TMMOB Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, 41 işçinin öldüğü Bartın’ın Amasra ilçesindeki maden ocağındaki patlamaya ilişkin tespit ve uyarılarını açıkladı.

Maden mühendisleri Odası Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen açıklamayı Maden Mühendisleri Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Yüksel yaptı.

Ayhan, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesinde (TİM) 41 maden işçisinin öldüğünü, 11 işçinin de yaralandığını hatırlatarak, genel merkezlerinden beş kişinin olay yerine giderek incelemelerde bulunduğunu söyledi.

Artı Gerçek’ten Seda Taşkın’ı haberine göre, Ayhan, inceleme ekibinin soruşturmaları ve görüşmeleri sonucunda yapmış oldukları tespitleri şöyle sıraladı:

YERALTI İŞÇİSİ SAYISI 82

- Amasra Tim’de 500 yeraltı işçisi, 80 yerüstü işçisi ve 142 memur olmak üzere toplam 722 çalışan bulunmaktadır. 16.00-00.00 vardiyasında. Yeraltı işçisi olarak 82 kişi tertip edilmiştir.

-Ocakta biri üretimde, diğeri de hazırlık safhasında olan iki kartiye mevcuttur. Meydana gelen patlama her iki kartiyeyi de etkilemiştir. Yapılacak incelemeler sonucunda durumun detayları ortaya çıkacaktır.

-Her maden faciasında ortaya çıkartılan trafo bahanesi burada da kullanılmaya çalışılmış, inandırıcı olmayacağı anlaşıldığında grizu patlaması olduğu gerçeği kabul edilmiştir.

-Grizu patlaması, kritik konsantrasyona ulaşmış metan gazının ve yeterli oksijenin ateş kaynağına ulaşması ile meydana gelir.

-Ölümlerin nedeni, grizu patlaması sonucu oluşan yüksek sıcaklık ve şok dalgası nedeniyle yanma ve ortama yayılan karbonmonoksit zehirlenmeleridir.

KRİZ YÖNETİMİNDEKİ AKSAKLIKLAR

-TTK Tahlisiye ekipleri kurtarma çalışmalarını büyük bir özveriyle yürütürken, yerüstündeki kriz yönetimi organizasyonunda önemli aksaklıklar, madencilerin ailelerine bilgi verilmesinde eksikliklere, can kaybı sayısındaki belirsizlikler sebep olmuştur.

-Gaz izleme sistemi verilerine Odamızca ulaşılamamıştır. Metan sensörünün kritik seviyede uyarı verip vermediği, verdiyse ne çeşit önlemler alındığı, uyarı vermediyse nedenlerinin incelenmesi gerekmektedir.

'KADROLAŞMA, LİYAKATSİZ ATAMALAR'

-Kazanın neden ve sonuçları incelemeler sonucunda yeniden kamuoyu ile paylaşılacak. Madenciliğin barındırdığı tehlikeler nedeniyle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren en tehlikeli iş kolu olduğunu söyledi.

-Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşan kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve mühendislerin yetki ve sorumluluklarının yeterli ve doğru belirlenmemiş olmasının faciaya neden olduğunu söyleyen Ayhan, “Madencilik bilim ve teknolojisi grizu patlamalarını önleyecek bilgi birikimine ve deneyimine sahiptir. Bu nedenle bu tip kazanalar önlenebilir niteliktedir” dedi.

KADER VE FITRAT ANLAYIŞI

Ayhan, görüş ve önerilerini şöyle sıraladı:

-Bilim ve tekniğin gereklerini uygulamak yerine, yaşanan kayıpları kader ve fıtrat anlayışıyla açıklamak bu tür kayıplarını gelecekte de yaşanacağını düşündürmektedir.

-TTK gibi kamu kurumları her türlü siyasi baskıdan arındırılarak madencilik işletme kurallarına göre yönetilmelidir.

-Madencilik sektöründe acil durum planı ve risk haritaları her kurum, işletme ve bütün işyerleri için ayrı planlanmalı ve uygulanmalıdır.

'YERALTI KÖMÜR MADENCİLİĞİ BİR KÜLTÜRDÜR'

-Metan yorgunluğu olan Zonguldak, Soma, Tunçbilek gibi havzalarda üretim planlaması aşamasında öncelikle metan drenajının her türlü ekonomik kaygıdan uzak bir şekilde dünya örneklerinde olduğu gibi yapılması, bölgenin olabildiğince metansızlaştırılması sonrasında hazırlık ve üretim çalışmalarına başlanılması gerekmektedir.

-Yeraltı kömür madenciliği bir kültürdür. Bu kültür geliştirilerek yaşatılmalıdır. Bunun için TTK ve TKİ gibi kamu kuruluşlarımız üretim yaparken aynı zamanda iş güvenliği ve meslek eğitim anlamında okul görevi görmelidirler. Bu nedenle güçlendirilmeleri için gerekli çalışmalar zaman geçmeden yapılmalıdır.

-Maden üretiminin, maden mühendisi nezaretinde yapılması kanuni zorunluluktur. Bu uygulamanın tüm vardiyalarda yeteri kadar maden mühendisi tarafından taviz vermeden uygulanması sağlanmalıdır.

-Maden işletmelerindeki yasal olarak bulundurulan Daimi Nezaretçilerin ve İş Güvenliği Uzmanlarının mesleki bağımsızlığı ve iş güvencesi yasal teminat altına alınmalıdır.

-Maden işletmelerinde denetim ve yönlendirme mutlaka maden mühendislerinin yetkisinde olmalıdır.

'CEZAİ SORUMLULUK BİRKAÇ MADEN MÜHENDİSİNE YÜKLENMEMELİDİR'

-Tüm çalışanların iş güvenliği mevzuatı uygulamaları ve karşılaşılacak muhtemel riskler konusunda bilinçlenmelerini sağlayacak mesleki eğitim politikaları belirlenerek gerçek anlamda yaşama geçirilmelidir.

-Yaşanan bu kazanın hukuki ve cezai sorumlulukları geçmişte olduğu gibi birkaç maden mühendisi meslektaşımıza yüklenmemelidir.

-Türkiye ekonomisine ciddi katkıları bulunan ve yeraltı kaynaklarının aranması , işletilmesi, zenginleştirilmesi, insanlığın hizmetine sunulması ve bu sahaların rehabilitasyonu gibi birçok kritik pozisyonda görev alan maden mühendislerinin aldıkları eğitimin de bu öneme yakışır olması gerekmektedir.

-Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşturulan kadroların liyakatsizliğinin bedeli geçmişte olduğu gibi cephede çalışan birkaç maden mühendisi arkadaşımıza yüklenmemelidir.

-Kazayla ilgili tüm verilerin şeffaf olarak paylaşılması, kazanın gerçek nedeninin belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Gerçek nedenin belirlenmesi bu tip kazaların gelecekte tekrar yaşanmaması açısından önemlidir.

-Maden mevzuatı; odağında insan ve doğa olan çağdaş bir yapıya kavuşturulmalı ve bunun için ulusal madencilik politikaları oluşturulmalıdır. Odamız böylesi üzücü faciaların bir daha yaşanmaması için tüm yetkili kamu kurum ve kuruluşları ile iş birliği yapmaya hazırdır.