21 Ekim 2020 günü, Berlin Polisi bir açıklama yayımladı: “150 kişilik ekibimiz, teknik operasyonlar birimi ve maliye ile Kreuzberg’deki bir camide arama yapıyoruz. Camiye bağlı 6 işyerini de birlikte araştırıyoruz. Konu dolandırıcılık ve kamuya maliyeti 70 bin avro zarar!”

Sözü edilen camii, Türklerin yaşadıkları yerde, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİP) Mevlana Camisi’ydi. Soruşturma kapsamında 6 işyeriyle ilişkili 3 kişinin araştırılması sürüyor. 53 yaşındaki şüphelilerden birinin, yardımı usulsüzce cami derneğine aktardığı ileri sürülüyor.

Almanya Federasyonu güvenlik, Maliye yetkililerinin bir yolsuzluk olayını araştırmasına, Türkiye Cumhuriyeti’nde bazı kesimlerden yoğun tepkiler yükseldi. Bu tepkilerin akılcı değil, duygusal tepkiler olduğunu, yolsuzluğu gizleme çabaları içinde olunduğunu vurgulamak gerekmekte.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tepki verenlerin ileri gelenlerinden. “Berlin’deki camilerinden Mevlana Camii’ne sabah namazı vaktinde Alman polisleri tarafından yapılan baskında hassasiyetlerimiz ve kutsallarımız hiçe sayılmıştır. Bu nefret dolu tutumu şiddetle kınıyorum” açıklamasını yaptı.

Diyanet İşleri başkanının önce bir camide neden yolsuzluk olduğunu, b durumun yaralayıcı, üzücü olduğunu, coronavirüs bulaşışı için toplanan paraların cami derneğine aktarılıp aktarılmadığını, aktarıldıysa bu paraların nerelere harcandığını ya da harcanacağını araştırması gerekirdi.

Dışişleri Bakanlığı olayı kınadı:

Baskın sadece Mevlana Camisi’nde cemaate karşı değil, aynı zamanda Müslüman toplumuna karşı yapılmış, izahı mümkün olmayan bir hakarettir.” Bakanlık, “Polislerin baskın bahanesi ile camide botları ile dolaşmalarının ve ibadethaneyi kirletmelerinin hiçbir şekilde mazur görülemeyeceğini” vurguladı.

Bu kışkırtıcı, duyguları kabartıcı açıklama da ayakları havada kalan bir açıklama. Olayda, camide yolsuzluk yapılıp yapılmadığının araştırılmakta olduğu ileri sürülmekte. Önce bu savın doğru olup olmadığını araştırmak zorunlu. Yolsuzluk yapıldığı ortaya çıkarsa, bu tür açıklamalarla yanlışın, haksızın, yolsuzluk yapanın yanında yer almış duruma düşmekle karşı karşıya kalmaktan kurtulma olanağı olmaz.

Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşadıklarını sanarak yolsuzluk yapmaya çalışmışlar. Almaya Federasyonu polisi yutmamış. Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi göz yumulmamış, yolsuzluğun üzerine gidilmiş. Araştırmadan neler çıkacağı henüz belli değil.

Camileri neden yolsuzlara araç olarak kullanıyorsunuz diye kınamamız gerekirken, yolsuzlukları araştırmaya başlayanları kınamaya kalkmak, yolsuzluğu koruma durumuna düşmek şık bir davranış olmuyor. Bu davranışlarla din de camiler de korunmuş olmuyor. Bu tutumlar, bu kurumlara karşı olumsuz izlenimler oluşmasına yardımcı olmaktan başka işe yaramıyor.

Camii diye her şeyin yapıldığı, her fırıldağın çevrildiği, dokunulmazlığı olan bir yer mi olacak?

Kutsallara dokununca hemen tepki vermeye başlanıyor. Camii üs olarak kullanılarak yolsuzluk yapılmışsa, Almanya Federasyonu polisi bunu araştırmayacak, camide inceleme yapmayacak mı? Camiye ayakkabıyla girmişler. Polisler camiye namaz kılmaya girmiyorlar, bir yolsuzluk araştırması söz konusu. Bunu araştırmak, bilgilere, belgelere ulaşmak için giriyorlar.

Almanya Federasyonu polisini kınayanlar, dini çok seviyorlarsa, önce, camileri yolsuzluklara araç yapanların karşısında, bunları eleştirerek, sorgulayarak gerçeğin peşinde koşuyor olmalılar. Neden Camileri yolsuzluğa araç yaparak kirli amaçlarını gerçekleştirmeye çalıştıklarını, Almanya Federasyonu polisinden daha önce araştırıp ortaya koymalılar.

Yolsuzluk savlarını araştırmadan, en azından yapılacak soruşturma sonunda nelere ulaşılacağını beklemeden, camiye ayakkabılarla girildi, cami kirletildi gibi savlarla bağırmaya başlamak, camileri araç olarak kullanarak yolsuzluk yapanları savunmak durumuna düşmek demektir.

İslam Dini yolsuzluklara açık bir din değilse, birileri camilerde, bu din adına dine, insana yakışmayan eylemlerde bulunuluyorlarsa, bu yanlış tutumları savunma yerine, herkesten önce karşı çıkılması gerekmektedir kanısındayız.

Almanya Federasyonu’nda, Avrupa ülkelerinde “İslam, Cami” gibi kutsal perdelerle yolsuzlukların üstünü örtmenin, Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi kolay bir iş olmadığını unutmamak gerekir