Gazeteci Hasan Cemal'e göre Öcalan İmralı'da sahiden barış istiyor çünkü serbest kalma olasılığı var. Hapisten kurtulmadan da PKK'nın dağdan inmesini istemez. 'Görüşsek yine barışı sorardım. Bir de yıllar geçti 'yaşlandık mı' acaba derdim' diyen Cemal'e göre anlaşacakları noktalar 12 yıl sonra çok daha fazla

Burcu BULUT/İSTANBUL /[email protected]
Kürt sorununun çözümü konusunda en çok emek harcayan gazetecilerden biri olan Hasan Cemal, 12 yıl önce Bekaa'da görüştüğü Öcalan'a o gün barışı sorduğunu, İmralı'da yeniden Öcalan'la görüşmesi durumunda yine barışı soracağını söylüyor. Yeni kitabı 'Barışa Emanet Olun' ile barışın yol haritasına dair ipuçları verdiğini söyleyen Cemal'in  Kürt sorununun çözümüne ilişkin AKŞAM'a yaptığı değerlendirmeler şöyle: 

- 'Başbakan Erdoğan, devlet-İmralı-PKK arasında protokol yok. A'dan Z'ye yalan. Yapılan görüşmeleri protokol diye söylüyorlar' dedi. O zaman Karayılan'ın söylediği 23 maddeden oluşan 3 adet protokol bir yalandan mı ibaret?
Öcalan'ın söylediği yol haritası niteliğindeki protokoller devletin Öcalan'a verdiği protokoller değil! Zaten benim anladığım da bu değildi. Öcalan 2010'da yol haritasını veriyor sonra bunu Murat Karayılan bana söylüyor. 2011, Mayıs ayında devlete özetini veriyor ve cevap bekliyor. Fakat devletin cevap vermediğini söylüyor. Orada bir yanlış anlama var. 

- Yanlış anlayan kim?
Bilmiyorum ama bir müzakere yapılmış da bunun üzerine devlet protokol hususunda hemfikir olmuş gibi bir durum yok!

- Erdoğan 'Ne PKK ne de BDP Kürtleri temsil etmekte' diyor. Haklı mı? Kürtleri kim temsil ediyor sizce?
Erdoğan'ın açıklaması eksik! BDP üç milyona yakın oy almış, yüzde 10 barajına rağmen 36 milletvekili çıkarmış, Kürt oylarının neredeyse yarısını almış bir parti. Kürtlerin bir bölümünü BDP temsil ederken diğer bir bölümünü de PKK temsil ediyor. PKK Kürtlerin desteğine sahip olmasa bunca yıl dağda dolaşamazdı! Ayrıca PKK sadece silah kullanan bir örgüt değil aynı zamanda sivil toplumun da içinde!

BAŞBAKAN ERDOĞAN ÖZAL'I AŞTI
-  Kürtler, Kürt sorunun çözümünde en yenilikçi ismi Özal olarak görüyorlardı. Erdoğan'ı nasıl görüyorlar?
Erdoğan ve AK Parti, Kürtlerin oylarının büyük kısmını aldı.  Oy vermeyen Kürtlerin, ona Demirel'e baktıkları gibi bakmadıklarını düşünüyorum. Ama çelişik bazı düşünceler de var. 

- Ne gibi?
Erdoğan, 2005'te Diyarbakır'da 'Kürt sorunu vardır, hepimizin sorunudur, devletin yanlışları olmuştur' dedi. Türkiye Cumhuriyeti'nde bu bir ilk! Sonra açılım süreci. Tüm bunlar Erdoğan'ın Özal'ı aşması anlamına geliyor. Özal bunları yapamadı. 

- Neden yapamadı?
Bence ömrü vefa etmedi ama hem askerin içindeki durum hem de kendi partisinin muhalefeti bu adımları atmasına imkan vermezdi.  Erdoğan'ı eleştireceğim pek çok nokta da var. 

- Hangi noktalar?
KCK operasyonu mesela. Terörle Mücadele Yasası'nda bazı değişikliklerle hem KCK davasını hem de bu davadan dolayı tutuklu bulunan 6 milletvekilinin serbest bırakılıp, Meclis'e katılmalarını sağlayabilirdi. Ayrıca özelikle seçim döneminde yoğunlaşan aşırı milliyetçi söylemi de bir başka yanlıştı. 

- Söylemin nedeni?
MHP'yi yüzde 10 barajının altına itmek ve Başkanlık sistemine gidecek yolu referanduma gitmeye ihtiyaç  kalmadan sağlamaktı. AK Parti milliyetçiliğin çok güçlü olduğu bir parti ve bu milliyetçi-muhafazakar damar Kürt sorunu konusunda ciddi adımlar atmasına engel! Aynı şey Erdoğan için de geçerli! Diğer yandan Oslo görüşmeleri bize  Erdoğan'ın PKK realitesini kabul ettiğini de gösteriyor. Beni barış konusunda umutlandıran da budur.

'YAŞLANDIK MI ACABA' DERDİM
- Öcalan ile iki gün geçirdiniz. İmralı'ya gitseniz bugün neler konuşurdunuz?
Yine barışı sorardım ona! Bir de aradan yıllar geçti 'yaşlandık mı' acaba derdim. Anlaşabileceğimiz noktaların çok daha fazla olacağına inanıyorum.

- 'Egosu şişkin' dediğiniz Öcalan'ı İmralı şartları değiştirmiş midir? 
Öcalan 12 yıldır hücre hapsinde bulunmasına rağmen sağlam duruyor. Devlet onu psikolojik olarak çökertmek için her şeyi yapmış olabilir. Çünkü 'bunu başarırsam, PKK'yı da bölebilirim' diye düşünmüştür. Fakat başarılı olamamışlar.  Bugün İmralı'daki Apo barış konusunda samimi diye düşünüyorum.

- Bekaa'da öyle değil miydi?
Öyle bir şey demiyorum ama bugün Öcalan gerçekten barış istiyor çünkü serbest kalma olasılığı var. Hapisten kurtulmadan, PKK'nın da dağdan inmesini  istemez.

Sivil dikta gelebilir
- BDP- PKK bağını nasıl tanımlarsınız?
Sıkı bağlar var. Önce PKK kuruldu sonra siyasi hareket oluştu. Onun için BDP'ye dönüp de 'sen PKK'ya şunu söyle' diyemezsiniz. BDP PKK'nın siyasi kolu.

-  Askerin pasifize edildiği bir Türkiye resmi var. Askeri fren boşalırken sivil fren devreye girip, bu defa sivil rejim otoriteleşemez mi?
Askeri otoritenin giderek sivil otoriteye tabi olması Türkiye'nin demokratikleşmesinde olmazsa olmaz bir koşuludur. Bu yolda Türkiye'de çok ciddi adımlar atıldı ve bu Tayyip Erdoğan döneminde yaşandı. Ama bu sivil otorite daha sonra hukuk devletinin gereğini yapmaktan kaçınabilir.

-  Nasıl mesela?
Eğer Terörle Mücadele Yasası'ndaki bazı yasal düzenlemeleri yapmazsan, Türkiye'de hala bu kadar gazeteci hapiste kalır, ifade özgürlüğü birtakım sınırlamalara tabi tutulur ve KCK operasyonları devam ederse dağın yolu açılır. Kürt sorununun çözümünü sağlayacak birtakım adımları atmazsan rejim, bu sefer otoriterleştirebilir. Türkiye sivil diktaya gidiyor demiyorum ama bu ihtimal vardır.

Başbakan'dan umudu kesmedim
-  Sızan kaset PKK-MİT görüşmelerinin olumlu sürdüğünü gösterdi. Ama Karayılan size bu görüşmeleri istemediklerini, durdurduklarını söylüyor. Neden?
Karayılan'a 'devlet Kandil'e bir kapı açtı mı' diye sordum. O da 'Devlet yaklaştı ama kapıyı kapadık çünkü bizim için tek muhatap makamı Öcalan'dır' dedi. 

- Ama PKK'nın kapısı kapanmamış.
Karayılan açıklamak istemedi herhalde. Teması da inkar etmedi. 

- Anlatmaktan imtina ettiklerine göre, sızdıran 'PKK değil' diyebilir miyiz?
Önemli olan tarafların bir araya gelmesi. Erdoğan'ın Makedonya dönüşü 'gerekirse yeniden görüşürüz' sözü çok umut verici. 

- Barışın oluşmasında inisiyatifi ele alması gereken liderden bahsediyorsunuz. Bu lider Türkiye'yi temsilen Erdoğan, Kürtleri temsilen Öcalan mı?
PKK için Öcalan'ın ne söyleyeceği belirleyici ama olmadık şeyler söylerse de etkisi kalmaz, karizmayı çizdirir. Ama Türkiye Cumhuriyeti tarafında elbette Başbakan Erdoğan bir numara. Arkasında yüzde 50 destek var bu desteğe sahip olan bir lider kararlılığını ortaya koyabilirse barışı sağlayıp, tarihe geçebilir.  

- Siz Erdoğan'ın bu kararlılığı göstereceğine inanıyor musunuz?
Başbakan Erdoğan'dan bu konuda umudumu kesmiş değilim! Bu kararlılıkta duraksadığı an şiddet devreye giriyor şuan yaşananlar da bunun göstergesi.

'Çizgiyi biz çekeriz' diyor
- Bugün PKK tarafından 'hain' olarak nitelendirilen pek çok Kürt aydın var. Kürt aydınlarla PKK arasında sağlanamayan barışı neye bağlıyorsunuz?
Kürt aydınlar, Türkiye'de Kürt sorununun demokrasi ve insan hakları çerçevesinde nasıl çizileceği konusunda kafa yoran ve aynı zamanda çok büyük acılar yaşamış insanlar. Kürt davasını büyük kitlelere yayan bu insanları hain ilan edip hedef gösterirseniz kaybedersiniz. PKK kaybeder! 

- Peki PKK bunu neden yapıyor?
PKK 'dağdayız elde silahla mücadele ediyoruz, bize saygı gösterin' diyor. Eleştiri istemiyor. 'Çizgiyi biz çekeriz siz de buna uyarsınız' diyor. Oysa aydın insan sorgular sorar! Herkes ille de Öcalan, Karayılan gibi düşünmek zorunda değildir. 

- Bugün barış için neler gerekli?
İlk başta  PKK ön koşulsuz ateşkes ilan etmeli! Hükümet tarafı İmralı'daki görüşme yasağını kaldırmalı ve tekrar masaya oturmalı. Devlet açıkça bir şey söylemese de operasyonlar da durmalı.