Didem Madak, 'Müsvedde' adlı şiirinde şöyle diyordu:

Anlatarak bitiriyorum hayatımı
Bilimiyorum başka nasıl bitirilir bir hayat
Bir çiçek çizdim bu akşam avucuma
İsmini herşey koydum.
Simli ojeler sürdüm yalnızlıktan sıkıldığımdan.
Müsveddesi gibi şimdi tırnaklarım
Yıldızlı bir gecenin.

Didem Madak 1970'te İzmir'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini İzmir'de tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.

3 yaşındaki kızı Füsun'a, eşi Timur'a ve hayat'a erken veda eden Didem Madak, genç kuşağın usta kadın şairlerindendi.

Ruhunu ütüsüz ve buruşuk gezdirmeyi sevdiğinden hiçbir zaman yeterince "düzgün insan" olamadı.

Tezgâhtarlık, sekreterlik, anketörlük gibi işlerde de çalıştı. En son 8 yıldır İstanbul Eczacılar Odası'nın avukatlığını yapıyordu.

İlk şiirleri Sombahar ve Ludingirra dergilerinde yayımlanan Didem Madak, Grapon Kağıtlar (İnkılap Kitabevi -2000) kitabıyla İnkılap Kitabevi Şiir Ödülü’nü aldı.

Bundan sonra “Ah”lar Ağacı (Everest Yayınları-2002) ve Pulbiberi Mahallesi (Metis Yayınları-2007) isimli kitapları yayımlanan şair, yaşamın detay görüngülerini, şaşırtıcı imgeler, özgün dil dağarcığı ve derinden gelen bir hüzünle şiirleştirerek edebiyat dünyasında dikkatleri üzerine topladı. Annesini erken yaşta kaybetmiş olmasının yarattığı yaşam sorgulamalarını, şiirlerine de taşıdı.

Bireysel ve toplumsal özgürlük vurgulu şiirlerinde kadının iç dünyasını yansıtıyordu.

Cenazesi 25 Temmuz 2011 Pazartesi günü öğle namazının ardından (13.00) Şişli Camii'nden kaldırılarak Edirnekapı'daki Mısır Tarlası Mezarlığında toprağa verilecek.

Pul Biber Mahallesini Tanıyalım

Mahallemizde devamlı darbuka çalıyorlar
Erkes nedense asan'dan amile
Düm-tek çocuklar doğuracak kadınlar bahara
Burada aşklar fena şehla, şahane aşkları
İncesinden sosyeteye bırakıyorlar.
Acı yok bizim mahallede sanki hiç olmamış
Yalnız şarkılara fazla pulbiber atıyorlar.
"Kimbilir" çocuklar doğacak bahara
Babası "canı cehenneme" çocuklar
Pulbiber taneleri yapışmış dudaklarına
Saate bakıyorum düm-tek-düm-tek ilerliyor
Pulbiber kavanozunda bir akrep buluyorum kimsesiz
Küfrediyor yelkovana: Bensiz ne cehenneme gitti bu hayta!
Karaköy vapuru bize uğramadan gitmiyor asla
Bir elma tıkıp ağzına yolluyoruz, çok bağırmasın maksat
Sebepsiz kederlerdeyiz Leman'la
Bağırıyoruz esasında sustuğumuzda
Düdüğüz biz, düdük, valla billa!

İki yaşlı ve iki başlı iki gövel ördek gibi
Gölümüzde yüzüyoruz kanımızdan canımızdan
Mahalleli pulbiber ekiyor suyumuza
Nilüferler gibi açılıyor pulbiber taneleri
Güzel ve ağırdılar diyecekler
Oysa paytak ve kırmızı kanatlıyız
Bizim familya uçar, uçarıdır, uçacağız..

Yanlış da olsa fiiller için çekici bir kadınım

Pulbiber Mahallesinin düm-tek tarihinde
Acıdan sızlarken burnumuzun direği
Morarmış çarşaflarımızı bayrak diye asardık
Dokunsalar dağılırdı iyi pişmiş kurabiyeler gibi kalbimiz
Kıtırdı ve çıtırdı
Nedense iki kuşun ismine benzerdi kalbimiz
Biz böyleydik işte, lezzetimiz de böyle.. böyle.. böyle

Bu mahalleye ben Cenevizlilerden kalmışım.
Bir elli altı santimlik bir kule olarak
Ferman tarihinse
Göğe doğru uzanan bu beden de bizimdir icabında.

DEMOKRAT HABER

Didem Madak Uğurlandı >>>