(Ya Herro Ya Merro)

Etrafımızda olup bitenleri merak edenler bilir ki Türkiye televizyonları izlenecek gibi değil!

Bütün bu televizyon kanalları; isimlerinin başlarına bir kısım sıfatlar yerleştirilmiş dalkavukların at koşturduğu, her gün aynı yüzleri görmek zorunda olduğumuz, her gün aynı replikleri duymak zorunda olduğumuz değersiz bir satıh!

...

İkinci alternatif internet haberciliği oluyor ki aynı teraneye karşı alternatif arayışınızın önünde de bilmem hangi mahkemenin hangi kararı!

Son çare sosyal medya!

Şu sosyal medya ortamında takip ettiğim, siyasetle alakadar eli kalem tutan nice insan var, ekserisi kıyısından dolaşır meselelerin, ciğerine inmez gerçekliğin; onlar genelde partilerinin, inanç biçimlerinin, milliyetlerinin, mezheplerinin, devletlerinin, liderlerinin ve kendilerine öğretilmiş ezberlerin etrafında algı yaratıp yönlendirmeye uğraşırlar!

...

Bir çıkış yolu gösteremezler, zira kendileri ciddi bir çıkmazın içindedir; sorunlar içindeki ülkede kendilerini bir biçimde bir cephede konumlandırırlar...

İnkılap tarihi derslerinden ya da imamlardan öğrendikleri hikayeler ile birbirlerine karşıymış gibi gözüküp devletin etrafında dolaşan bir kutsallıktan gayrı fikir yürütemezler onlar!

...

Takip ettiğim çok az insan sorunların kaynağına doğrudan inip çözümün yolunu gösterebiliyor...

...

Adını koymak gerekir ki bugün Türkiye Cumhuriyeti araftadır, mevcut durumu M. Kemal'in iki tık önünde değil, bu ülkenin iki adım sonrası cehennemdir, ama ne iktidarı ne muhalefeti, ne yandaşı ne de opoziti bu durumu bilinç üstüne çıkar(a)mıyor!

Yok Kılıçdaroğlu kaç kilo vermiş, G20 de reis ne demiş, Maltepe'yi kaç yüz bin ya da kaç milyon kişi doldurmuş, Fetöden kimler göz altına alınmış, adalet var mıymış, yoksa gelecek miymiş, diktatörlük var mıymış yoksa dikta rejimine izin vermeyecek miymişiz, ekonomik kriz var mıymış ya da yok muymuş, Türkiye'nin başına yeni çoraplar mı örülüyormuş yoksa Türkiye şahlanmış mıymış...

Yok Türkiye huzur adasıymış, yok en büyük sorunu yokmuş, yahut var mıymış.... yığınla laf kalabalığı, yığınla kafa karıştırıp uyutan söylem!

...

Adını açıkça koyalım;

Türkiye'nin en büyük sorunu Kürt ve Kürdistan sorunudur!

Kurulduğu günden beri bu böyleydi, ama hiç bu kadar elzem bir durumda olmamıştı!

Şartlar yüz yıl öncesi değil artık, Ya herro ya merro!

...

Türkiye'nin içeride ve dışarıda elini kolunu bağlayan, Türkiye'yi içeride ve dışarıda akıl dışı ve absürt çaresizliklere ve iflaslara iten, Türkiye'ye her gün yeni bir kırmızı çizgi çizdirip ve sonra o kırmızı çizgiyi sessizce yeşile döndüren tek sorun Kürt ve Kürdistan sorunudur!

...

İkinci İsrail'e, üst akıl oyunlarına, Türkiye üzerinde bir operasyona ve dahi Irak'ın ve Suriye'nin bölünmesine izin vermeyecekmişler!

Kendi hakimlerine yaka ilikleten, kendi anayasal hukuksuzluklarına ama evet diyen, kendi askerlerinin beylik tabancalarını bile bellerinden çıkaran 'kıskanılan' bir gerçeklikle karşı karşıyasınız beyler!

...

Birinci İsrail ile ilişkilerinizin nasıl bir muhtaçlık üstünden yürüdüğünü biliyoruz elbet, peşine ikinci ve üçüncü İsrail de gelecek!

...

Peki siz iktidarseverler ve opozit görünümlü devletseverler, sizin Kürt ve Kürdistan sorununa dair bir çözüm öneriniz, bir programınız, bir çıkış yolunuz var mıdır?

Belediyelere kayyım atamak, Kürtlerin temsilcilerine derdest etmek, o büyük mecliste Kürdü ve Kürdistan'ı para cezasına çarptırmak dışında parlak bir fikriniz yok mudur?

...

Mesela siz, evrensel standartlarda bir demokrasinin, adil bir barışın, evrensel değerlere riayet eden bir hak ve hürriyet biçiminin o çok sevdiğiniz devletinizi tarihin ipinden alabileceğini hiç mi düşünemiyorsunuz, yoksa şehitlik naraları atıp kendi devletinizin sınırları içinde bulunan kadim bir coğrafyayı tekrar tekrar işgal edip zafere mi ulaşmayı düşünüyorsunuz?

...

Nedir çözüm öneriniz?

Yoksa esasında Kürdistan diye bir coğrafya yok mudur?

Yoksa Kürtler, Turkomania'da dolaşan Türk kavimlerinin kar üstündeki ayak seslerinden mi türemiştir?