Damat Bakan Berat Albayrak ihtişamlı haftalık sunumlarına devam ediyor. En son dünya ekonomi tarihinde görülmemiş bir keşif olan “tüketim ürünlerinde %10 indirim yapmak suretiyle enflasyonu kontrol etme” odaklı toplantısını gerçekleştirdi. Katılımcılar bir bir gülücükler ve şakalaşmalar eşliğinde kürsüye çıkmak suretiyle ezberledikleri monoton ve damat efendiye destek vadeden konuşmalarını yaptılar, genç Berat Bey’den birer aferin aldılar. Doğrusu, Berat Bey’in özgüveni çok çok üst düzeydi. Daha az terledi, daha dik durdu. “Bakın burası çok önemli” noktalarına değindi. Vatandaşlara kampanyaya katılacak olan firmaların ürünlerine yerleştirecekleri etikete dikkat etmelerini ve özellikle bu ürünleri tercih etmeleri telkin edildi. Şu ana kadar kampanyaya katılımını açıklayan firma sayısı 100 civarında. Oysa Türkiye’de konkordato (iflas anlaşması) talebinde bulunan firma sayısı 8.000, talebi kabul edilerek konkordato ilan etmiş bulunan firma sayısı ise 3.000. Yüzbinlerce şirketin de ticari faaliyetlerini sürdürmekte ciddi zorluklar yaşadıkları biliniyor.

Türkiye işsizlik fonunda şimdiye kadar 125 milyar birikmiş. İşsiz kalanlara şimdiye kadar ödenen tutar ise yalnızca 17 milyar. Bir kararname ile işsizlik fonundan 11 milyarın kamu bankalarına kaynak yaratma maksadıyla aktarılacağı açıklandı. Bunun yanında, son 5 yıllık dönemde tahvile ve kamu bankalarına yatırılan bu yüz milyarları bulan meblağın enflasyonun altında getiri sağladığı, yani zarar ettiği de ortaya çıktı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da sıklıkla tekrarladığı gibi, Ak Parti hükümetleri döneminde, ihracatımız 36 milyardan 165 milyara çıktı. Yani işsizlik fonunda bekletilerek biriktirilen ve nedense bir türlü işsizlere ödenmeyen miktar yıllık ihracat rakamımıza yakın. Sosyal devlet ilkesine aykırı ve zor durumda kalan vatandaşı kazıklamaya yönelik olan bu davranış şekli, eminim Ak Parti seçmenini çok fazla rahatsız etmiyor ve ilgilendirmiyordur.

Ekonomik olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Para ana kaynağına, yani gelişmiş ülkelere dönmeyi sürdürüyor. ABD borsaları rekor üstüne rekor kırıyor, dolara ödenen faiz %3’lerin üzerinde seyrediyor. Türkiye ise bu konjonktürün en kırılgan ayağında duruyor. Dün yayınlanan S&P raporu Türkiye ile Arjantin’i aynı kefede değerlendirdi. Rapora göre, son dönemde Arjantin’in milli parası %50 değer kaybederken, Türk Lirası ise %40 değer kaybetti ve Türkiye büyük bir ihtimalle 2018’in ikinci yarısında resesyona giriyor olacak. Son 15 yılın en yüksek enflasyon ve faiz oranları, hızla kötüleşen PMI ve güven endeksi verileri yaklaşan felakete işaret ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Macaristan dönüşü yaptığı açıklamalarda, tasarruf yapma amacıyla 2019 yılında yeni büyük projeye yer verilmeyeceğine değindi ve 2019-2021 yılları arasındaki döneminde temel amacın enflasyonla mücadele olacağını ekledi. Dolayısıyla, dengelenme ve yavaşlama ile beraber, insanımızı 2-3 senelik bir tatil dönemi bekliyor desek yanlış olmaz.

IMF ile anlaşmamakta direttik, milli bir duruş sergiledik. McKinsey ile anlaşma sağlandığını açıklayan Berat Albayrak’ın ışığı ise, kayınpederi Tayyip Erdoğan tarafından bir çırpıda söndürüldü. Fikri bir danışmanlık bile alınmayacağı ifade edilmek suretiyle gereken adım atıldı. Elimizde kalan tek umut kaynağı yönetimin bu zorlu ve zorlayıcı dönemde disiplini ve evrensel ekonomi ilkelerini elinden bırakmayacak olduğuna yönelik mecburi inançtır. Zira sonuna kadar dışa bağımlı bir ülke haline geldik. Dünya petrol rezervlerinin %17’sine sahip bulunan Venezüella’da 2000 yılında 5000 dolar iken, 2010 yılında bizim gibi 10000 dolara çıkmış ve yatırımlar artmıştı. Fakat petrol fiyatları 100 dolardan 29 dolara gerileyince ve 2014 yılında bir de Maduro idaresini hedefleyen ağır Amerikan yaptırımları başlayınca, ülke çok kısa bir süre içerisinde şu anki vahim tablonun içine düştü.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Rusya'nın Türkiye'ye kırmızı et ihraç etmesi talebine ilişkin, "Türkiye farklı bir dine mensuptur. Helal kesim gerekliliklerini ve karantina koşullarını yerine getirdiğiniz zaman neden olmasın." dedi. Maşallah kendi hayvanımız dışında her ülkenin etini yemek nasip oldu. Öte yandan, zaten Türkiye'de yaşıyorsunuz, habire Türk menşeli hayvanları tüketmenin neresi ilginç? Mesela gurme turizmine gönül veren, damak tadı yüksel bir kişisiniz. Ekonomik manipülasyon ve saldırıların zirve yaptığı şu çetin günlerde aşırı harcama yapmanıza hiç mi hiç lüzum yok. Hükümetimiz hizmeti ayağınıza kadar getiriyor. Sadece 31 tl/kg mukabilinde Rus sığırlarından yahni yapabilir, Sırp kuzularını afiyetle mideye indirebilirsiniz... Başta Besmele çekmeyi ihmal etmeyin lütfen...