PEMBE TEZKERE DOSYASI-1

Ercan Jan Aktaş / Demokrat Haber

Türkiye’de zorunlu askerlik büyük mağduriyetler yaşatmaya devam ediyor. Bütün zamanlarda asker olmak istemeyen yüzbinlerce insan oldu. “Asker kaçakları” olarak ifade edilen bu insanlar çok zor hayatlar yaşamak zorunda kaldılar. Tabi bütün bu zorlukları çekenler yoksul insanlar, parası olan artık o “kutsal” vatan görevini parası ile satın alabiliyor. (1)

Bugün de bütün bu zorluklar daha da katlanarak devam ediyor. En son geçen yaz Milli Savunma Bakanlığı iş yerlerine yazılar yazarak; “asker kaçakları”nı çalıştıran iş yerlerine 7 aydan 3 yıla kadar ceza verileceğini ifade etti. (2)

Hayatları zaten zor olan “asker kaçakları”, vicdani retçiler gibi “sivil ölüm”e terk ediliyor. (2) Vicdani retçi de olsan Türkiye’de “asker kaçağı” sayılıyorsun, zira vicdani reddin Türkiye yasalarında bir karşılığı yok. Bundan dolayı vicdani retçiler de meşru ama yasal olmayan durumlarından kaynaklı uzun yıllardır bir mücadele içinde.

Bir şekilde askerlik yapmak istemedikleri için büyük zorluklar yaşayan önemli bir kesim de LGBTİ bireylerden oluşuyor. Bu kesimin yaşadıklarını öğrenmek için internette arama yaptığınızda karşınızda ciddi şiddet/işkence hikâyeleri bulursunuz. Bu sebeple zorunlu askerlikten kaçınan LGBTİ bireylerin yaşadıkları baskı, şiddet ve psikolojik işkenceler “pembe tezkere” alana kadar devam ediyor. Kimileri için bunu almak çok zorlu bir süreç ile mümkün oluyor. Almakla da kurtulamazsın, yarattığı baskı ve şiddet halleri uzun yıllar kişilerin psikolojilerinde etkisini devam ettirmeye devam ediyor. (4)

“PEMBE TEZKERE” NEDİR?

Türk ordusunun eşcinsel erkeklere "psikoseksüel bozukluk" tanılı çürük raporu vermesi olayına “pembe tezkere” deniyor. Uzun yıllar bu işlemler askeri hastanelerde ve çok zorlu koşullar altında oluyordu. Rapor için talep edilen resimler ve de videolar kişi hak ve özgürlüklerine, özel hayata ve beden bütünlüğüne saldırı niteliğindeydi, açık şekilde baskı ve şiddet içeriyordu.

Öncelikle eşcinsel olan birisinin “pembe tezkere” almaya karar vermesi çok zorlu bir kararlaşma süreci. Zira bu tezkere yani “psikoseksüel bozukluk” tanısı ile verilmiş “çürük raporu” bundan sonraki hayatınız için de son derece zorlu bir sürece sokabiliyor sizi. Öncelikle şimdiye kadar cinsel kimlik ve yöneliminizi açık etmemiş iseniz bunu yapmak zorunda kalıyorsunuz. Ve bu şekilde hem aile, hem sosyal çevre, hem de iş hayatınızda ciddi sorun ve engeller ile karşılaşıyorsunuz.

Diğer yandan bu raporu aldığınızda kamusal hayat üzerinden iş beklentileriniz, hayat kurma beklentileriniz tamamen yok oluyor. Zira Türkiye’de kamu iş hayatında açık kimliği ile bulunmak/çalışmak hemen hemen mümkün değil.

‘PEMBE RET’

Ben de bir vicdani retçi olarak uzun yıllar zorunlu askerlik karşısında diğer arkadaşlarım gibi bir mücadele içindeyim. Bunun için çok eylem, kampanya yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Hatta zorunlu askerlik sürecinde yaşamını yitiren “şüpheli asker” ölümlerine karşı da ilk eylemleri biz vicdani retçiler örgütledik.

Vicdani retçi olmamdan kaynaklı bir şekilde zorunlu askerlikten kaçan çok kişi bir şekilde bana da ulaşıyor. Elimden geldiği/yapabildiğim kadar hepsine cevap olmaya çalışıyorum. LGBTİ bireyi olduğu için askerlik yapmak yerine ‘pembe tezkere’ almak isteyenler de zaman zaman bana ulaşıyor. Son bir hafta içinde bu süreci yaşana iki kişi ile iletişim içindeydim. Biri İstanbul’da, diğeri de Mersin’de bu süreci yaşıyor.

‘Pembe Tezkere’ye ben biraz da başka bakıyorum, zaman zaman vicdani retçiler olarak bu tartışmalar içinde olduk, devam da ediyor bu tartışmalar. Ben olaya ‘pembe ret’ olarak bakıyorum. Zorunlu askerlik sitemine karşı buradan doğru da ciddi bir itiraz var, bedelleri zaman zaman vicdani retçilerinkinden de çok ağır olabiliyor. Ben sözümü ‘pembe ret’ üzerinden geliştirmek için çalışmaya devam edeceğim.

Şimdi bana göre ‘pembe ret’ için ipi ilk göğüsleyen İstanbul’da yaşayan Ali Can oldu, onun için ilk söyleşiyi onunla gerçekleştiriyorum. Mersin’de süreci devam eden Berk ile de haftaya birlikte çalışacağız. Bu dosyayı yaparken amacımız bu süreci yaşayacak olanlara belki bir şekilde katkı sunmak, işlerini kolaylaştırmak…

“PEMBE TEZKERE ALACAĞIM DA”

Merhaba Ali Can, seni kısaca tanıyabilir miyiz?

Elbette…23 yaşımdayım, İstanbul Kadıköy’de yaşıyorum. 'Eva’ ve ‘Geldiler' adlı iki kitabın yazarıyım. Bunların dışında Korsan Edebiyat ve Post adlı iki dergide öykü yazıyorum.

Ayrıca Kadıköy'de bir kafede çalışırken, bir yandan da haftanın bazı günlerinde hangi mekan çağırmışsa gidip o mekanda bazen yerli bazen yabancı bazen her ikisini de çalarak tam profesyonel olmasa da, eh ben de ucundan dj'lik yapıyorum.

Askerlik yapmak istemiyorsun ve onun için pembe tezkere aldın, sürecin nasıl başladı?

Çarşamba sabahı erken saatlerde oturmuş olduğum bölgeye bağlı olan askerlik şubesine gittim. Yanımda sadece kimliğimin olması yeterliydi. Gitmeden haftalar öncesinden daha önce pembe tezkere alan kişilerle konuşup, internet üzerinden araştırma yapmış olsam bile, şubeye girer girmez gereksiz bir gerginliğe kapılıp her şeyi unuttum. Birçok insan ile sıra beklerken, sıra bana geldiğinde ‘pembe tezkere alacağım da ne yapmam gerekiyor?’ diye soruverdim.

Doldurmam için bana bir form verdiler. Formda dört-beş tane soru yer alıyordu. Onlardan bazıları: ‘Daha önce geçirmiş olduğunuz bir ameliyat var mı?’, ‘Kalıcı bir hastalığınız var mı?’, ‘Fobileriniz nelerdir?’, ‘Boyunuz ve kilonuz kaçtır?’ vb. Yani form sağlık açısından askerliğe elverişli mi, değil mi, testiydi. Neyse doldurdum ve tekrar bir sıra aldım. ‘Askere alma’ bölümüne gidip doldurduğum formu verdim. Formu verirken tekrar pembe tezkere almak için başvuru yapmak istiyorum diye belirttim. Çünkü pembe tezkerenin ne olduğunu bile bilmiyorlar.

Yani karşındaki insanlar içine girdiğin süreci bilmiyorlar, böyle olması senin için işleri kolaylaştırdı mı, yoksa zorlaştırdı mı?

Durum böyle olunca ben de açıklama yazdım ‘eşcinselim, askere gitmek istemiyorum, bunun için bana yardımcı olacaksınız’ diye ekledim. Birkaç dakikalık işlem sonucunda aile hekimliğine gönderildim. Aile hekimim uzak bir bölgede olduğu için kayıtlı olmadığım halde askerlik şubesine yakın olan bir ilçe sağlığa gittim. Orada sağlık muayenesi oldum. Muayene sonuçlarını aldıktan sonra artık GATA olmadığı için oturduğum semte yakın olan bir hastanenin psikiyatri bölümüne sevk ettiler. Orada da çok beklemeden psikiyatri doktorunun yanında buldum kendimi.

Bu süreç senin için baya hızlı geçmiş, bu defa karşındaki insanlar nasıldı? Mesela sana ilk soruları ne oldu?

Bana ilk sorusu “pembe tezkere ne demek?” oldu. Açıklamasını yaptıktan sonra, “eşcinselliğe ne zaman karar verdin?” gibi absürt bir soru ile karşılaştım. Bir madilik (kötü, kötülük) çıkartmayayım da kısa sürsün diye, kısacık bir konuşma yaptım. Anlattıklarımı rapor haline getirirken birden şöyle bir sonuca vardı: “Bilinçli birisin, bazı şeyleri aşmışsın…” Birden aklıma arkadaşımın “onların yanında yaşamadıysan bile travma sayılabilecek şeyler anlat…” dediği geldi ve hemen yaşamadığım halde onların açısında travma sayılabilecek şeyler söyledim. Birden bire raporu tekrar yazmaya başladı.

Daha önce bu süreci yaşayan arkadaşlardan dinlediklerim olmuştu, sanki süreç daha zorluydu ve hatırladığım üç aşamalı bir süreçti ve çok uzun sorulardan oluşan bir test süreci olacaktı sanırım.

Evet, haklısın, daha sonra yanlış hatırlamıyorsam 566 sorudan oluşan bir teste tabii tutuldum hücre gibi bir odada. Soruların çoğunluğu din, şizofreni ve eşcinsellik üzerineydi. On tane de boş bırakma hakkı tanıyorlar. Yaklaşık bir buçuk saatimi aldı testin uzunluğundan kaynaklı…

Yani pembe tezkere için giden bir kişi orada onların gözünden testi mecburen kadınsı olduğunu kanıtlayacak şıkları işaretlemeli. Şöyle ki: “Hemşire olmak ister misiniz?” sorusuna hemşire olmak istemediğim halde olmak isterim işaretleyerek onlara istediklerini vermiş oldum. Bu testin ardından ertesi gün sonuçları almaya gittim ve “eşcinsel, kadınsı olduğu için askerliğe elverişli değildir” şeklinde beklediğim sonucu almış oldum.

Sonrasında ne oldu?

Heyet karşısına çıktım fakat hiçbir şekilde bir soru ile karşılaşmadım. Sadece bir sorusu olan var mı diye heyetteki kişilere soruldu ve kimse sesini çıkarmadı. İmzalayıp onayladılar. Bu hep mi böyle oluyor benim mi şansımdı, bilemiyorum.

Sonuç olarak bu süreci yaşayacak başkalarına neler söylemek istersin?

Ve üç günün sonunda istediğim sonuca ulaşmış oldum. Asla çekingen olmamak gerekiyor. Hemen orayı kendi alanına çevirdiğinde, sen değil, onlar senin etrafında dönüyor. Ben böyle yaptım. Kesinlikle özgüvenleri olsun, rahat olsunlar, ne istediklerini zaten biliyorlar. Tabi öncesinde hem internet üzerinden bir araştırma yapsınlar ve hem de bu süreci yaşayan birilerine ulaşarak ondan yaşadıklarını dinlesinler.

Son sorum Ali Can, askerlik için genel olarak ne düşünüyorsun, şayet “hetero” olsaydın askerlik yapar mıydın?

Askerlik gibi bir eylemin var olmuşluğunu dünya genelinde onaylamıyorum. Herhangi bir savaşa odaklı yaşamak, kimin masum olup olmadığını bilmeden bilinçsizce ölüm saçmak ve ölmek bana göre bir durum değil. Bunun yerine barış odaklı bir mücadele içerisinde gerek şehirde, gerekse başka bir yerde barış odaklı bir savaş vermeyi tercih ederim. Barış odaklı bir savaş her zaman diğerinden masumdur. Eğer heteroseksüel bir kişi olsaydım vicdani ret yapardım.

Dosyanın tamamı:

PEMBE TEZKERE DOSYASI-1

PEMBE TEZKERE DOSYASI-2

PEMBE TEZKERE DOSYASI-3

__________________________

  1. http://haber.sol.org.tr/toplum/hayatini-kaybeden-askerin-annesi-affet-beni-oglum-18-bin-liram-yoktu-125641
  2. http://bianet.org/bianet/vicdani-ret/180984-yoklama-kacagi-ve-bakaya-calistirana-2-yila-kadar-hapis
  3. http://www.baskahaber.org/2014/06/vicdani-retci-osman-murat-ulke-aihm.html
  4. http://www.radikal.com.tr/hayat/pembe-teskere-nasil-alinir-951032/