Milliyet gazetesindeki işine son verilen ve t24.com.tr sitesinde köşe yazılarına devam eden Hasan Cemal, bugünkü köşesine dün Milliyet'teki işine son verilen Can Dündar'ı taşıdı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı sert bir üslupla eleştiren Cemal'in bugünkü yazısı şu şekilde:

"Beyefendi rahatsız olmasın gazeteciliği...

Milliyet’te uzun zamandır Abdi İpekçi gazeteciliği değil, “Beyefendi rahatsız olmasın!” gazeteciliği var. Milliyet’in el değiştirmesinden sonra gazete kulisinde kulaklara espriyle karışık hep bu cümle çalınırdı: “Aman Beyefendi rahatsız olmasın!” ‘Beyefendi’ elbette Tayyip Erdoğan’dan başkası değildi.

 Geçen yıl bu zamanlarda Can Dündar’la birlikte topun ağzına geldik. Daha sonra ‘İmralı Zabıtları’yla birlikte “Beyefendi’nin rahatsızlığı” tavan yaptı. “Herkes kendi işini yapsın!” diye yazdım. Başbakan ertesi gün gazetenin sahibi Demirören’i aradı, bununla da yetinmeyip Balıkesir’de bas bas bağırdı: “Batsın senin gazeteciliğin!”

Bizim meslek, gazetecilik zor günler yaşamaya devam ediyor. Ne zaman kolay günler yaşamıştı ki diyebilirsiniz.

Doğrudur.

Demokrasinin ikinci sınıflığa mahkûm olduğu, ifade özgürlüğünün orasından burasından sürekli tırpanlandığı bir ülkede ‘gazeteci milleti’ne rahat yoktur.

Dün de yoktu, bugün de öyle.

Ama bugün, Erdoğan iktidarı döneminde medya düzeni düne göre her geçen gün daha fazla kıskaca alınıyor.

Kaçıncı kez yazıyorum.

Yalnız medya değil, medyayla birlikte demokrasi de kuşatılıyor.

Nokta atışları ile medyadaki farklı sesler ve eleştirel köşeler teker teker susturulup kapatılırken, demokratik alan her seferinde biraz daha daraltılıyor, çoğulculuk üst üste darbeler alıyor, rejim ya da Başbakan Erdoğan gitgide daha çok otoriterleşiyor.

Bu açıdan son örnek sevgili meslektaşım Can Dündar oldu. Milliyet’teki köşesi dün patron Erdoğan Demirören tarafından bir telefonla kapatıldı.

Patron katından mutfağa aktarılan rahatsızlıklar…

Milliyet’te uzun zamandır Abdi İpekçi gazeteciliği değil, “Beyefendi rahatsız olmasın!” gazeteciliği var."