Kadın hakları ya da LGBTİ bireylerin özgürlükleri söz konusu olunca, Türkiye siyaseti bir sağır, bir dilsiz kalıyor. Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri de bu mücadele alanı için bir değişik değil ancak belki de ilk kez feministler ve LGBTİ aktivistler kendilerine kulak veren bir adaya çevirdiler yönlerini.

Feministler ve LGBTİ hareketi, cumhurbaşkanı adayları hakkındaki görüşlerini ve sistemin karşıt duruşunu ANF'den Jinda Zekioğlu'na yorumladı.

"DEMİRTAŞ TEK KELİME İLE ŞAHANE!"

KADER Eski Başkanı Çiğdem Aydın:

"Maalesef Cumburbaşkanlığı seçimlerinin bu sıkışık gündemine yine kadınlar kurban edildi. Şöyle ki; Abdullah Gül'ün seçildiği seçim döneminde aslında kadın aday vardı. Gönül Sayarı çok yerde aday olmak istediğini dile getirdi, "Ben de bu yarışta varım" dedi ama o dönem de başka hesaplara kurban gitti. Şimdi bu seçim ise daha garip bir gündemle yürüyor. AKP bu yarışta kesin galip olmak ve Erdoğan'ı köşkle taçlandırmak güdüsü ile politika yapıyor. Bunun bir sebebi olarak diğer partilerden daha demokrat bir aday, kadın bir aday çıkmadığını düşünüyorum. Çok sıkışık şartlarda geçen bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var ve sıkıştıran da AKP hükümeti. Bir iktidar yıpranmasına uğradılar ve gerginler haliyle. Diğer partiler de bununla başa çıkabilmek için erkek aday gösterdi. Yoksa ben HDP'den bir kadın aday bekliyordum. Herkes bekliyordu. Gösterebilirdi de. Anca bu bir rejim sorunu. Seçilecek cumhurbaşkanı bu düzeni devam mı ettirecek? Yoksa başka bir yönetim mümkün mü? Göreceğiz."

Aydın, Erdoğan, İhsanoğlu ve Demirtaş'ın farklarını ise şöyle yorumladı.

"Ben seçimleri kadın hakları açısından değerlendiririm. Recep Tayyip Erdoğan, 12 yıllık icraatıyla kendini belli etti. Onu tanıyoruz. Kadına yönelik nefret dili, politikaları eşitlikçi bir Cumhurbaşkanı olmayacağının ispatı. Ekmelleddin İhsanoğlu'na gelince. Kendisi bir siyasetçi değil. Konuşurken doğru cümleleri bulamıyor. Olumlu biri olabilir ama KADER olarak biz İhsanoğlu ile bir platformda buluştuk, kendisi orada sorularımızı cevapladı. Hiç düzgün cevaplar veremiyordu açıkçası. Yeterince açık değil, yeterli değil. Belki kadın meselesine kafa yormuş, belki insan hakları üzerine kafa yormuş biri. Katı değil. Ancak kürtaj yorumunda dindar tarafı ortaya çıktı mesela. Uzlaşma olabilecekse Erdoğan'la varamadığımız uzlaşmaya İhsanoğlu ile varılabilme ihtimali olsa dahi, içime sinen biri değil, yeterli değil. Demirtaş'a gelince, sekiz yıllık milletvekilliği hayatı boyunca, hele de son dönemdeki siyasi diliyle tek kelimeyle şahane buluyorum. Seçim çalışmalarındaki politikası, kadın meselesine bakışı, kendi eşi ile diyaloğu her biri harika. Halkın içinden biri, demokrat biri. Aradığımız da buydu zaten!"

"MÜHİM OLAN KADIN CUMHURBAŞKANI OLMASI DEĞİL TALEPLERİN İFADESİ"

Ayşe Düzkan - Feminist

"Kadın bir aday yok. Olmamasının da sebebi tabii ki erkek egemenliği, siyasetin hem egemenlerin çıkarına hem de egemenler tarafından yürütülüyor olması. Uzun yıllar asker kökenli olmayan cumhurbaşkanı bile olmadı, değil ki kadın! Ayrıca, bir alanda kadınların bulunmasının kadınların temsili anlamına geldiğini düşünmüyorum, kadınların temsili onların programatik taleplerinin ifadesiyle mümkün ancak."

Düzkan, adayları ise şöyle yorumluyor:

"Recep Tayyip Erdoğan, 12 yıllık  iktidarındaki bütün uygulamaların, pervasızlaşarak sürmesi anlamına geliyor; yani insafsız neoliberal siyaset, kadın ve LGBTİ'lerin kazanılmış bütün haklarında geriye adım, alevi düşmanlığı, hiçbir temel değişiklik yapmadan barış süreci söylemi, maceracı dış politika, İhwan ve El-Kaide türevi İslamcı gruplara ilişkiler, israil'e göstermelik, sözde bir husumet, bunun yanı sıra artan iktisadi ilişkiler, sağlam diplomasi, istihbarat ve siyaset ilişkisi. Ekmelettin İhsanoğlu'nun adını altı ay sonra hatırlamıyor olabiliriz. Demirtaş ise Türkiye siyasetinde daha önce en azından böyle bir düzeyde dillendirilmemiş şeyleri dillendirmesi ve Kürt siyasal hareketinin ve geldiği noktanın temsili açısından önemli.

Bırakın var olan üç adayı, kendim cumhurbaşkanı olsam da ciddi ya da köklü bir değişiklik yapamayacağımı biliyorum. Bunun kişilerin niyetiyle bir ilgisi yok. Bu seçimde Selahattin Demirtaş'a oy vereceğim. Kazanacağına ya da bir şeyleri değiştirebileceğine inandığım için değil, Tayyip Erdoğan'ın daha da cüret kazanmasına belki bir nebze engel olabiliriz diye."

"DEMİRTAŞ'A OY VERMEK KADIN DÜŞMANLIĞINA KARŞI DURMAKTIR"

Hasbiye Günaçtı - Feminist

"Türkiye'de hiçbir zaman kilit ya da önemli mevkilere kadın aday gösterilemez. Çok sert erkek egemen Türkiyeliler profili varken,"Kadından müdür mü olur?" söylemi halen bir çok yerde geçerli iken Tükiyeliler bağımsız bir kadın başkan seçmez. Ki bu erkek emsalleri kadar cumhurbaşkanılığını hakkıyla yapabilecek kadınlar var. Recep Tayyip Erdoğan, öncelikle kadınlar için Türkiye'nin gördüğü en maço en kadın düşmanı başbakandır. Ekmelettin İhsanoğlu, ondan daha insanidir hiç değilse diye düşünüyorum. Yani ben kendi adıma Ekmelettin İhsanoğlu'nun daha demokrat olabileceğine ve yetkisini kötüye kullanmayacağını düşünürüm. Ancak ikisine de oy vermem. Tam ne yapacağım diye düşünüyordum ki Selahattin Demirtaş aday oldu. Kime oy vereceğim belli oldu.

Günaçtı, Demirtaş'ın farkını ise şöyle anlatıyor:

"Selahattin Demirtaş dünyaya bakışı, çoğulcu demokrasi anlayışı, kadınlar üzerindeki erkek baskısı olduğunu kabullenmesi, tek tip insan yerine bütün insanları kabullenişi ve dahası bu iki adaydan pek daha kıymetli bir aday yapıyor onu. Fakat bir feminist olarak bana kalsa bir erkeğe  oy vermem. Zaten oylama sistemini kabul etmiyorum.

Ama feminist olarak Selahattin Demirtaş'a oy vermek, Erdoğan gibi kadın düşmanlığı yapana karşı olduğunu belli etmek demek. Bütün Türkiyelileri kapsayan sözleri ve sözünün yalan değil gerçekçiliği, duruşu ona oy verme sebebidir."

"DEMİRTAŞ KLASİK ERKEK KAFASINDA DEĞİL"

Elif Avcı - LGBTİ aktivist

"Sadece cumhurbaşkanı adaylarına bakmayalım. Milletvekili, belediye başkanı, kaymakam, emniyet amiri ve nice koltukta oturanların büyük çoğunluğu erkek ve heteroseksüel erkek figürleri... Gücü eline almış ve bunu kimseyle paylaşmak istemeyen bir erkekliğin sonucudur kadın/lgbti adayımızın olmaması. Olması da mümkün gözükmüyor değil aslında HDP veya CHP, gayet bir kadına aday gösterebilirdi. En azından "Bunu yapsa yapsa HDP yapar bu konjektürde" diyordum ancak erkeklerin "Türkiye'nin aile reisi kim olacak?" yarışmasına HDP de bir erkek aday ile katıldı."

Avcı aday profillerini ise şöyle yorumluyor;

"Çizdikleri profil ve söylemlerine bakarsak da na-trans ve heteroseksüeller. Tek tek değerlendirmek gerekirse, değerlendirmelerimi LGBTİ hareketi açısından ne anlama geldiklerini kıstas alarak ve tamamen bireysel olarak yapıyorum. Bu üç adaydan LGBTİ'lere ve yaşadıkları sorunlara değinen, temel hak ve özgürlüklere duyarlı, kadın veya erkek olsun klasik "erkek kafasında" olmayan tek aday Demirtaş. Diğer adaylardan Ekmeleddin İhsanoğlu, KADER'in hazırladığı 'Cumhurbaşkanı adaylarını tanıyoruz' toplantısında konuştu. Kendisine yöneltilen LGBTİ'lerin yaşadıkları sorunlara dair soruyu bile LGBTİ (veya eşcinsel, trans) demeden üstün körü yanıtlamış bu konuda daha önce verdiği bir röportajında da homofobinin evrensel bir mesele olmadığını söylemiş bir aday. Keza kendisi son röportajında daha vicdani reddin ne olduğunu da bilmiyordu. Erdoğan'a gelirsek kendisinin 2002 yahut 2003 senesinde bir programda kendisine sorulan bir soru üzerine söylemiş olduğu "Eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvence altına alınması şart. Zaman zaman bazı televizyon ekranlarında onların da muhatap oldukları muameleleri insani bulmuyoruz" açıklaması dışında konuya dair bir beyanı yok. Ancak başkanlık yaptığı parti sürecinde yaşanan muhafazakarlaşma kadın bedeni üzerinde kurulmaya çalışılan tahakküm (kaç çocuk yapacağımıza, kimle evleneceğimize, sezaryen mi normal doğum mu yapacağımıza karar vermesi vs. ) aynı şekilde hazırlanan anayasa sürecinde anayasaya cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ifadelerinin girmesine en büyük direncin AKP tarafından gelmesi ve gene süreç içinde çeşitli AKP'li bakan ve milletvekillerinin konuya dair yaptıkları homofobik/transfobik açıklamalar, kendisinin neden LGBTİ dostu bir aday olmadığını göstermeye yetiyor."

Avcı, LGBTİ hareketinin oy verecek bir aday bulmasının, oy vermeye gitmesinin önemi vurgu yapıyor ve ekliyor;

"Oy vermeyi düşünen veya düşünmeyen birçok arkadaşım var çevremde. Ben oy vereceğim. Kime vereceğim sanırım adayları değerlendirirken söylediklerimden anlaşılıyordur. Oy vermeye gideceğim. O gün defalarca sandığa gideceğim ama ilk seferden sonrakiler kendim için olmayacak. Toplumda hakim homofobi ve transfobi nedeniyle oy vermeye çekinen sandık başında aşağılanan arkadaşlarım rahatça oy kullanabilsin, kendilerini yalnız hissetmesin diye onlarla tekrar tekrar sandık başına gideceğim. Bir sorun yaşarsak müdahale edip raporunu tutturabilelim diye gideceğim. Yerel seçimlerde de biz bunu yaptık örgütlenip topluca gittik oylarımızı vermeye, sandık gözlemciliği yaptık ki kimse oy verirken cinsel yönelimi yahut cinsiyet kimliği nedeniyle aşağılanmasın. Ne alaka diyenler olabilir ancak birçok trans arkadaşımız Türkiye sistemi nedeniyle ait olmadıkları cinsiyetin rengine sahip kimlikler ve isimler taşımakta. Sandık görevlisi bakıyor kimlik mavi üzerinde yazıyor Hasan ama karşısında bir kadın var. Uzun uzun anlatmak gerekebiliyor kendisine durumu. Bireysel olarak oy vermem neyi değiştirir bilmiyorum ancak şimdiye kadar sandık başında aşağılanmaktan korktuğu için oy vermeye gitmemiş bir arkadaşımın oy vermesini dahi sağlamak bence çok şeyi değiştiriyor."

"DEMİRTAŞ ÖZGÜRLÜK, İHSANOĞLU MUHAFAZAKARLIK, ERDOĞAN ÖFKE DEMEK"

Zeliş Deniz - LGBTİ aktivist

"Asıl mesele cinsiyet değil toplumsal cinsiyet meselesi aslında. Toplumsal cinsiyetin 'erkeklik' algısı değişmedikçe kadın kimliği erkek üzerinden tanımlanarak cinsiyet sınıfındaki yerini koruyacaktır. Ülkemizde Cumhurbaşkanı adayı olabilecek onca kadın varken hiçbir partinin kadın aday çıkartmamasını, siyasetin bir erkek oyunu olarak tanımlayıp, kadın aday göstermenin seçmende geri tepeceği korkusu olduğunu düşünüyorum. Öyle ki her gün bir kadın cinayeti haberinde ölmüş kadınların fotoğrafları ile tanımlanan bu kimliğe Cumhurbaşkanı adaylığını yakıştıramamışlar. Kadınları güçlendirecek her adımdan kaçan eril siyaset 'kadın işgali' ne uğramadıkça uzun süre Cumhurbaşkanı adayı olarak bir kadın göremeyeceğiz.

Deniz, oy vereceği kriterleri ve adayları şöyle anlatıyor;

"Demirtaş için özgürlük, İhsanoğlu için muhfazakar diyebilirim. Erdoğan ise kindar, öfke, gerilim filmi... Daha ne diyebilirim bilemedim ama huzursuz bir ülke işte.  Adaylara şöyle bir baktığımda LGBTİ meselesi üzerine samimi bir şekilde düşen Demirtaş. Özgürlükçü ve eşitlikçi yaklaşımının ileride LGBTİ haklarının anayasal düzende önünü açabileceğini düşünüyorum."