "Müvekkilim, son zamanlarda hazırladığı "İmamın Ordusu" ismini vermeyi düşündüğü Fethullah Gülen’in cemaatteki örgütlenmesini anlatan kitap nedeniyle gözaltına alındığı düşüncesini bize iletti. Biz bu aşamadan sonra yakalama ve gözaltına alma kararına itiraz etmeyi düşünüyoruz. Gözaltı süresi henüz belli değil. Hazırlık soruşturması gizli" dedi.

Bülent Utku, Ahmet Şık’ın evinden sim kartı ve dijital malzemelerin alındığını belirterek, "CD’lerle ilgili itirazımız oldu, ama hazırlık soruşturması gizli olduğu için daha fazla bilgi vermek sakıncalı" diye konuştu.

Bu arada, gözaltına alınan Ahmet Şık, polis nezaretinde evinden çıkarıldığı sırada dışarıda bekleyen yakınları ve arkadaşları tarafından alkışlandı.

NEDİM ŞENER KİMDİR?

 Ergenekon davası kapsamında evi basılarak arama yapılan ve gözaltına alınan Nedim Şener, profesyonel gazeteciliğe 1992 yılında Dünya Gazetesi’nde başladı. 1994 yılında, Milliyet Gazetesi’nde göreve başlayan Şener, halen aynı gazetede görevine devam ediyor.

Şener’in bugüne kadar yolsuzluk, vergi kaçakçılığı, organize suç örgütleri, terör finansmanı, istihbarat cemaatler hakkında toplam sekiz kitabı yayınlandı. Gazetecilik örgütleri yanında sivil toplum kuruluşlarından da ödüller alan Şener, muhabirliğin yanında Posta gazetesinde "Soruşturuyorum" başlığıyla köşe yazıları kaleme aldı. Ayrıca Şener, iki yıldır Uğur Dündar yönettiği birlikte Arena programına katılıyor.

Şener, istihbaratçı polislerin başvurusu üzerine Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları isimli kitap nedeniyle, 28 yıl hapis cezasıyla yargılanıyor.

-KİTAPLARI-

Tepeden Tırnağa Yolsuzluk (Metis Yayınları 2001)

Naylon Holding (OM Yayınları 2002)

Uzanlar-Bir Korku İmparatorluğunu’nun Çöküşü(Güncel Yayıncılık) (2004)

Kod Adı Atilla (Güncel Yayıncılık) (2004)

Fırsatlar Ülkesinde Bir Kemal Abi (Güncel Yayıncılık) (2006)

Hayırsever TERRORIST(Güncel Yayıncılık)(2006)

Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları (Güncel Yayıncılık)(2009)

Ergenekon Belgelerinde Fethullah Gülen ve Cemaat(Güncel Yayıncılık)(2009)

UĞUR DÜNDAR-İŞTE HAYATIM (Doğan Kitap) (2010)

-GAZETECİLİK ÖDÜLLERİ-

1998, 1999, 2000 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yılın Ekonomi Muhabiri

ödülleri.

1998 Metin Göktepe Gazetecilik Ödülü,

2002 Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü.

2003 yılında Transparency Internatiional (TI)’nın Türkiye ofisi Toplumsal Saydamlık Hareketi Derneği (TSHD) tarafından "Uluslararası Dürüstlük Ödülü" Türkiye adayı seçildi.

2007 yılında Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü kazandı.

2009 yılında da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti "Basın Özgürlüğü" ödülüne layık görüldü.

2010 Yılında Abdi İpekçi Yılın Gazetecilik Ödülü

2010 yılında Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları kitabı nedeniyle Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü verildı.

2010 yılında merkezi Avusturya’da bulunan Uluslararası Basın Enstitüsü(International Press Institute) tarafından dünya genelinde ismi belirlenen 60 "Basın Özgürlüğü Kahramanı" arasında yer aldı. Dünyanın değişik ülkelerinden 60 Basın Özgürlüğü Kahramanı listesinde Türkiye’den Abdi İpekçi ve Hrant Dink’in ismi de yer alıyor.

KAYNAK: MİLLİYET