HDP İzmir milletvekili Ertuğrul Kürkçü, '6 Nisan Öldürülen Gazeteciler Günü' nedeniyle TBMM’de düzenlediği basın toplantısında konuştu.

Kürkçe, “Gazeteciler öldürüldükleri zaman ölmüyorlar, gerçeğe ihanet ettikleri zaman ölüyorlar. O zaman 'katiller yaşasın' denmiş oluyor” dedi.

OHAL ile birlikte 33 televizyon kanalı, 37 muhalif radyo ve 100’ü aşkın basılı yayının kapatıldığını hatırlatan Kürkçü, "Son satış ve devirlerle Türkiye’de en çok satan ve yayın yapan kuruluşların tamamı hükümet yanlısı sahiplerin eline geçmiştir. TRT zaten bir parti ajansı gibi çalışmaktadır. Ticari yayın yapan 10 yayın kuruluşunun tamamı hükümet yanlılarının elindedir. Kamu bankalarından kredi aktarımı yoluyla yapılan bu satışlar aynı zamanda bir mali skandal da oluşturmaktadır" dedi.

135 gazetecinin cezaevinde olduğunu kaydeden Kürkçü şöyle devam etti:

"En son Özgürlükçü Demokrasi gazetesi ve onu basan matbaa bir polis baskını ardından kayyum denetimine verildi. Öte yandan RTÜK vasıtasıyla internette yayın yapan radyo ve televizyonların da içerik denetimi altına alınması için daha yeni bir kanun çıkarıldı. Dolayısıyla siyasetin kamuoyu önünde saydam bir şekilde yürütülmesinin yolları da 15 Temmuz’dan bu yana kapatılmış durumda ve giderek daralan bir ağ içerisinde esasen gazetecilik mesleği gerçeğin tartışıldığı değil gerçek olmayanın övüldüğü, gerçekle ikame edildiği, fantastik bir dünyayı bizim önümüze koydu. Bu fantastik dünya sadece tuhaf değil aynı zamanda acı verici.

Bu dünyada savaşın adı barış, yalanın adı gerçek, şiddetin adı şefkattir. Böylelikle bütün normlar, bütün ilkeler baş aşağı getirilerek halkın sadece hafızası değil aynı zamanda aklı ve algısı da büyük bir baskı altına alınmıştır.

Medyanın sahiplik piramidinin bu şekilde yıkılmış, gazetecilik mesleğinin ahlaki normlarının aşındırılmış olması; gazetecilik yapmanın kendisinin özenilen değil - ya hakikati söylediği için şiddetle karşı karşıya kaldığından ya da aslında buna cesareti olmadığı için, yani hakikatten korktuğu için ölmüş gazeteciler tarafından yapıldığından ötürü - itibarı kalmayan bir meslek haline gelmiş olması dolayısıyla bütün bunların yeniden inşa edilmesi çok uzun zamanımızı alacak. Yeniden inşası o kadar çok zaman alacak ki, Türkiye eğer bu baskıcı rejimden kurtulacak olursa önümüzdeki yıllarını gazeteciliğin ve hakikatin yeniden inşası için sarf edecek. Bu gerçekten çok büyük bir zaman, enerji ve akıl kaybı, akıl tutulması bizim için. 

Bu günün gençleri şu tercihle karşı karşıya kalırlarsa gazeteciliğe yeniden ilgi duyabilirler:

Gazeteciler öldürüldükleri zaman ölmüyorlar, gerçeğe ihanet ettikleri zaman ölüyorlar. O zaman “katiller yaşasın” denmiş oluyor. Bunu demeyecek olan gazeteciler önümüzdeki yıllarda bugünün gençleri arasından çıkacaktır. Bu dönemi bu bakış açısıyla değerlendiren, hakikate, toplumsal ilerlemeye, gelişmeye, Türkiye’nin ve dünyanın bütün meselelerine cesaretle yaklaşan, topluma bir ayna tutan ve ona ileriyi gösteren gençler dünyanın en şerefli işinin bu kadar itibar kaybetmesine karşılık, ümit ediyoruz ki ona itibarını iade edecektir. Tabii, eğer okuma, öğrenme, eğitim hakları cumhurbaşkanları tarafından ellerinden alınmaya devam edilmezse.