Aylardır çıkmayarak okuyucularını meraka salan Express, 130. sayısıyla nihayet bayilerde ve kitabevlerinde yerini aldı.

Temmuz'dan bu yana yaz rehavetine giren Express’in yeni sayısı önümüzdeki 2 yıl içinde yapılacak 3 seçimi dikkate alarak erken seçim yapmış. Bilindiği gibi yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler ardarda yapılacak ve Türkiye yoğun bir seçim atmosferine girecek. Express bunu dikkate alarak öngörülü davrandı ve "erken seçim kararı"nı açıkladı: "Buluştuğumuz yer: Halkların Demokratik Kongresi".

Bilindiği gibi son genel seçimlerde kurulan Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku büyük başarı yakalamıştı. Seçimler sonrasında bu birlikteliğin kalıcı hale getirilmesi fikri yoğun destek görünce yeni katılımlarla birlikte sürdürülen çalışmalar sonucunda Halkların Demokratik Kongresi oluşturuldu. Halkların Demokratik Kongresi de önümüzdeki üç seçimde tüm muhalif, mağdur, ezilen kesimlerin kürsüsünü şimdiden oluşturmak için partileşme ve örgütlenmesini güçlendirme kararı aldı.

Siyasetin, toplumsal yaşamın, sanatın nabzını tutarak bir Türkiye ve dünya panoraması çıkaran Express dergisi de, 18 yıllık tarihi boyunca seçim zamanları haricinde ilk defa bir siyasal yapıyı işaret ediyor: Halkların Demokratik Kongresi’yle ilgili derginin görüşleri Meram yazısında ve Ertuğrul Kürkçü söyleşisinde özetleniyor.

Son aylarda Türkiye gündemini işgal eden Kürt sorununa ve Ortadoğu’daki gelişmelere odaklanan Express, Bir+Bir’le beraber paylaştığı birdirbir.org sitesinde bu sayıda işlenen konuları şöyle aktarmış:

Meram: Halkların Demokratik Kongresi bir yaşına basıyor —Buluştuğumuz yer

Albert Camus öyle bir laf etmiş ki, tişört yapıp giysek yeridir: “Kendime rağmen ve solun kendisine rağmen, ait olduğum sol…”

Şöyle uyarlasak yanlış olur mu: “Kendime rağmen ve kendisine rağmen yanında olduğum Kürt hareketi…”

Yanlış olmaz diyorsak… Ve “rağmen”lerden kurtulmak istiyorsak, ait olduğumuz yer HDK: Halkların Demokratik Kongresi!

Evet, damdan düşer gibi oldu. Olsun. (…)

BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü: “Devletperest bir habis ur”

Türkiye’nin ve Kürt hareketinin ahvali, Halkların Demokratik Kongresi’nin yıl sonu karnesi…

BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder: “Gömleğin Altındaki Fanila”

Sırrı Süreyya Önder, “gündelik siyaset içinde değilken baskının bu kadar sistematik, bu kadar ince, bu kadar belli mekanizmalarla yürütüldüğünü uzak açıdan hissedebiliyordum, şimdi ise gün gün yaşıyorum” diyor. Anayasa Komisyonu üyesi olarak Meclis’in değişen halet-i ruhiyesine de hâkim olan Önder’in tecrübelerine başvuruyoruz…

Demokratik Birlik Partisi (PYD) lideri Salih Mislim: “Modelimiz demokratik özerklik”

Suriye’nin kuzeyinde Kürt mevcudiyeti, AKP’nin tepkisi, Esad rejiminin geleceği üzerine…

Hamit Bozarslan’la Ortadoğu’nun dünü ve bugünü: Arap baharından mezhep ayazına

Ortadoğu ve Kürt meselesi üzerine çalışmalarıyla tanınan Hamit Bozarslan’la Arap Baharı’nı ve Ortadoğu’daki gelişmeleri İletişim’den yeni çıkan kitabı “Ortadoğu’nun Siyasal Sosyolojisi —Arap İsyanlarından Önce ve Sonra” eşliğinde konuştuk…

Devrim denen nesne: Ortadoğu’da bahar kışa dönünce ne yapmalı?

Arap Baharı’na hayat veren ülkelerin her biri kendi dinamiklerinden gelen karşı devrimci dalgaları ortaya çıkardı. Peki bütün bunları nasıl yorumlamalı?

4+4+4 ve naçiz mevcudiyetimiz

 

AKP’nin yeni hizmeti ve devletin yeni evanjelik aygıtları: Din psikologları

 

“Mutlu Ev”in yazarı mümin mimar Semih Akşeker’le cami meselesi üzerine

Diyanetin Alevîlik söylemi veya tarihdışılığın dayanılmaz hafifliği

Tayyip Erdoğan’ın “tek din” vurgusunun bir dil sürçmesi olmadığı her geçen gün daha iyi anlaşılırken, Alevîliğe takıntısı ayyuka çıkıyor. ABD – Virginia’da, William and Mary Üniversitesi’nde öğretim görevlisi Ayfer Karakaya-Stump’ı dinliyoruz…

Mobbing mağdurları anlatıyor: Güneşsiz pazartesiler

Mobbinge uğramış çalışanların biraraya geldiği kampanyalardan mobbingeson.org katılımcılarından kendi başlarına geleni dinlerken, yeni yönetim, üretim ve istihdam koşullarının kitlelere yaydığı bu yeni kavramı da anlamaya çalıştık. Üç farklı meslek grubundan mavi ve beyaz yakalılar mobbing’i anlatıyor…

Marmara İletişim’in dönüşümü ve Yusuf Devran sorunu

Marmara İletişim, kadrolaşmasının hızıyla, doçentken kendini bir anda burada dekan bulan Yusuf Devran’ın nobranlığı ve usûlsüzlükleriyle, iktidar partisinin milliyetçi-muhafazakâr yayılmacılık anlayışının en iyi örneği.

Mayısta Yaşam Kooperatifi: Dayanışmacı eğitim

“Hiç mi iyi haber yok” demeyin, var: Mayısta Yaşam Kooperatifi. Emekçi çocuklarının üniversiteye giriş ve diğer sınavlarda uğradıkları haksızlıkları azaltmak, “rekabet değil, dayanışma” şiarını hayata geçirmek için 13yıldır İstanbul’da faaliyette. Tuzla’da, Sultanbeyli’de, Ümraniye’de, Yenibosna’da örgütlü Mayısta Yaşam’da ders verenlerin de, ders alanların da statüsü aynı: Herkes ortak. Kooperatifin asgarî giderlerini ortaklaşa karşılıyorlar, bunun dışında ortada bir para ilişkisi yok. Ötesini biz sorduk, onlar anlattı.

 

Rio+20 ve büyümenin sınırları: Yeşil makyaj akarken

Rio’da yapılan son BM Çevre Konferansı, çokuluslu şirket lobilerinin ve uluslararası güç dengelerini kollayan bürokratların istediği sonuçları doğurdu: Gelecek neoliberal küresel kapitalizme satıldı. Ancak olumlu gelişmeler de vardı.

Pussy Riot’ın harikulâde direnişi

Her türlü muhalefeti demir yumrukla bastıran Putin rejimi despotizmin yeni bir örneğini sergiledi. Ama galiptir bu yolda mağlup...