7 yaşında bir küçük çocuktu Sera Yavuz…

 

Muş’un Şenyayla bölgesindeki evinde yaşıyordu.

 

Bir cisim buldu yerde.

 

Oyuncak zannetti.

 

Eline aldı. Korkunç bir patlama sesi duyuldu.

 

Kardeşi Ramazan donmuş bir şekilde ona bakıyordu.

 

Babası çıktı evinden.

 

Küçük kızını kanlar içinde gördü.

 

Tüm müdahalelere rağmen Sera kurtarılamadı.

 

Bomba devletin miydi, PKK’nin mi bilinmez ama önemli olan bölgedeki savaşın kurbanı olduğu 7 yaşındaki küçük kızın.

 

Sera ne ilk ne de sondu bu kirli savaşta hayatını kaybeden.

 

Ama gören de duyan da olmadı bu haberi.

 

Yine “bazı medya kuruluşları” gördü, bazısı kayıtsız kaldı.

 

Son olaraksa İzmir Foça’dan geldi üzücü haber.

 

Özkan Ateşli’ydi onun adı.

 

2 çocuğu vardı. 9 gün sonra izne ayrılacaktı. Olmadı.

 

Askerlerin kullandığı araca saldırı düzenlendi.

 

Özkan Ateşli hayatını kaybetti, 1’i sivil 10’u askeri personel 11 kişi yaralandı.

 

Türkiye seferber oldu yaralılar için.

 

Akın akın hastaneye koşuldu. Haber kanalları başından sonuna bu habere kilitlendi.

 

Ve yine başladı Kürt sorunu – “terör” sorunu nasıl çözülür tartışmaları…

 

Halbuki çözüm basit:

 

Muş’taki acıya İzmir’deki kadar değer verdiğimiz zaman…