Bugün 34 bin 132. nüshası okuruyla buluşan Apoyevmatini'yi Mihail ve oğlu Minas Vasiliadis, son beş yıldır evden çıkarıyorlar.

"95 yıllık bir gazeteyi çıkarmayı sırf yorulduğun için veya kâr etmediğin için bırakamazsın. Bu omuzlarınızda bir yük olarak kalır" diyor Rumca yayınlanan günlük gazete Apoyevmatini'nin yeni yayın yönetmeni Minas Vasiliadis.

Babası Mihail Vasiliadis'in yanında görev yaptığı on beş yılın sonunda artık resmi olarak o devralmış durumda gazeteyi.

Bugün 34 bin 132. nüshası okuruyla buluştu gazetenin, logosunun altındaki mottosuyla: İstanbul için, İstanbullu için, İstanbul kültürü için 95. Yıl.

"DEVLET BASIN KARTI VERMEDİ AMA İSTANBUL KARTIM VAR ŞÜKÜR"

Mihail Vasiliadis ise aynı şekilde çalışmaya devam ediyor. Hatta birkaç yıl önce Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Ödülüne değer görüldü. "Bu devlet bize basın kartı vermedi ama İstanbul Kartım var çok şükür, her yere onunla gidiyorum" diyor. Gülerek ama sitemle.

Mihail Vasiliadis'in eczacı iki amcası 1925 yılında kuruyor gazeteyi.

Bianet’ten Ayşe Özbek’in haberine göre, 90 yıl boyunca Beyoğlu Suriye Pasajı'ndaki ofislerini kapatmak zorunda kaldılar. Gazeteyi artık evde çıkarıyorlar: 

"Amcalarım kendi meslekleri yaptırılmayıp gazeteci oldular. Lozan sonrası ekonominin azınlıklardan çoğunluğa geçmesi için alınan tedbirler vardı. Baroyu Rum, Ermeni, Musevi avukatlardan arındırmak gibi. Bunların arasında eczaneler de vardı. O dönem sadece ilaç satmıyor aynı zamanda imal ediyor da. Bir kararname çıkıyor. Her mahallede sadece bir eczane kalacak diye. Rum, Ermeni, Yahudi eczaneler kaybediyor tabi. Bir tek yerli ve milliler. Patronken çalışan durumuna geldiler."

2002'de devralıyor gazeteyi Vasiliadis:

"Apoyevmatini'nin tirajı 80'e düşmüştü ben devraldığımda. Kopyala yapıştır haberlerdi. Hedefim eskiden olduğu gibi her Rum evine girmesiydi. İki ayda tiraj 600'e çıktı, 601 olmasına imkan yok."

Gülerek, "Bugün dünyada en yüksek tirajlı gazete. 600 aileye 600 gazete" diyor.

Gazetenin hem editörü hem muhabiri hem pazarlama müdürü yani her şeyi baba-oğul. Minas Vasiliadis Apoyevmatini'nin geleceğini nasıl görüyor, bir hayali var mı bu miras için?

"GELECEKTE NE OLACAK BİLMİYORUM"

"Eğer toplumumuzla ilgili demografik sorunumuz olmasaydı gazete de iyi gidecekti. Nüfus sorunumuz olduğu için gazetenin geleceğini de bilemiyoruz.

On beş yıl önce burada çalışmaya başladığımda yazılarıma bakıyordu, beni yönlendiriyordu babam. Çok iyi bir mentor oldu. Yavaş yavaş başladım, artık gazeteyi devraldım. Şimdi gelecek için ne olacak bilmiyorum.

"En büyük endişem bütün bu işlerimi babam olmadan tek başıma nasıl yapacağım. Bütün bu işleri tek kişi üstlenemez. Gazeteye bir iki kişi almak lazım bu da olamayacak galiba çünkü bu kişilerin masrafını karşılayamam. Demek ki bu işi tek başıma yapmaya devam edeceğim. Bilemiyorum.

"Şu anda plan yapamıyorum, maddi durum kötü olduğu için. Arada sırada Atina'dan bazı üniversitelerden bana öğrenci staj için yollamak isteyen hocalar oldu ama istemedim. Çünkü onların ücretini ödeyemem. Stajyer bile olsa emek verecek çünkü ve bunun bir karşılığı olmalı. Prensip olarak bunu istemem."

2011'de kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış ve bazı girişimlerle çıkmaya devam etmişti gazete. "Bu kapanmama sadece bir ertelemeydi" diyor Mihail Vasiliadis.

"En büyük sorun bir gazete mi yayınlayacağız yoksa herhangi bir matbu mu? Eğer bir mali gücü olan bir kurumun yandaşı olarak hareket edeceksem sorun yok, ama eğer gazetecilik yapmak istiyorsam ayakta kalmak çok zor. Ve nüfus azaldıkça bu sorun büyüyor çünkü yandaşlar kalıyor ortada. Sorunları gerektiği gibi görüp de ona karşı çıkmak isteyenler de artık pek yok."

Gazete basılı olarak geriye kalan 600 Rum aileye ulaşıyor. 2011'deki kampanyayla birlikte Rumca bilmeyip de "Apoyevmatini bir kültür mirasıdır ve yaşamalıdır" diyen abonelerle kabaca 2000 kişiye ulaşıyor.

"AYAKTA DURABİLMEMİZ BU ABONELER SAYESİNDE"

"Bizim ayakta durabilmemiz bu aboneler sayesinde biraz da. O açıdan memnun olmamak mümkün değil. Manevi destek olarak bize yansıyor. Ama maalesef bir tek manevi destekle bu gazetenin çıkmasına imkan da yok. Bugünden ileriye bakarsak gazeteyi kapatmamız lazım. Ama biz ileri değil geriye bakıyoruz. Sırtımızdaki yük nedir diye bakıyoruz. Bu yükü kaldırmanın da fazla para kazanmaktan daha önemli olduğu düşüncesiyle aptalca hareket ediyoruz. Böyle düşünenler bugün aptal sayılıyor çünkü" diyor Mihail Vasiliadis

PDF formatında da abonelere gidiyor gazete. Avustralya, Güney Amerika, ABD, Fransa, Kanada, Brezilya, İsviçre, Almanya... 15-18 saatte çıkıyor.

7 kişilik dağıtım ekibi var. Çoğunu evlere dağıtıyorlar. Buradan gelen para dağıtım ekibine kalıyor.

Peki, Basın İlan Kurumu'ndan gelmesi gereken ilanlara ne oldu? Mihail Vasiliadis şöyle anlatıyor:

"O mücadeleyi 2011 yılında verdik de nedense vakıflarımız araya girdi, yardım etmek için, bilmedikleri işe girdiler. Bu nedenle bize ilan verilmesi gerektiği yerde senede bir kere, o da içlerinden gelirse yardımda bulunuyorlar. Geçmişten güç alarak istikbalde birkaç adım atabilmek tek hedefimiz. Hiç olmazsa 100. yılı alnımızın akıyla görebilmek. Kutlamak değil, görebilmek..."

"HİÇ OLMAZSA BİR SAYFA TÜRKÇE YAZ..."

Minas Vasiliadis: Eğer birkaç sayfa Türkçe haberler olsaydı gazetede belki okur sayımız artardı. Ama bizim nüfusumuz o kadar az ki! Eğer Türkçe yayınlanmış olsaydık toplumumuzun çoğu ve özellikle öğrenciler direkt Türkçe versiyonunu okuyacaktı.

Mihail Vasiliadis: Rahmetli Hrant (Dink) bana derdi; "ya hiç olmazsa bir sayfa Türkçe yaz ki Türk kamuoyu da şu dertlerinizi öğrensin. Ben de dedim ki "bu ülkede ana lisanını kaybetmemek için ölümüne mücadele eden gruplar var ben elimdeki bu hakkı hani üç parça daha fazla satarım düşüncesiyle elimin tersiyle itersem benim vicdanım rahat etmez. Ama Türk kamuoyunun dertlerimizden haberdar olması için de elimden geleni yaparım."

"İKİ BUÇUK AZINLIK"

"Üç azınlık vardı Lozan'a göre; Musevi, Ermeni ve Rum" diyor Mihail Vasiliadis ve devam ediyor:

"Ama artık 2,5 azınlık var. Rum azınlığı değil, Rum Rum azınlığı. Carettta Caretta gibi. Caretta Caretta'nın da yaşaması kendi çabasını aşıyor. Ancak kendi etrafındakiler onun yaşaması gerektiğine karar veriyorsa...

1920-30'lu yıllarda Türkiye'nin en yüksek trajına sahip gazeteydi Apoyevmatini. Cumhuriyet gazetesi bizi 30'lu yılların ortalarında geçmeye başladı. Harf devriminden sonra. Cumhuriyet'ten sonra kurulan ve bugüne kadar hayatını günlük olarak devam ettiren iki gazete var; Cumhuriyet ve Apoyevmatini. O dönem İstanbulu 850 bin kişilik bir kent, bunların 550 bini Müslüman Türk. Arasında okuma yazma bilenler yüzde 5. 150 bin kişiye yakın Rum var. Oran yüzde 67 okuma yazma. Ve her ailede bir okuma yazma bilen var. O bir kişi için de olsa bir gazete alınıyor eve. Satış çok daha fazla. Apoyevmatini'nin tarihi İstanbul toplumunun tarihiyle paralel.

1964'ten 75'e kadar olan dönem İstanbul'da Rum toplumunun erime dönemi. 1964'te 90 binin üstünde olan nüfus, 18 ay içinde 30 binin altına düştü. Her üç Rum'dan ikisi gitmek durumunda kaldı. O dönemde sınır dışı olayları başladı. 15 bin Yunan pasaportlu Rum kovulunca aileler de birlikte gitmek durumunda kaldı. Toplamda 60 bin kişi gitti. Ondan sonra da 75'e geldiğimizde nüfus 5 binin altındaydı. Bir gazetenin sırf satışla ayakta kalması durumu yoktu. Diğer bütün gazeteler kapandı Apoyevmatini kaldı."

Kaynak: Bianet