2011 yılında yaşanan Roboski Katliamı’nın ardından Roboski'ye giden ve günlerce orada kalarak yaşananları kamuoyuyla paylaşan gazetecilerden biri olan Banu Güven, Türkiye’deki 'ana akım' medyasının ikinci kez yaşanan bombardımandaki sessizliğini DİHA'ya değerlendirdi.

Önceki gece, 2011 yılındaki aynı noktada gerçekleşen ve Vedat Encü'nün (16) yaşamını yitirdiği 4 kişinin de ağır yaralandığı ikinci Roboski saldırısının ardından muhalif ve Kürt basını hariç medyanın 3 maymunu oynadığını belirten Banu Güven, “Ana akım medyanın Roboski'de nelerin olduğunu vermesi, kurcalaması, peşinden gitmesi sürpriz olur” dedi.

Gazeteci Banu Güven’in DİHA’ya yaptığı değerlendirmeleri şöyle:

Roboski katliamının acıları hala tazeyken aynı insanlara bir katliam daha yaşatıldığını belirten Banu Güven, "Yüreklerdeki acı soğumamışken beteri yaşatılıyor. Çok trajik" dedi. 

Medyanın bugün de tıpkı 34 sivilin katledilmesinin ardından yaptığı gibi katliam karşısında sessiz kaldığına dikkat çeken Güven, "İlk katliamda medyanın üzerinde belki de bu kadar monolitik bir hakimiyet yoktu. Ona rağmen görülmedi. Bu koşullarda ise hiç şaşırılacak bir durum değil. Bugün Türkiye'de medyanın içerisinde bulunduğu koşullarda zaten vermeleri çok büyük sürpriz olur. Ana akım medyanın Roboski'de nelerin olduğunu vermesi, kurcalaması, peşinden gitmesi sürpriz olur. Bu gerçekten acıklı bir durum. Basının ne kadar kötü bir durumda olduğunu da ortaya koyuyor" dedi. 

'O GÜN ÇÖKEN SESSİZLİĞİ HALEN YAŞIYORUM'

Güven, Roboski katliamının ardından uygulanan cezasızlık politikasına da dikkat çekti. 

Güven, bu konuda ise şunları söyledi: "Takipsizlik kararı halka ulaştığında ben oradaydım. Ne kadar çok ağır bir sessizlik çöktüğünü çok iyi hatırlıyorum. Aynı sessizliği şimdi de yaşıyorum. Aynı şeyi bir kez daha yaşadılar. Bunun temel nedeni tabi ki cezasızlık. Korkunç bir yaşam hakkı ihlali… Devletin yurttaşlarını bu şekilde öldürmesi çok trajik."

2011 ROBOSKİ KATLİAMI

Roboski'de, 28 aralık 2011 yılında sınır ticareti yapan 19'u henüz çocuk yaşta olan 34 sivilin TSK'ya ait savaş uçakları tarafından yapılan bombardımanda yaşamını yitirmişti.