Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Kürt hareketinin "meşruiyet kazanacağı" gerekçesiyle çözüm sürecinden duyduğu rahatsızlığı açık bir dille ortaya koydu.

ANF'nin haberine göre, Fethullah Gülen cemaatinin yayın organı Zaman gazetesinin 29 Nisan tarihli sayısında yayınlanan "PKK'ya meşruiyet mi?" başlıklı yazısında, Ekrem Dumanlı, 21 Mart Newroz'unda Abdullah Öcalan'ın başlattığı yeni süreçten duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.

25 Nisan günü KCK'nin 8 Mayıs'ta geri çekilmenin başlayacağını ilan ettiği tarihi basın toplantısını "şov" olarak nitelendiren Dumanlı, Avrupa Parlamentosu'nun son Türkiye raporunda PKK üyelerinden "terörist" değil de "aktivist" olarak bahsetmesine de oldukça tepkili.

GERİ ÇEKİLME AÇIKLAMASINA "ŞOV" DİYOR

"Bu şovu Avrupa'da başlatılan “PKK'lılar terörist değil, aktivist” tezinden farklı düşünmemek gerekiyor" diyerek değerlendiren Dumanlı, KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan'ın açıklamaları üzerinden çözüm karşıtlığını şöyle ifade ediyor: "Karayılan'ın ağzı kulaklarına varıyor her cümle sonunda. Kibirlenerek ve böbürlenerek anlatıyor. Uluslararası siyasette ve medyada o (ve tabii ki örgütü) meşruiyet kazanıyor. Oradan herkese akıl veriyor; o aklı (hızlı ulusalcılar başta olmak üzere) yazıp yazıştırıyor. İflah olmaz ‘cemaat düşmanlığı' bazılarının gözünü öyle görmez hale getirmiş ki daha düne kadar karşı oldukları herkese kahraman muamelesi yapıyorlar."

Hüseyin Gülerce gibi cemaatin milliyetçi-ülkücü kökenlilerinden olan Dumanlı, Karayılan'ın MİT'e ilişkin sözlerine de tepkili: "Bak şu garip tabloya ki adam, MİT'ten bahsederken bir duygudaşlık yaşıyor adeta. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dan bahsederken neredeyse ‘bizim Hakan' diyecek. Öyle zannediyorum ki MİT yöneticileri de (başta Sayın Fidan olmak üzere) rencide olmuştur bu söylemden. Aksi takdirde Karayılan'ın MİT raporlarından kendi dokümanı imiş gibi bahsetmesi tuhaf çağrışımlar içeriyor..."

KANIN DURMASI YETERLİ DEĞİLMİŞ

Dumanlı, insanların ölmeyişini de barış için yeterli bir gerekçe olarak görmüyor: "Bu durumu sadece, “Dört aydır şehit verilmiyor” diyerek savuşturmak yanlış; zira şehit verilmemesi örgütün kararına bağlıymış gibi bir çıkarıma neden oluyor. Bu örgüt yeniden eylem kararı alır ve kan dökmeye başlarsa (üstelik bu kadar meşruiyet çizgisi yakalamışken) daha büyük sıkıntılar yaşanır. Temkin şart, tedbir şart..."

KARAYILAN: ELİMİZDE BELGELER VAR

25 Nisan'daki basın toplantısı ardından Milliyet gazetesinden Aslı Aydıntaşbaş'a konuşan Karayılan, Oslo görüşmelerini cemaatin sızdırdığını ve cemaate ilişkin ellerinde belgeler olduğunu söylemişti.

Karayılan 27 Nisan tarihli haberde şunları söylemişti: "Elimizde Fethullah Gülen ile ilgili belgeler vardı. Çağrı yaptık. Hakkını yemeyeyim, Ahmet Altan temas kurdu. "Neşe Düzel'i göndereyim, hem röportaj yapın hem de o belgeleri verin" dedi. Biz röportaj vermek istemiyorduk, bir isim söyledik, 'O gelmesin başka birisi gelsin, ona belgeleri verelim' dedik. Sonradan hiç ses çıkmadı. Ardından AKP ile zıtlaştı. Gelmedi. Bunun üzerine bizimkilere verdik. Kendi köşelerinde kullanıyorlar. Bu belgelerde her ilde devleti yöneten komiteleri var. Perspektif veren, devleti yöneten. Sistemi detaylı bilmiyorum fakat toplantı tutanakları var. Bir ilde her şeyi tartışıyorlar. 'Filan derneği hukuka havale edelim' diyorlar. 'Filan derneği hukuka bulaştırmayalım, adam sızdıralım' diyorlar. Herkese ilişkin karar veriyorlar. BDP'ye kimi, nasıl yerleştireceklerini konuşuyorlar. Bu belgeler beş ya da altı yıl öncesine aitti. Bazılarında kimin ne olduğuna ilişkin fişleme benzeri notlar var. AKP ile cemaatin arası bozulduktan sonra bu sistemde bir değişiklik olmuş olabilir. İki yıldır farklıdır diye tahmin ediyorum. Bu tutanaklarda kendileriyle ilgili MİT'in yaptığı araştırmalar da var."

"Oslo'daki görüşmeleri kim sızdırdıysa, diğer başka yerde yapılan görüşmeyle birlikte montajlamış. Farklı görüşmeleri bir araya getirmişler, daha çok da Hakan'ı (Hakan Fidan) zor durumda bırakacak bölümler. Kanaatim bu sızdırmayı cemaat yaptı. İlişkileri düzeltmek istiyoruz ama ne diyeyim bu kanaatim benim."

HÜSEYİN GÜLERCE DE RAHATSIZ

Yeni Özgür Politika gazetesinden Ferda Çetin de bugün “Fethullah Gülen örgütü neden rahatsız?” başlıklı yine bu konuya değinen ilginç bir yazı yazdı. İşte o yazıdan bazı bölümler:

"Fethullah Gülen örgütü ve medyasının bu süreçten pek de memnun kalmadıkları, yorum ve değerlendirmeleri ile bu süreci içlerine sindiremedikleri açık bir biçimde görülüyor.

Fethullah Gülen’in siyasi (basın değil!) danışmanı Hüseyin Gülerce cemaatin bu süreçten rahatsızlığını, 26 Nisan tarihli yazısında o kadar açık ifade etmiş ki: "Türkiye’nin küresel bir güç olması hatırına, çözüm sürecine destek verenlerden biriyim.”

Fazla söze ve izahata da gerek yok. Bu kadar açık ve bu kadar net!

Hüseyin Gülerce ve üyesi bulunduğu örgüt, barış sürecini akli, vicdani ve ahlaki nedenlerle değil, "Türkiye’yi küresel güç yapması” ihtimaline binaen ve istemeyerek destekliyor.

Gülerce hiddetinin sınırlarında: "Terörle elde edemediklerini -belki de kendilerine teminat veren uluslararası aktörlerin lafına bakıp- yeni bir dönemde başka bir yoldan elde etme hesabı yapıyorlarsa, girdikleri yol, tıpkı terör yolu gibi başka bir çıkmaz sokaktır.” Gülerce, Kürtlerin hak talebinden vazgeçmeleri gerektiğini söylemiş oluyor.

Hüseyin Gülerce’nin uyarısı ise yüzyılın şakası gibi: "Başkalarına yaslananlar, ancak başkalarının hesabı adına bir şey ifade eder.”

"Başkaları” tanımına ABD ve Pensilvanya da dahilse eğer, uyarıya katılmayanın canı çıksın!

Ekrem Dumanlı ve Hüseyin Gülerce kendi gazetelerinden İhsan Dağı’nın 26 Nisan’da yazdığı "PKK ne kazandı?” yazısını okudular mı acaba? İhsan Dağı, arkadaşları Dumanlı ve Gülerce’nin gidişlerinin gidiş olmadığını söylüyor:

"Kürt siyasi hareketiyle ontolojik sorunlarınız varsa veya Kürt taleplerine tahammülünüz yoksa yeni dönemde sizi zor günler bekliyor demektir.”