Kürdistan” kelimesi son günlerde gözaltı ve tutuklama gerekçesi yapılıyor.

Evrensel’den Mahsum Kara ve Kenan Dokur’un haberine göre, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, iç hukukta bu gerçekliği yasaklayan bir hüküm olmadığını belirterek, bu söylemin evrensel hukuk normlarında hiçbir şekilde yargı konusu edilmemesi gerektiğini söyledi.

‘HAKİKAT ZIRHLAR ETRAFINDA KONUŞULMAMALI’

Zeytun, “Açıkçası Kürdistan gerçeğinin ve bu gerçeğin son görünürdeki tartışmalarda salt hukuk normları ile (düşünce ve ifade özgürlüğü hakkı vb.) açıklanması hadisesini güncel baskı ortamında hukuki gerekçe olarak kabul edilebilir bulsam da bu tartışmanın buraya sıkıştırmadan konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Bahsetmek istediğim husus, bu hakikati değerlendirirken güncel güç-iktidar ilişkilerinin bu hakikatin tartışılma sınırlarını belirleyen zırhlar etrafında konuşulmamasıdır” dedi.

‘İÇ HUKUKTA YASAKLAYAN HÜKÜM YOK’

İç hukukta bu gerçekliği yasaklayan bir hüküm olmadığını ifade eden Zeytun, “Böylesi tartışmalarda gördüğümüz üzere haklılık payı bulunan, Kürdistan ifadesinin yetkili kişiler tarafından daha önce ifade edildiğine yönelik izahatlar gibi. Bu tür savunma reflekslerine kapılmadan tarihi gerçekliği esas alan bir izahatı doğru buluyorum. Kürdistan realitesini illa mevcut yargının izin verdiği ölçüde tartışmayı ve bu özgürlüğü müeyyideler üzerinden yürütmemek gerektiği düşüncesindeyim. Mevcut politik ortamın etkisi ile Kürdistan ifade edilirken veya bu ifade nedeni ile oluşan yargı baskısına her ne kadar haklı olarak “düşünce ve ifade özgürlüğü” gerekçesi ile cevap olunsa da  düşünce ve ifade özgürlüğü meselesini de aşan bir olgu. Mevcut tarihsel gerçeklik tartışmasını, hak/haklılık ve meşruluğunu bir tür cezai tahkikat süreci sınırlarına indirgememek gerektiği kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.

Bu söylemin evrensel hukuk normlarında hiçbir şekilde yargı konusu edilmemesi gerektiğini dile getiren Zeytun, “Yargının müdahalesi ile bu ifadeler şimdilik cezalandırılsa dahi asıl hakikat kaybolunmayacak. Ki iç hukukta da Kürdistan söylemini ceza konusu edebilecek bir kanun da yok. Ancak güncel otoriter politik ortam ve o ortamdan yargının kendine vazife edinmesi nedeni ile böylesi hukuka aykırı soruşturma ve gözaltıları görüyoruz” dedi.

‘İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GEREĞİ YAPILMALI ‘

Son tartışmaların yargının tarafsız ve bağımsız olmadığını ve hakim politik ortam eğilimini gösteren somut bir veri olduğunu ifade eden Zeytun, “Evrensel hukukun aksine, ifadenin kim/kimler tarafından söyleyebileceğine sınırlar koyan keskin bir ayrımcı yargı işleyişi olarak bu bağlamda değerlendirebiliriz. Şiddet çağrısı veya övücü niteliği taşımayan her tartışma konularının ifade özgürlüğünün gereği olarak yargı konusu edilmemesidir” diye konuştu.

KUTUM: SİYASET ÜSTÜ BİR PAYLAŞIM YAPTIM

“Şoreşa Îlonê hemû Kurdan pîroz be, Bijî Kurdistan” (Eylül Devrimi tüm Kürtlere kutlu olsun. Yaşasın Kürdistan)” paylaşımı nedeniyle tutuklanan ve daha sonra tahliye edilen Fırat Üniversitesinde Araştırma Görevlisi Hifzullah Kutum yaşadıklarını anlattı.

‘GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILACAĞIMI UMMUYORDUM’

Daha önce de kimlik ve kültürel sorunlar ile ilgili mağduriyetler yaşadığını söyleyen Kutum, “Ancak bu kez daha çok aksiyonel bir paylaşım oldu. Az çok tepkiyle karşılaşacağımı bekliyordum ancak bunun soruşturma ve görevden uzaklaştırmaya kadar gideceğini ummuyordum. Sonuçta paylaştığım kişi meşruiyeti olan bir lider ve devletler hukukunun dışında her şeyden önce halkın gözünde duygusal ve zihinsel meşruiyeti olan bir kişilik. Bu özelliği benim için yeterli ayrıca tarihsel ve coğrafik gerçekliği de bulunuyor. Paylaştığım bayrak Mahabat bayrağıydı. Bu herhangi bir partiye ideolojiye mal olan bir şey değil. Barzani zaten Kürtler için tarihsel bir semboldür. Sonuç olarak siyaset üstü bir paylaşım yaptığımı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

ÖLÜM TEHDİTLERİ ALIYOR

Yaptığı paylaşımın basında çıkmasından sonra çeşitli yerlerden hakaret ve ölüm tehditleri aldığını dile getiren Kutum, “Bu kadarını beklemiyordum. Çünkü hiç bir millete, halka, topluluğa karşı art niyetli bir yaklaşımım olmadı, ben sadece tarihsel gerçekliği dile getirdiğim, duygusal bir paylaşım yaptım” dedi. Diğer yandan ise yurt içinde ve dışında çok sayıda destek mesajı aldığını belirten Kutum, “Birçok avukat davaya müdafi olmak için beni arıyor. Bütün bunlar güzel, olumlu şeyler” dedi.

İşsiz kalsa da eğitim faaliyetlerine devam etmeyi düşündüğünü ifade eden Kutum, “Bunun için elimden gelen her çabayı göstereceğim. Hakkımı, hukuki çerçevede sonuna kadar arayacağım” diye konuştu.