Türkiye, bir saçmalıktan bir saçmalığa koşmaktan babaannemin deyimiyle “tepe sersemine” döndü.

Toplum şaşkın ve yorgun.

Üstelik bütün bunları niye yaşadığımızı AKP’liler de dâhil kimse bilmiyor.

Şu anda yaşananları, “muhafazakârların” demokrat olmamasına, intikamcı olmasına, milliyetçi damarlarının kabarmasına bağlamak da çok tatminkâr bir açıklama değil, aynı “muhafazakâr” damardan gelen, AKP’nin kurucusu olan Cumhurbaşkanı Gül, sakin ve aklı başında uyarılarıyla, bir “başka” muhafazakâr politikanın da mümkün olabileceğini herkese gösteriyor.

Bugün AKP, Cumhurbaşkanı’nın rotasını çizdiği politikayı izlese ülke huzura kavuşacak, sorunları aşabilmek için demokratik adımlar atacak.

Başımızda dağ gibi birikmiş sorunlar varken her sabah yeni bir sorunla uyanmayacağız.

Hadi yaşadığımız saçmalıkları, “bu da böyle bir dönem, geçer” diye sineye çekelim ama “kalıcı hasar” bırakacak işler oluyor.

Bozulacak olan sadece Osmanlı’dan bize kalan o muhteşem İstanbul silueti değil, Türkiye’nin kaderini değiştirebilecek girişimlere tevessül ediliyor.

Şimdi de Başbakan Erdoğan, BDP’lilerin “dokunulmazlıklarını kaldıracaklarını” söyledi ve dosyaları komisyona gönderildi.

Dokunulmazlıkları gerçekten kaldıracaklar mı yoksa bu da Başbakan’ın son zamanlarda çok alıştığımız üfürmelerinden biri mi bilmiyorum.

İdam gibi bu da öyle bir palavra olabilir ama “BDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldıracağız” lafı bile Kürtlerin içinde iyileştirilmesi zor yaralar açıp, öfkelendiriyor.

Türkiye, başbakanların aklına geleni söyleyebileceği bir ülke değil, burası 30 yıldır iç savaş yaşayan, karşılıklı olarak duyguların keskinleştiği bir yer.

Yöneticilerin özellikle böyle konularda her lafı tartarak söylemesi gereken bir memleket.

Tabii, daha korkuncu AKP’nin bunu gerçekten yapması ve dokunulmazlıkları kaldırması.

Eğer Meclis’te bekleyen 800 küsur fezleke arasından BDP’lilerin dosyalarını seçip, BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırırlarsa, çok açık söyleyeyim, “bağımsız Kürdistan” sloganının kapısını da açarlar.

Kürtler, Türklerden tümüyle ümidini keser.

“Biz Türklerle birlikte yaşamak istiyoruz” lafı biter.

“Dokunulmazlıklarını” kaldırarak Kürtleri siyasetten tasfiye etmek, siyasetin önünü keser, silahın önünü açar.

İktidarın tümüyle yanlış hesaplara, kör böbürlenmelere dayanan dış politikası sonucunda güneyimizdeki üç ülkeyi birden Türkiye’ye düşman, PKK’ya dost yaptık.

PKK, şu anda belki de tarihinin en büyük dış desteğine sahip.

Bir de BDP’li milletvekilleri Meclis’ten çıkarır ve hapse atmaya kalkarsanız, PKK kendisini bugüne dek desteklememiş Kürtlerin bile desteğini alarak dümeni “bağımsızlığa” kırar.

Eğer Kürt sorununun yakın tarihine bakarsanız, Türk devletinin her olağandışı baskısından sonra Kürt taleplerinin de bir basamak zıpladığını görürsünüz.

Baskı, Kürtleri sindirmez.

Zaten savaşı ve ölümü göze almış bir toplum neden sinsin?

Baskı, Kürtlerin Türklerle birlikte yaşama isteğini geriye dönülemez biçimde sona erdirir.

Öcalan’ın da yapabileceği hiçbir şey kalmaz.

Benim görebildiğim kadarıyla, bir siyasi iktidar bu çağda ya “Kürdistan’ın bağımsızlığı” için gizli bir anlaşma yaptığı ya da çıldırdığı için BDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırır.

Böyle bir anlaşma mı var yoksa çıldırdılar mı, kestirmek zor.

İkisi de mümkün.

Delirmiş olma ihtimalleri daha kuvvetli bence.

Zaten Cumhurbaşkanı Gül de “çıkmaz sokaklara girmeyin” diye uyarıyor iktidarı.

Ama iktidarda “aklı başında” hiçbir sözü dinleyecek bir hâl gözükmüyor.

Hâlbuki bu “dokunulmazlığını kaldırıp hapse atma” politikasını Türkiye’nin çılgın yöneticileri daha önce denedi, sonucu görüyoruz.

Kürd’üyle Türk’üyle hep birlikte çok ağır bedeller ödedik, binlerce genç insanı gömdük.

Bu iktidar ihtirası ne mene bir hastalıkmış, “analar ağlamasın” diyen adamı alıyor “hepinizin anasını ağlatacağım” diyen bir zorbaya çeviriyor.

Benim bu söylediklerimi elbette AKP’liler de görüyor.

Cumhurbaşkanı Gül, her gün “demokrat bir politikanın temsilcisi” olarak sesini ve itirazını biraz daha yükseltiyor.

Eğer Erdoğan bu uyarıları dinlemezse ve AKP milletvekilleri ona uyup BDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırırsa, bu ülkenin çocukları büyük bir çatışmanın kurbanı olacak demektir, bunu da aklınızdan çıkarmayın.