Röportaj: Soner Aydın / Demokrat Haber - Mersin

Toplumda ötekileştirilmeye, dışlanmaya, şiddete maruz kalan en büyük gruplardan biri olan lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks (LGBTİ) bireylerin yaşadığı sorunları, LGBTİ'lere yönelik  toplum algısını, ailelerin eşcinsel-trans çocuklarına bakış açısını ve kabullenme/ret sürecini, eşcinsel intiharlarını ve intihara sürüklenme nedenlerini Mersin LGBT 7 Renk Derneği üyesi Gizem Derin ile konuştuk.

Öncelikle toplumun LGBT bireylerine yönelik algısını değerlendirir misiniz?

Günümüzde toplum kendinden olmayanı ötekileştirdiği, dışladığı için LGBT bireyleri hem cinsel kimliği ile hem cinsel yönelimi ile toplum tarafından ötekileştirmeye, dışlanmaya, cinsel-fiziksel saldırıya maruz kalan bireyler arasında. Bir çok alanda sorun yaşayan trans bireyler görünüşleri nedeniyle daha belirgin oldukları için daha fazla şiddete açık oluyorlar ve ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Tabii aynı zamanda devlet eliyle de bir şekilde ötekileştirilmeye maruz kalıyoruz. Rüzgar arkadaşımız var. Rüzgarı uzun zaman televizyonlarda kadın olarak izledik. Bu, onun için de büyük bir baskıydı. Birçok trans kimlik böyle yaşamak zorunda bırakılıyor. Bir şeyleri tek başınıza yapmanız zor. Sonrasında zorluklar yaşadı. Ufak bir patiseri'de çalışmaya başladıktan sonra orada da insanların tacizine maruz kaldı. Bu yüzden uzun süre cinsel kimliğini açıklayamadı. 90 yılların başında Dünya Sağlık Örgütü eşcinselliği "hastalık" listesinden çıkarttı; ancak buna rağmen hala eşcinselliğin hastalık olarak görüldüğünü görüyoruz. Bunun üzerinden para kazanan birçok meslek grubu var. LGBT’lilerin hiçbiri hasta değil, ama bir çoğu toplum tarafından hastalanacak duruma getiriliyor. LGBT kimlikler toplum tarafından hasta edilen, hayatları zorlaştırılan gruplardır.

Peki, ailelerin bakış açısı nasıl bu gibi durumlarda. Yani öğrenme ve kabullenme süreçleri nasıl gelişiyor? Çocuklarının bir LGBT bireyi olduğunu öğrendikten sonra tepkilerini aktarabilir misiniz?

Toplumu oluşturan en büyük bir parçalarından biri de aile. Aile tarafından, toplumsal bakış açısı nedeniyle çocuklar ötekileştiriliyor. Çocuklar kimi zaman aileleri tarafından dışlanıp sokağa atılıyor. Son dönemlerde arkadaşlarımız aileden başlayan öteleme nedeniyle intihara sürükleniyor. Aile de toplumu bir parçası olduğu için toplum gibi hareket ediyor. Ama birlikte hareket ettiğimiz aileler de var. Lambdaistanbul isimli bir dernek var. Bu durumu kabul eden, diğer ailelere açıklama ve söyleme sürecinde destek olan bir topluluk. Aile tarafından pek sahiplenici bir durumu olduğunu söyleyemiyorum. Maalesef aileden başlayan bir yalnızlaştırma var.

Trans bireylerin özellikle aile ve toplum tarafından oluşan baskılar nedeniyle intihara sürüklendiğini dile getirdiniz. Son olarak Mehtap Zengin isimli trans birey bir video paylaşarak, intihar etti. Trans bireylerini intihara sürüklenme nedenlerini ve sürecinden bahseder misiniz?

En son karşılaştığımız bir vaka idi Mehtap olayı. Ama biz bu durumu intihar olarak adlandırmıyoruz. Toplum ve devlet eliyle yapılmış bir cinayet olarak görüyoruz. Mehtap arkadaşımız videoda kendine iş verilmediğini, ötekileştirdiğini anlatıyor. Eğer kendisine bu tür şeyler yapılmasa zorunlu seks işçiliği yapmak zorunda kalamayacaktı. Bu trans bireyler için çok ağır bir durum. Eğitim hayatını tamamladıktan sonra kendi mesleğini icra edecekti. Mersin’de de Figen arkadaşımız da intihar etti. Figen’in hayat hikâyesi de büyük acılar taşıyor. Figen de ailesi tarafından, devlet tarafından kabul edilmeyen bir bireydi. Memur olmasına rağmen cinsel kimliği nedeniyle memurluğu elinden alındı. Figen, Soma da abisini kaybetmişti. Abisinin cenazesine bile gedemedi. Mersinde trans kadınlara biber gazlı şiddete maruz kalan translardan biriydi Figen. İntiharları bir sonuç olarak görüyoruz. Toplumun ikiyüzlü, dışlayıcı bir politikasının sonucudur.

Aile ve sosyal alanda yaşananları aktardınız. Peki, kamusal alanda LGBT bireylerin maruz kaldığı uygulamalar nelerdir?

Kamusal alana baktığımızda zaten LGBT bireylerini tanımlayan anayasal bir durum söz konusu değil. Anayasada yer almayan kimliklerden bahsediyoruz. Maruz kaldığımız nefret suçları ‘nefret suçu’ olarak tanımlanmıyor. Maruz kaldığımız şiddet ve saldırılar bireysel bir kavga ya da cinayet olarak kayıtlara işleniyor. Ayrımcılık maddesinde tanımlanmıyoruz. Kamusal alanda sorunlar yaşıyoruz. Bir LGBT bireyi mesleğini icra etmek istediğinde cinsel kimliği üzerinden bir şekilde o görevden alınıyor,  görevinden uzaklaştırılıyor ya da istifa ettiriliyor. Bizim derneğimizin yönetim kadrosunda bulunan 2 trans kadın arkadaşımızdan biri kimya biri de makine mühendisi. İkisi de mesleğini yerine getirememiş. Üniversitede mücadele vererek diplomasını almasına rağmen, diplomaları geçersiz sayılmış ve zorunlu seks işçiliği yapma zorunda kalmıştır.

Geçtiğimiz günlerde Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar’ın “Eşcinsellerden kan almıyoruz” yönünde bir açıklaması oldu. Bu açıklama için ne diyeceksiniz?

Bu durum zaten uzun zamandır var olan bir şey. Eşcinsellerden kan almıyorlardı. Yalnız bunu artık söylemleri ile görünür hale getirdiler. Kendi savunmaları ise cinsel yolla bulaşan hastalıkların LBGT bireylerde daha sık görülmesi. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar sadece LBGT’liler de yok. Yarı yarıya heteroseksüellerde de vardır. Bunun sadece bir gruba mal etmek büyük bir ayrımcılıktır. 

Bir de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bir açıklaması oldu. Arınç, “HDP farklı temsil gruplarının oyunu almıştır. Yani lezbiyenler, biseksüeller, translar da dâhil olmak üzere” dedi. Arınç’ın açıklaması ne anlama geliyor?

Bu konuda kişisel fikrimi söylemek istiyorum. Ben HDP’yi ötekileştirilenleri birleştirici potansiyeli olan bir parti olarak görüyorum. HDP zaten böyle bir yaklaşımda ve söylemde bulunan parti. Bu da HDP’nin başarısıdır. LGBT’liler HDP’ye oy verdi diyen zihniyet aslına HDP’yi yüceltir. HDP, sizin tarafınızdan (Hükümet) dışlanan, ötekileştirilen bir grup tarafından oy alıyorsa bu onun başarısızlığı değil, aksine başarısıdır. Yıllardır açık açık LBGT’lileri kucaklayan onlar üzerinden siyaset yapan bir parti bulunmadı. HDP bunu başaran bir parti ve bunu başardığı için farklı zihniyetler tarafından eleştiriliyor.

LGBT bireyleri sadece ülkemizde değil dünyanın birçok ülkesine ayrıcılığa maruz kalmakta. Bunun bir örneği olarak Rusya'da transseksüellere ehliyet yasağı getirildi. Bu yasak hakkında ne söylemek istersiniz?

Rusya’da zaten bu anlamda birçok olay var. Örneğin; Olimpiyatlarda da homofobik bir durum yaşandı. Petin her zaman homofobik bir lider olarak biliniyor. Yani biz bu yasağa pek de şaşırmadık. Birçok alanda ayrımcılığa maruz kalıyoruz. Biz yaşamak için mücadele ediyoruz. Ehliyet vermiyoruz demeleri bizi şaşırtmadı. Aslına birçok temel yaşam haklarımızı bile alamadan ehliyet alamamamız pek de nemli değil. Zaten LGBT bireylerinin ehliyete gelene kadar mücadele etmesi gereken birçok program var.