Yargılandığı davada 30 yıl hapse mahkum edilen TJA Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’a ilişkin açıklanan gerekçeli kararda, İnfaz Yasası ve kadına yönelik şiddeti protesto gibi eylemlere katılmasının “demokratik yaşam için ciddi tehdit oluşturduğu” öne sürüldü.

Tevgera Jinên Azad (TJA) Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan, “örgüt yöneticisi olmak” ve “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın 20 Ekim’de görülen karar duruşmasında 30 yıl hapse mahkûm edildi. Gökkan’a “örgüt üyeliği” suçlamasından biri 12 yıl, diğeri 7 yıl 6 ay olmak üzere iki kez ceza veren mahkeme, “örgüte bilerek isteyerek yardım etmek” suçlamasından 7 yıl 6 ay, “örgüt propagandası yapmak” suçlamasıyla 3 yıl hapis cezası verdi.

Davanın bir önceki duruşmasında salonda bulunan polislerin mahkeme başkanının talimatı ile avukatlara karşı zor kullanması ve anadilde savunma hakkının engellenmesi nedeniyle hakkında karar açıklandığı son duruşmada savunma yapmayan Gökkan’a verilen cezaya ilişkin mahkeme, gerekçeli kararını açıkladı.

Gerekçeli kararda Gökkan’ın hakkında hazırlanan iddianamede suçlama konusu yapılan katıldığı basın açıklamaları, yaptığı konuşmalar, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) faaliyetleri, Valilik izniyle kurulan Kongreya Jinên Azad (KJA) ve Rosa Kadın Derneği’ne üyelikleri verilen cezanın gerekçeleri oldu.

Gökkan’ın üyesi olduğu ve halen resmi olarak faaliyetlerini sürdüren Rosa Kadın Derneği gerekçeli kararda “illegal” olarak nitelendirildi. Derneğin, 16 Mayıs 2020 tarihinde TJA ile birlikte "İnfaz Yasası ve kadına yönelik şiddeti protesto etmek” amacıyla Yenişehir ilçesinde yaptığı basın açıklamasının “örgüt propagandası amacıyla” yapıldığı öne sürüldü.  Açıklama sırasında kadınların “Erkek ve devlet şiddetine karşı kalk ve kendini gözet” pankartı taşıması suç delili olarak gösterilip, Gökkan’ın katıldığı bu eylemde “Kürdistan” demesi de gerekçeli kararda yer aldı.

Gökkan’ın yine DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in cezaevinde başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevine ilişkin yapılan basın açıklamasına katılması da hakkındaki suçlamaların delili sayıldı.

Kararda, Gökkan hakkında 2011 yılında Nusaybin Belediye Başkanı olduğu dönemde kurulan “Demokratik çözüm çadırı”na ilişkin Mardin’de açılan, daha sonra Diyarbakır’daki dava dosyasıyla birleştirilen kovuşturma dosyasına da yer verildi. Gökkan, hakkındaki bu davadan beraat etmiş, savcılığın karar itiraz etmesi üzerine dosya yeniden açılmıştı. Gökkan, savunmasında çadırın kurulması için Valilik ve Kaymakamlık’tan izin aldığını, çadırın kültür merkezi bahçesinde kurulmasının ise valilik ve kaymakamın önerisi olduğunu dile getirmişti.

Mahkeme kararında “sivil itaatsizlik” çerçevesinde kurulduğunu öne sürdüğü çadırda “örgüt propagandası” yapıldığını iddia etti.

DEMOKRATİK YAŞAM İÇİN TEHDİT SAYLDI

Gökkan’ın yine Afri'e dönük askeri operasyona ilişkin yaptığı konuşmada ulusal birliğe ve Afrîn halkının yanında olunması gerektiğine değinmesinin zincirleme suç hükümlerini oluşturmadığını kaydedildi. 
Mahkeme, gerekçeli kararında Gökkan’ın katıldığı eylemlerinin “demokratik yaşam için ciddi bir tehdit oluşturduğu” gerekçesiyle hüküm kurdu.

‘PİŞMANLIK GÖZETİLMEMİŞ!’ 

Mahkeme ayrıca Gökkan’ın “bir dönem kamu görevlisi olduğu, suçlara katılma biçimi, suçlardan pişmanlığın gözlenmemesi, dosya kapsamı itibariyle bir daha suç işlemeyeceği yönünden mahkemeye olumlu kanaat oluşmadığı” gerekçesiyle ise, hakkında takdir indirim hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verdi.

Kaynak: MA