Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) 1999 yılında ilan ettiği 21 Şubat Dünya Anadil Günü, her yıl birçok ülkede farklı etkinliklerle kutlanıyor.

Kürtçe’nin eğitim dili olması talebiyle yakın zamanda bir araya gelen 9 Kürt partisinin kurduğu Kürt Dili Platformu, Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) binasında basın toplantısı gerçekleştirdi.

Toplantıya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Musa Farisoğulları, Nusrettin Maçin, İmam Taşçıer, Saliha Aydeniz, Semra Güzel, Remziye Tosun, parti temsilcileri ve platform üyeleri katıldı.

Burada konuşan Kürt Dili Platformu sözcülerinden Şerefhan Cizîrî, “Bugün dilimiz yarın milletimiz yok olacak’ şeklinde yüzleştiğimiz derin ve kanayan yaramızı birlikte nasıl sarabiliriz diye bir arayış içindeyiz” dedi.

‘DİLİMİZE SAHİP ÇIKMALIYIZ’

Dilin kaybedilmesiyle ulusun da dünya üzerinde yok olacağına dikkat çeken Cizîrî, “Bugün dünyada her ulus, grup ve kişi anadili ile eserler yaratıyor; tiyatro, türkü, sinema, eğitim, edebiyat, medya, araştırma, ibadetlerini kendi dilleri ile gerçekleştiriyor. Çünkü dil insanın kimliği ve varlığıdır, aynı zamanda bir ulusun varlığıdır. Dil kaybedildiği zaman asimile olmakla birlikte zamanla ulus ortadan kalkar. Kürtler ya derhal ana diline, kültürüne sahip çıkmalı ya da yok olmakla yüz yüze kalacaktır. Eğer Ortadoğu’daki kadim bir halkın katili olmak istemiyorsak, Kürt diline sahip çıkmalıyız. Bu tarihi, medeni ve insani bir sorumluluktur” şeklinde konuştu.

EĞİTİM DİLİ

Cizirî, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kürtler bu ülkede her yurttaş gibi vergi ödemekte, vatandaşlığın bütün gerekliliğini yerine getirmekte. Yine Kürtler aktif olarak siyasete, kültür yaşamına ve seçimlere katılmakta. Bugün Türkiye’de 25 milyondan fazla Kürt var. Ne yazık ki Kürtler kolektif haklara sahip değil ve Kürt dili okullarda eğitim dili olarak kabul edilmemekte. Bu ülkenin yurttaşları olarak, Kürt dilinin ilk okullardan üniversiteye kadar eğitim dili olmasını talep ediyoruz. Çünkü Kürt halkının hakkıdır.”

‘DİLİMİZ KİMLİĞİMİZDİR’

Kürtlerin dikkatli bir şekilde anadiline sahip çıkması gerektiğinin altını çizen Cizîrî, “Her alanda anadillerini kimliği olarak görmelidir. Kürtçe toplumun bütün yaşantısında kullanılmalıdır, günün her anında konuşulmalıdır. Kürtler ticaret, siyaset, kültür eylemlerini Kürtçe yapmalı, aydın ve yazarlar eserlerini Kürtçe yazmalı. Kürtçeye saygı duyulmalı. Kürtler bir biriyle Kürtçe konuşmalı, alışverişini Kürtçe yapmalı” şeklinde konuştu

‘ENGELLER KALDIRILMALI’

Kürtlerin bugün yabancı oldukları bir dil ile eğitim gördüğünü dile getiren Cizirî, “Her ne kadar Türkçe resmi dil olsa da, Kürt çocukları açısından yabancı bir dildir. Kürtler kendi anadilleriyle eğitim görmek istiyor. Bu her anlamda insani, toplumsal ve doğal bir haktır. Kürtçenin normalize olması için önündeki engellerin kaldırılması, Kürtçenin Türkçenin yanında Kürt illerinde resmi dil olması gerekmektedir” dedi.

Kürt Dili Platformu’nun bir diğer sözcüsü Hayrettin Altun ise UNESCO’nun daha önce Kürtçenin Kirmanckî (Zazaca) lehçesini “Tehlike Altındaki Diller Atlası”na almasını hatırlattı. Altun, “Her Kürt hangi lehçeyi konuşuyorsa, kendi dilinde konuşmalı, okumalı ve yazmalıdır” ifadesinde bulundu.

‘BİR DİLDEN BU KADAR MI KORKULUR’

Açıklamanın ardından milletvekilleri ve 9 Kürt partisinin temsilcileri “Zimanê Kurdî Hebûnê Ma Wo”, “Zimanê Kurdî Hebûna Me Ye” önlüklerini giyip bildiri dağıtmak için sokağa indi. Ancak kapıda bekleyen polisler, dışarıya çıkanları abluka altına alarak bildirilerin dağıtılmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Buna karşın yasağı tanımadıklarını belirten vekiller ve polisler arasında yapılan uzun tartışmanın ardından platform üyeleri, parti temsilcileri ve vekiller, Yenişehir ilçesi Ofis Semti Sanat Sokağı girişinde yoldan geçen yurttaşlara üzerinde “Bi Kurdî Bifikire, Bi Kurdî Biaxıve, Bi Kurdî Bixwîne, Bi Kurdî Binivîse” yazılı broşürleri dağıttı.

Broşürler dağıtıldığı sırada polislerin fazla yakın durmasından dolayı tartışmalar çıktı. PDK Başkanı Sertaç Bucak, Kürtçenin yasaklı bir dil olmadığını iddia edenlerin bu tabloya bakması gerektiğini söyledi.

HDP Urfa Milletvekili Nusrettin Maçin, en doğal eylemlerine dahi tahammül gösterilmediğini söyleyerek polislerin sokak başından ayrılmasını istedi.

İnsan ve Özgürlük Partisi Başkan Yardımcısı Sedat Doğan ise şaşkınlık içinde olduklarını belirterek, “Bir halkın dilinden bu kadar mı korkulur” diye sordu. Dağıtılan bildirilerden sonra parti temsilcileri, vekiller ve platform üyeleri Sanat Sokağı’ndan ayrıldı.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı