Ermeni, Rum, Yahudi, Gürcü, Çerkez, Çingene, Ateist ve Alevi üyelerden oluşan LGBTİ oluşumu "Ahura LGBTİ" kuruldu. Oluşumun kurucularından Darin ve Demet, “Ahura” isminin Farsça “Bilginin Efendisi” anlamına geldiğini ve iyiliğin sembolü olduğu için seçtiklerini söylüyor. Kurucular amaçlarınıysa şöyle ifade ediyor: Sistemi değiştirmek.

Ahura LGBTİ oluşumunun kurucuları Radikal için Serdar Korucu'ya konuştu:

Türkiye’de azınlıkların içinde bulunduğu ilk LGBTİ oluşumunu 1,5 ay önce kurdunuz. Bu azınlıklar için büyük bir adım değil mi?

Demet: Evet. Ben görünen bir transım. Azınlığım. Ve görünen her şey bana kötü davrandı. Bu nedenle de görünmeyen bir şeye tutunmak istedim. Ama onu bile elimden aldılar. Halbuki çocukluğumda kilise eğitimi almıştım. Dini bilgim de iyidir. Fakat bu dışlanmanın sonucunda Ahura’nın içindeyim.

Darin: Bizim bu yaşananlar nedeniyle ilk etapta talebimiz kovulduğumuz ibadethanelerimize geri alınmamız. İnançlı LGBTİ’ler var. Biz transların kiliselerden aforoz edilmesine karşıyız ve bu konuda kiliseler ile görüşüyoruz. Cinsel yönelimi veya cinsiyet kimliği yüzünden insanların ibadet etme hakkı engellenmemelidir.

“TANRI İLE ARAMIZA GİREN SİSTEME KARŞIYIZ”

Bir Hristiyan olarak LGBTİ ya da trans kimliğe sahip olmanın farkı ne?

Demet: Çifte zorluk yaşıyoruz. Bu azınlık içinde azınlık olmak gibi. Hem öteki insanlar tarafından ötekileştiriliyorsunuz hem de o öteki grubunun içinde bir kez daha ötekileştirilmeye maruz kalıyorsunuz. Sığınacak bir yer de yok. Bu çok acı veren bir durum.

Üstelik azınlıkların adı üstüne azınlık. Yani o kadar azlar ki! Genelde herkes birbirini tanır. Bir yandan ailenizin çevreyle bir yandan cemaatle sorunu oluyor. Zaten çekirdek aile öğrendiğinde tüm cemaat de öğrenmiş oluyor. Kovuluyorsun. Bugün hangi eşcinsel açık kimliğiyle camiye gidebiliyor ki? Kilise ve sinagogda da aynı durum var. Öyle bir şey ki heteroseksizm tanrısallaşmış durumda. İbadet hakkımızı bile elimizden alabiliyor. Tanrı ile aramıza giren sisteme karşı mücadele ediyoruz.

Darin: Demet kiliseden nasıl dışlanmışsa, ben de Kürtler içinde bir azınlık grubuna aitim. İran Kürdüyüm. Goranice konuşuyorum. Türkiye’de yaklaşık 100 bin kişilik nüfusumuz var. Bu nedenle heteroseksüellerden nasıl bir dışlanma yaşamışsam LGBTİ’ler tarafından bu nedenle tepki gördüm. Böyle bir sürecin ardından bağımsız bir topluluk oluşturduk.

Bu topluluğunuza gayrimüslim azınlık cemaatleri nasıl yaklaştı?

Demet: Gerçekten çok ezildiyseniz anlaşmak kolay. Kurulduktan sonra Hristiyan Ortodokslara ilk mesajı gönderdik. En büyük destek de çok koyu görülseler de onlardan geldi. İstanbul’da Protestanlar eleştirdi, Rum Ortodokslar bizi savundular.

Darin: İzmir’deyse Katolik Kilisesi’nden çok Protestanlar bize sahip çıktı.

Demet: İzmir’deki kiliselerde seminerler düzenleyeceğiz. Teklif de Protestan Kiliselerinden geldi. İlk çıktığımızda sahiplenenlerimiz oldu. Ancak bir düşünün, bugün “Kürt’üm” diyenler bizimle aynı yolda beraber yürüyor ama hadi kendi ailesinden çıksın. O zaman farklı olur. İşte biz de böyleyiz. Kendi cemaatlerimizden dışlanıp başka cemaatlerden kabul görebiliyoruz.

Oluşumunuzun ilk 1,5 ayında neler yaptınız?

Demet: Bol bol alanlara indik. Bizler ezilmeye alışkın olduğumuz için mücadeleye de alışkınız. Çünkü bu bizim için bir patlama noktasıydı.

Bu patlama noktasına nasıl geldiniz?

Demet: Pek çok nedeni var. Bunlardan biri Türkiye’deki LGBTİ örgütleri. Ötekileştirilen bir grup olarak sadece konferans salonlarında kapalı kapılar ardında kalmak istemedik. Toplumu oluşturan bir unsursak neden gizli konuşalım? Bu nedenle sokak aktivizmine çok önem veriyoruz. Varlığımızı göstermek istiyoruz.

“SİYASİ PARTİLERİN KOTALARI İÇİN TABUTLARIMIZI MI GÖNDERECEĞİZ?”

Diğer neden de siyasi partilerin politikaları mı?

Demet: Evet, siyasi partilerin isteği kendilerine katılmamız. “Biz size destek veriyoruz, siz de destek verin” diyorlar. Bu çok üzücü. Ortada bir insanlık suçu varken bize tek önerilen “kota”lar oluyor. Biz kotalar için mi tabutlarımızı göndereceğiz? Kontenjanlarda sadaka istemiyoruz. Şu ya da bu partinin komisyonu olarak da görülmeyeceğiz. Sonuçta başında heteroseksüel bir başkan olduktan sonra komisyon özerk olsa ne yazar?

Darin: Bu nedenle Ahura siyasi partilerden ayrılan azınlık LGBTİ’lerin birleşimiyle başladı. Zaten siyasi partilerde karar verme mekanizmasında bulunamıyoruz. O zaman kendi bağımsız oluşumumuzu yarattık.

Partilerden tepki geldi mi?

Darin: Her kesimden tepki aldık. İçimizdeki Kürt kökenliler nedeniyle Kürdistani sanıldık. Ama değiliz. Bu nedenle bazı Kürt kökenli LGBTİ’ler bizi “faşist” olarak suçladı. AK LGBTİ’lere göreyse kafiriz. Halbuki biz sadece Ahura LGBTİ’liyiz.

Demet: Siyasetin bize bakışı bir zamanlar türbana saygı eylemleri gibi. O eylemlerde tek bir kadın vardı, o da pankartta başı bağlı olandı. Onun dışında hep erkekler vardı. Böyle olması üzücü. Biz de aynı tabloyu yaşıyoruz. Karar verici aşamada olmadan, temsiliyetsiz bir şekilde vitrin olarak kullanılıyoruz. Evet, biz toplum içinde uzak durulup sahnede sevilmeye alışkınız! Ama Ahura LGBTİ tüm bunların karşısında duruyor.

“DEĞİŞİM SOKAKTAN BAŞLAMALI”

Siyaset yolunu kapatıyorsanız değişimi nereden başlatacaksınız?

Demet: Sokaktan. Eğer bir şey dönüşecekse bu halktan olmalı. Bu nedenle her eyleme gidiyoruz. Halk değişirse sistem de değişir. O vekilleri seçenler de aynı halk. Bu nedenle ne herhangi bir siyasi partinin bileşeniyiz, ne de aday olma derdimiz var. LGBTİ’ler toplanmadan, birlik olmadan, halk bizi tanımadan aday olmayacağız.

Darin: Bir sloganımız var: “Azınlıklar - çoğunluklar, inananlar - inanmayanlar, dünyalılar - uzaylılar hepimiz Ahura’dayız.” Bu nedenle siyasi partilerin hiç birini umursamıyoruz. Biz siyasi partilerin bileşeni olacağımıza gelsin, siyasi partiler LGBTİ’nin bileşeni olsun. Neden biz onlara bağlı olalım? Bir kendi başımıza bağımsızız. Kendi kendimize yetiyoruz.

Oluşumunuzun varmak istediği sonuç ne?

Demet: Bugün ailesine açılamayanlar siyasetten bahsediyor. Ben kendimi ailemi dönüştüremeden nasıl milletvekili olabilirim? Önce kendimizi sonra çevremizi değiştirmemiz gerek. Tepeden değişim beklersek geleceğimiz nokta bellidir: kötüye gider. Değişimin halktan gelmesi gerekiyor. Halkın içinde filizlenen tohumlar sistemi sarsacak! Sistemi değiştirmemiz gerekiyor.

Pek çok kişi için “sistemi değiştirmeyi” hedefleyen eylemlerden biri de Gezi’ydi. Sizi nasıl etkiledi?

Demet: Biz hep sokaktaydık. Sokağa çıkan LGBTİ’ler zaten hep eylem yapıyordu. Gezi kendini “normal” olarak adlandıranların “normal” olmadıklarını fark etmelerine yol açtı. Biz deneyimliydik. Onlar şiddete maruz kalırken bizler nerede kaçıp nerede kendimizi savunacağımızı biliyorduk. Bizim maruz kaldığımız şiddetin hedefi olunca bizi anlamaya başladılar. Biz hala sokaktayız. İnerlerse yine bekleriz.

Darin: İzmir’de LGBTİ’lere hakaret edenleri Gezi olayında yine biz sakladık. Gezi ile birlikte siyasi partilerde görünürlüğümüz artsa da LGBTİ cephesinde değişiklik yok.