Geçtiğimiz aylarda ikiye ayrılan TKP'nin, yoluna Komünist Parti (KP) adıyla devam eden kanadının önemli isimlerinden Aydemir Güler'in, Kobani direnişindeki Kürtlerin ABD'den silah almasını eleştiren yazısına Ahmet Nesin'den tepki geldi.

Komünist Parti merkez komite üyesi Aydemir Güler’in soL portal'da yazdığı, Kobani direnişine ABD yardımını eleştiren ''Kobanê'den bizim Cephe'ye''başlıklı yazısı sol kesimde tartışmalara neden olmuştu.

Güler, yazısında; ‘Kobanê'de IŞİD'in kuşatma mevzileri ABD tarafından vurulacak ve Kobanê ABD mühimmatıyla savunulacaksa, siyaseten kent düşmüştür! Bu tabloya “devrim sürüyor” adını takmak emperyalizmi aklamaktır’ diyerek yaşanan süreci ‘sömürgeciliğin ve emperyalizmin soldan aklanması’ olarak tarif etmişti.

Ahmet Nesin de, blog sitesinde yazdığı yazıyla bu tartışmaya katıldı.

Ahmet Nesin'in yazısı şöyle:

Sosyalizm zor iş, “Ben artık oldum!..” denilince olunmuyor, meyve ağacını bile aşılamazsan, bir sebzeyi zamanında ekmezsen olmuyor ki insan nasıl olsun. Sosyalistler arası tartışma olmaz mı, mutlaka olur ama bizdeki tartışma komik oluyor, bir sosyalistin başka bir sosyalisti onaylaması sanki suçmuş gibi gözüküyor. Bu 12 Mart darbesi öncesi de böyleydi, darbe sonrası da, 12 Eylül darbesinde de… Bütün sorun marksizmi yeteri kadar irdeleyememekte, onun şartlara ve kendi ülkenin konumuna göre uygulayamamaktan kaynaklanıyor.

Türkiye’de sosyalistlerin bir kısmı yıllarca Kürtlerin haklılık savaşı için “Siz bizim aramıza katılın, biz sosyalizmi kuralım, ondan sonra sizin işinizi de çözeriz…” martavalını okudular. Geldiğimiz nokta ortada, 12 Eylül darbesinde Kenan Evren’in bildirgesini dinledikten sonra teslim olmak için sıkıyönetim mahkemelerinin kapılarında kuyruğa girenleri gördü bu ülke, mesai saati bittiğinde ertesi sabah yeniden kuyruğa girdiler.

Olaylar gelişti, darbe bizim yenilgimizle sonuçlandı ama Kürtler bu işin orada bitmeyeceğini ortaya koydular ve sonuçta haklarını elde etmek savaşında günümüze geldiler. Ve hâlâ haklarını elde etmenin savaşını yaşıyorlar.

Kobani’de yaşananları teker teker yazmamın bir anlamı yok, sanırım herkes bir parça bişeyler biliyor. IŞİD diye şeriatçı bir örgüt Kürtlerin bir anlamda özgürlüklerini kazandığı ama bu özgürlüğü oradaki bütün halklarla beraber paylaşan ve yöneten bir bölge olan Kobani’ye saldırdı. Daha doğrusu buna saldırmak da denmez, en iyisi adını siz koyun. Türk hükümeti hariç bütün dünya bu olaya tavır aldı, Türk hükümeti şeriatçı bir harekete karşı tavır alamazdı ama sonunda başta ABD’nin ve bütün dünyanın bastırmasıyla tavır alır gibi yaptı.

ABD bu vahşet karşısında uçaklarıyla IŞİD canavarlarının üzerine ateş açtı yada ilk başlarda açarmış gibi yaptı. Bunun üzerine Komünist Parti merkez komite üyesi ve yazar Aydemir Güler “Emperyalizmle yolunu çakıştıran solcu kalamaz. Türkiye soluna emperyalizm hoşgörüsü Türk milliyetçiliği üstünden değil, sol-liberalizm ve Kürt milliyetçiliği üstünden giriş kanalı bulmuştur. Ne iyi ki, biz Türkiye’de Türkleri, Kürtleri ve diğer herkesi kapsayan ortak bir sol tanımına sahibiz. Musa Anter, Aziz Nesin kadar aydınlanmacı; Cigerxwîn, Nâzım kadar anti-emperyalisttir. “Ee nerden alsalardı silahı?” Bu, dünyanın bütün ezilenlerinin emperyalist ve sistem içi politikalara entegre edilmesini meşrulaştıracak olan sorudur. Bizim sorumuz ve çağrımız açık: Çaresizliğin alternatifini aramak ve yaratmak isteyen var mı? Buyrun sosyalizm mücadelesine…” diye yazmış.

TKP geleneği hiç ama hiç bozulmamış, yıllarca Türkiye dışından Türkiye’de devrim yapmaya çalıştılar, şimdi de Kürdistan’ın nasıl savaşım vermesi gerektiğini Türkiye’den yönetmeye çalışıyorlar. Kürt milliyetçiliği derken de Musa Anter’le Aziz Nesin’i, Cigerxwin’le Nazım Hikmet’i eşdeğer tutarak onlara paye verip Türk milliyetçiliği yapıyor.

Ve sonunda yine aynı noktaya geliyor, Kürtlerin haklılık savaşımını bir kenara atıp “Buyrun sosyalizm mücadelesine…” diyor. Buyurduk Aydemir Güler, Kürtlerin topraklarını ellerinden almışız, onları 2. Sınıf insan yerine koymuşuz, onlara yapmadığımız eziyet kalmamış, öldüre öldüre tüketememişiz ve onlar hâlâ bu haklı savaşlarını veriyor, ben dahil hepimiz sosyalizm savaşında sınıfta kalmışız, buyuralım sosyalizm mücadelesine.

Hatta istersen tam da senin yaptığın gibi yapalım, esasında sosyalizm savaşımını da bırakalım ve CHP’nin soldaki boşluğunu doldurmak için biraraya gelelim. Bu arada Kürtler ölmeye devam etsin, biz önce aynı -TKP ve bazılarının yaptığı gibi- bir birlik oluşturalım ve sosyalizmden önce varolan sosyal demokrat boşluğu dolduralım, bu seçim CHP’ye yanaşıp bikaç milletvekili çıkaralım, bir sonraki seçime kesin sosyalist olur ve iktidara geliriz zaten. Hatta parti programında da Kürt sorununu yok sayalım, çünkü önce sınıf mücadelesi var.

Bunları söylerken hiç düşündün mü, TKP’nin Türkiye’deki toplam oyu, bir Kürt yada sosyalist milletvekilimizin aldığı oy kadar yok. Sadece Kadıköy’de Sebahat Tuncel sizin bütün Türkiye’de aldığınız oyun 3 mislini almış. Yani bu hareket halkını inandırmış, savaşında da, seçiminde de inandırmış. Sen hâlâ insanlar yüzyıllardır ölürken silahı kim verdi derdindesin. Bırak da onu Kürtler çözsün, kendini Brejnev neyim sanıp her tarafa müdahale etme, ayıp oluyor ama, insanlar ölüyor, çocuklar gidiyor. Kürt sorununu sosyalizm içinde görmeyi öğren ve önceliklerini ona göre belirle.

Bu yazı Ahmet Nesin’in blog sitesinden alınmıştır