Kürt dili üzerinde yazdıkları eserler ve araştırmaları ile tanınan aydın ve yazarlar, Anadolu Ajansının Kürtçe'nin Kurmancca ve Soranca lehçelerinde başlayan yayınını değerlendirdi.

Nûbîhar Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Nûbîhar Yayınevi'nin sahibi Süleyman Çevik, Araştırmacı-Yazar Ahmet Önal, Romanları ve şiirleriyle tanına Kürt yazar ve şair Jan Dost, Sosyolog Yazar İsmail Beşikçi ve Araştırmacı-Yazar Fehim Işık Anadolu Ajansı'nın başlattığı Kürtçe yayını memnuyetle karşıladıkarını dile getirdiler.

"RED VE İNKARDAN BU AŞAMAYA GELDİ"

Sosyolog Yazar İsmail Beşikçi Anadolu Ajansı'nın 1 Eylül'de Kürtçe'nin Kurmancca ve Soranca yayına başlamasını olumlu bir adım olarak değerlendirdi.

Kürtler üzerine yaptığı çalışmalarıyla bilinen Beşikçi, Anadolu Ajansı'nın Kürtçe yayına başlamasıyla ilgili olarak "Anadolu Ajansı'nın 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde, Kurmancca ve Soranca yayına başlaması olumludur. Anadolu Ajansı Zazaki yayını da düşünmelidir. Ajansın Kürt toplumunun gelenek, görenek ve sanatları hakkında, objektif bilgiler vereceği kanısında değilim. Ama yine de bu çerçevede yayınlar yapılması olumludur" dedi.

Beşikçi Kürtlerle ilgili çalışmalar yaptığı yıllardan günümüze kadar gelen süreçte birçok şeyin değiştiğini belirterek red ve inkardan bu aşamaya gelindiğini söyledi. Beşikçi şöyle dedi: "1960'lardan bu tarafa çok şey değişti. Anadolu Ajansı'nın böyle bir yayına başlaması da değişikliğin bir göstergesidir. Ret ve inkardan bu aşamaya ulaşmak için çok ağır bedellerin ödendiği bilinmektedir."

"15-20 YIL ÖNCE BU ADIM ATILMIŞ OLSAYDI O KADAR KAN DÖKÜLMEZDİ"

Nûbîhar Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Nûbîhar Yayınevi'nin sahibi Süleyman Çevik, ise AA'nın Kürtçe yayınını iyi ve gerekli bir adım olarak değerlendirdi. Çevik, Türkiye ve Ortadoğu'da yaşayan milyonlarca Kürdün bulunduğunu ifade ederek şunları dile getirdi: "Elbette biliyoruz ki TRT6 ve diğer adımlar gibi, bu adım da çok geç atılmış bir adımdır. Ama geç atılsa da, bu iyi ve gerekli bir adımdır. Türkiye'de ve Orta Doğuda milyonlarca Kürt yaşamaktadır ve siyasi sorunları vardır".

Bugüne kadar Kürt konusu açıldığında devlet ve iktidarların kulaklarını tıkadığını ve Kürtleri görmediğini söyleyen Çevik, "Devlet ve iktidarlar kulaklarını tıkamış ve Kürtleri görmemişlerdir. Ülkemizde şimdiye kadar tarifsiz zulüm ve eziyetler yapılmıştır. Bugün yapılan şeyler 15-20 yıl önce yapılsaydı bu kadar olumsuzluk yaşanmazdı, bu kadar can ve mal kaybı olmazdı." ifadelerini kullandı.

Çevik, sözlerini şöyle tamamladı: "Anadolu Ajansı sadece Türkiye'deki Kürtler için değil, diğer parçalardaki ve ülkelerdeki Kürtler için de çalışma yapması gerekir. Anadolu Ajansı'nın Kürtçe servisi Kürtlere hizmet etmelidir. Kürtlere, Kürt diline, kültürüne ve dinine hizmet etmelidir. Sadece Türkiye'deki Kürtler için değil, diğer parçalardaki Kürtler için de çalışmalıdır."

"BU POZİTİF ADIMI COŞKU İLE KARŞILIYORUM"

Araştırmacı-Yazar Ahmet Önal, Anadolu Ajansı'nın Kürtçe yayını ile ilgili memnuniyetini dile getirdi ve konuyla ilgili şöyle konuştu: "Kürt dili Mart 1924'ten bu yana inkâr edilip yasaklanmıştır. Bu yüzden de Kürt dili için atılan ve bu dilin meşruiyetini ortaya koyan her adımı coşkuyla karşılıyorum ve bu bana heyecan verir. Anadolu Ajansı'nın Kürtçe servis açmak için attığı bu adım da bana göre pozitif bir adımdır. Umuyorum ki bu heyecanımız ve coşkumuz son bulmaz."

AA'nın yayıncılığı noktasında şüphe ve umutlarını belirten Önal, ajansın ideolojik, resmi ve üst söylem olan siyasetten uzak bir yayıncılık anlayışı ile yayıncılık yapması gerektiğini vurguladı ve şöyle devam etti:

"Ajans yayına başladığında objektif olur, gazetecilik değerlerini ve doğruluk ilkelerini ne kadar iyi kullanırsa o kadar çok takip edilir. Ajansın Kürt kültürü, edebiyatı, gelenekleri, tarihi ve bilimsel araştırmaları ile ilgili haberleri öne çıkarmasını umuyorum. Acaba AA biz Kürtlerin bu beklentilerini ne kadar karşılayabilecek? Umuyoruz ki karşılayacak. Anadolu Ajansı’nın yayınları şimdiye kadar çok da dürüst olmamıştır. Çünkü resmi ideolojiyi yorumlamış ve yayınlamışlardır. Bu yüzden kuşkularımız var. Anadolu Ajansı yarı resmi bir kurumdur ve umuyorum ki haberciliği siyaset ve ideolojiden öte, objektif bir yayıncılık olur. Eğer ideolojik ve özellikle de siyasi bir habercilik anlayışı ile yayıncılık yaparsa insanların umutları kırılır. Kürt dilinde olduğu gibi bakış açısı ve sunumunda da objektif olmalıdır. Bunlar yayıncılığa başladığında anlaşılacaktır."

"GEREKLİ VE OLUMLU BİR ADIM"

Romanları ve şiirleriyle tanına Kürt yazar ve şair Jan Dost, Anadolu Ajansı'nın yayın dilleri arasında Kurmancca ve Sorancayı da eklemesini genel anlamda olumlu bir adım olarak değerlendirdiğini ifade etti. Dost, "önemli olan ajansın dili değil verilen doğrulardır" dedi.

Anadolu Ajansı'nın Kürtçe yayınını "gerekli ve olumlu bir adım" olarak değerlendiren Dost şunları ifade etti: "Acaba doğruları Kürtçe verebilecek mi? Acaba devletin dili, tek renk, ve adı Türkçe veya başka olan diğer dillerdeki gibi mi olacak yoksa Kürtçe ama doğru haber veren bir yayın organı mı? Bu önemlidir. Ama bence gerekli ve olumlu bir adımdır."

Dost, ajanstan Kürtlerle ilgili yeterli haber ve bilgi vermeyi umduğunu aksi takdirde kullanılan dilin bir öneminin kalmayacağını da sözlerine ekledi.

"AA'NIN BU ADIMI KÜÇÜMSENECEK BİR OLAYA DEĞİL"

Araştırmacı-Yazar Fehim Işık "Bugün devlet eliyle Kürtçe bir yayının başlaması önemli bir adım" dedi.

Devletin kanun ve yönetmelikler ile ilgili yayınlar çıkarabileceğini ancak yayıncılık anlamında yayın yapmanın çok da gerekli olmadığını dile getiren Işık şöyle konuştu: "Aslında gelişmiş ve demokratik ülkelerde bana göre devletin yayıncılık yapmasına gerek yok. Çünkü ne de olsa bu tür yayınlar devletin çıkarları doğrultusunda yayın yapar. Bu sadece Türkiye'de değil her yerde böyledir. Ama Türkiye'ye baktığınızda Kürtçe yıllardır inkar edildi. Bugün devletin kalkıp da Kürtçe yayına başlayacak olması elbette önemli bir adımdır, küçümsenecek bir şey değildir."

Türkiye'de 2009'dan bu yana TRT Şeş ile Kürtçe yayıncılığın başladığını ve şimdi de Anadolu Ajansı ile bu sürecin devam ettiğine işaret eden Işık şöyle konuştu: "Türkiye'de Kürtçeye yönelik tüm yasaklar kalkmalıdır. Öncelikli olarak anadilde eğitim de. Baktığınızda 2009'dan bu yana devletin fikirlerinin rahatça iletilebileceği alanlarda çok rahat adımlar atılırken, eğitim anlamında bu adımlar çok da rahat atılamıyor. Örneğin geçen yıl ilköğretimde okullarda haftada iki saat Kürtçe seçmeli dersin başlatılması Kürtler açısından çok da olumlu karşılanmamıştır. Çünkü zaten Kürtçe konuşan çocuklara kendi ana dillerinde seçmeli eğitim veriyorsunuz bu pek anlamlı değil. Demokratik ve birlikte bir yaşam için bu sorunlar ortadan kalkmalıdır. Tabi bunlar adım adım olacaktır, birden olamaz."

Ajanstan beklentilerini de dile getiren Işık şu ifadeleri kullandı: "Örneğin güneyde Saddam döneminde Bağdat Üniversitesi'nin "Korî Zanyarî" isminde bir dergi devlet tarafından çıkarılıyordu. Derginin kapağında her ne kadar Saddam’ın resmi olsa da, içerik bakımından oldukça zengindi ve hala da birçok araştırmacıya kaynaklık etmektedir. Türkiye'de de arşivler ve kaynaklar devletin elindedir. Osmanlı'dan tutun cumhuriyete ve sonrasına kadar. Anadolu Ajansı gibi kurumlar bunlara rahatça ulaşabilirler ve Kürtlerle ilgili sanat, edebiyat, müzik, tarih gibi birçok konuda binlerce belge ve bilgiyi kamuoyu ile paylaşabilirler."

Bir Kürt olarak bir yazar olarak bu tür umutları içinde koruduğunu belirten Işık ajansın yayınları ile ilgili olarak sözlerine şunları ekledi: "Özellikle doğru, dürüst ve ilkelere uygun bir haberciliğe ihtiyaç var. Umuyoruz ki ajans bu konularda adım atar. Bunun yanında kültür, dil, edebiyat ve diğer Kürtçe konularda da güzel çalışmalar yapar." (Haberciniz)