Basın Konseyi Yüksek Kurulu, ‘Saray’a giden CHP’li’ tartışmasını yaratan gazeteciler Rahmi Turan ile Talat Atilla hakkında kınama kararı verdi.

Konseyden yapılan açıklamada, Turan’ın “Tokmak 2” adlı köşesinde 20 Kasım 2019’da yayımlanan “Müthiş bir haber” başlıklı yazıdaki iddiaların gerçek olmadığı, uydurma nitelikte olduğunun ortaya çıktığı, Rahmi Turan tarafından dile getirilen iddiaların kamuoyunda, duyulması ve böyle bir haberin yayımlanmasının, siyaseti dizayn etmeye yönelik bir “kumpas” olduğu görüşünün dillendirildiği belirtildi.

TURAN VE ATİLLA KONSEYE YANIT VERMEDİ

Açıklamada polemiklerin yaşandığı süreç ve Turan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Muharrem İnce’den ve okurlardan özür dilediği hatırlatıldı. Açıklamada, Basın Konseyi Genel Sekreterliği’nin Rahmi Turan ve Talat Atilla hakkında Basın Meslek İlkeleri’ni ihlalden dolayı inceleme başlatıldığı, ilgili yazının taraflara posta ile gönderilmesine rağmen, Turan ve Atilla’nın gönderilen yazılara gereken sürede yanıt vermediği belirtildi. Basın Konseyi Yüksek Kurulu’nun, Talat Atilla yönünden yaptığı değerlendirmeye ilişkin şunlar kaydedildi:

“Sahibi olduğu sitede yazdıklarıyla ve katıldığı televizyon tartışma programlarındaki sözleriyle, kulis haberciliğine yatkın özelliğe sahip bir gazeteci olduğu izlenimi veren Talat Atilla, ‘yalan’ çıkan bu görüşme bilgisini önce Sözcü yazarı Uğur Dündar’a iletmiş, o ‘güvenilir bulmayıp’ yazmayınca da yine aynı gazetenin başyazarı Rahmi Turan’a ulaştırmış ve onun köşesinde yazdırmayı başarmıştır. Talat Atilla, aktif gazetecidir ve elde ettiği haberi kendi yayımlama olanağına sahipken, bunu yapmayıp 10 gün boyunca yayımlayacak gazeteci aramıştır. Bunu yaparken neden iktidarı destekleyen bir gazeteciyi değil de iktidara muhalif bilinen gazetecileri ve gazeteyi seçtiği sorusunun yanıtı bilinmemektedir. Verdiği bilginin gerçek olmadığı ortaya çıkınca önce ‘Haber kaynağı ben değilim, bunu söyleyenleri mahkemeye vereceğim’ diyen Talat Atilla, haberi yazan Rahmi Turan kaynağın kendisi olduğunu yazınca da ‘Benim kaynağım CHP Genel Merkezi’nde önemli bir kişidir. Derimi yüzseler o ismi açıklamam’ demekle yetinmiştir.”

‘ATİLLA GÜNLERCE KAPI KAPI DOLAŞTI’

Basın Konseyi Yüksek Kurulu Turan ve Atilla ile ilgili yaptığı değerlendirmede şu görüşlere yer verdi:

“Olayda esas sorumlu olan gazeteci Talat Atilla, kendisinin yayımlama olanağı varken bunu yapmamış; günlerce kapı kapı dolaşarak yüksek tirajlı Sözcü gazetesinin başyazarına yalan haberi yayınlatmış; meslektaşının güvenini suistimal etmiştir. Meslektaşına güvendiği için onun kendisine ilettiği haberin yalan çıkacağına hiçbir ihtimal vermeden yayımlayan Rahmi Turan’ın köşesindeki yazıda adı geçen siyasetçilere iftira atılmış; bu ‘kumpası’ kuranlar ise gizlenmiştir.

Deneyimli bir gazeteci olmasına karşın Rahmi Turan, doğru olup olmadığını sorgulamadan kendisine söyleneni gerçekmiş gibi köşesine taşımıştır. İddianın doğruluğunu teyit edebilecek hiçbir bulguya ulaşamamasına rağmen, iddiaları kesin bir olguymuş gibi yayımlamıştır. Kaynağı olan gazeteciye ‘Neden haberi kendin yazmıyorsun da bana veriyorsun?’ diye sormamıştır. Oysa, gazetecilikte şüphe temel ilkedir. Kendisi tanınmış bir yazardır, adı geçen taraflara kolayca ulaşıp iddiayı doğrulatması mümkünken bunu yapmamıştır. Saray’a gittiği söyleyen CHP’liyi aradığını ve ulaşamadığını söylemesi, bu kadar önemli bir haberi doğrulatmadan yazmasına mazeret olamaz. Kaldı ki, olayın taraflarından Muharrem İnce, yazının yayımlanmasından önce kendisini kimsenin aramadığını açıklamıştır.

Açıklanan bu nedenlerle Rahmi Turan’ın ‘Müthiş bir haber’ ve ‘Müthiş haber-2’ başlıklı yazılarıyla Basın Meslek İlkelerinin birden fazla maddesini ihlal ettiği Yüksek Kurul tarafından tespit edilmiştir. Yalan haberin kaynağı olan Turktime Sahibi ve Medya Grup Başkanı gazeteci Talat Atilla’nın gerçeğe aykırı bu ‘haberi’ bir meslektaşının yazmasını sağlamak suretiyle, kamuoyunu yanlış yönlendirdiği anlaşılmıştır. Böylece, haber alma hakkı olan kamuoyunun gerçeklere öğrenmesine değil; yanıltılmasına hizmet etmiştir. Diğer bir deyişle, gerçek dışı bu haber nedeniyle halkın gerçekleri öğrenme hakkı ihlal edilmiş, kamuoyu yanıltılmış, kamuoyunda farklı algılar oluşturulmuştur.”

ATİLLA’YA 5, TURAN’A 3 MADDEDEN KINAMA

Konsey, Talat Atilla’nın, Basın Meslek İlkeleri’nin 3, 4, 6 ve 12’nci maddelerini ihlalden oy birliğiyle kınanmasına, 11’nci maddesini ihlalden de oy çokluğu ile kınanmasına karar verdi. Konsey, Sözcü gazetesi Başyazarı Rahmi Turan hakkında Basın Meslek İlkeleri’nin 3, 4, 6’ıncı maddelerini ihlal ettiğine oy birliğiyle kararlaştırarak, oy çokluğuyla kınanmasına karar verdi. Bir üye “uyarı” yaptırımın yeterli olduğu yönünde kanaat belirtti.

Rahmi Turan’ın “Gazeteci görevini taşıdığı sıfatın saygınlığına gölge düşürecek yöntem ve tutumlarla yapmaktan sakınır” şeklindeki 12’nci maddesini ihlal ettiğine dair Genel Sekreterlik raporunda yer alan öneri ise, oy çokluğuyla reddedildi.

Son olarak, Rahmi Turan’ın, kendisine yanlış bilgi veren kaynağı açıklamasının etik ihlal sayılmayacağı; kendisine iletilen iddia yanlış çıktığı için artık kaynağını saklamak zorunda olmadığı; kaynağını açıklaması mümkün iken, bunu yapmamakta (bir süre) direnmesinin ise kabul edilebilir olduğu tespit edildi.

Bu bakımdan Basın Meslek İlkeleri’nin “Gazeteci, kaynaklarının gizliliğini korur. Kaynağın kamuoyunu kişisel, siyasal ekonomik vb. nedenlerle yanıltmayı amaçladığı haller bunun dışındadır” şeklindeki 11’inci maddesinin Rahmi Turan tarafından ihlal edilmediğine oy çokluğuyla karar verildi.

TALAT ATİLLA: UTANMAZLAR

Gazeteci Talat Atilla, Basın Konseyi’nin kınama kararına tepki gösterdi. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Atilla şu ifadeleri kullandı:

“Atatürk posterinin indirilmesi olayında, CHP’li Milletvekili Aylin Nazlıaka, mahkemeye başvurarak benim “cep telefonlarıma ve bilgisayarıma el konulmasını” talep ettiğinde. Adına ‘Basın Konseyi’ denilen şey… Şikayetime, konunun 58 gün medya gündeminde kalmasına rağmen “Bu basın özgürlüğüne darbedir” demek yerine… Tek kelime açıklama yapmadı ama… İdeolojik bağnazlık ve sığlıkla bugün beni kınamışlar!

Atatürk’ün soyadını verdiği bir insanın yeğeni, inançlı bir vatansever olarak bu haberi ben yapmıştım. Ve bu haberimle gurur duyuyorum. (Bu haberle de TAÇSAV Atatürk Özel Ödülü aldım.) “Adımın Aylin olduğu kadar eminim ki; Atatürk fotoğrafını CHP’li Milletvekili odasından indirdi ” diyen Nazlıaka’yı partiden atan Değerli CHP’li yöneticiler, her nedense (!) Nazlıaka’yı yeniden partiye aldılar!

Haber doğruysa ki.. Nazlıaka bizzat doğruladı. Neden Nazlıaka’yı partiye yeniden aldınız? Haberim doğru değilse, Nazlıaka’yı neden partiden attınız? Basın Konseyi ve gazeteciyim diyen hiç kimse bu soruları soramayacaksınız. Kalkıp, kınama falan filan… Utanmazlar!

Şimdiye kadar yazılan/çizilen her iftirayı sadece hukuk önünde değil, yazı ile de tek tek sizi kamuoyuna tanıtacağım ki; Bundan sonra o kirli ruhunuzla bu milleti zehirlemeyin! Terör örgütlerine tek kelime edemeyenler, ABD bayrağına sarılarak uyuyan zihniyete tek kelime konuşamayanlar, bana ağız dolusu iftira ve hakaret ettiler! Basın konseyinin kararını iştahla yazanlar, bu yazdıklarımı özenle saklayacaklar! Sizden korkan sizden beter olsun! Allah var, gam yok…”