Ressam Metin Çelik, ‘Çilek Seven Kadın’ ismini verdiği resminin 36. DYO Resim Yarışması’ sergisinden kaldırılmasına, “Böyle sanatın içine tükürürüm” fikrinin vuku bulmuş hali bu sansürdür” diyerek tepki gösterdi. Evrensel gazetesinden Sevda Aydın ile konuşan Çelik, cinsiyet eşitsizliğinin resmi olan çalışması için “Bu resim tam da kadının ülkedeki durumuna eğiliyor.” dedi.

Evrensel.net sitesinde yer alan söyleşi şöyle:

Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından gerçekleştirilen, 36. DYO Resim Yarışması’nda sergilenme hakkı kazandığı halde “Çilek Seven Kadın” resminiz sergiden çıkarıldı. Karara gelmeden önce resimden bahseder misiniz, kimdir “Çilek Seven Kadın”?

İşin ironik yanı şu ki, resmin alt metninde ülkede var olan cinsiyet eşitsizliği yatmakta. Kadının konumu ve her türlü kazanımları yok sayılmakta, metalaştırılmakta ve üstüne üstlük yüzde 1400’leri bulan cinayetler artış göstermekte... Bu resim tam da kadının ülkedeki durumuna eğiliyor.

Kararı duyduğunuzda ne hissettiniz peki?

Aslında kararı çok önceden duymuştum; eserlerin seçilme aşamasında başladı sansür olayı. Jüri üyelerinden biri olan hocamdan aldığım bilgiye göre, resmim ödül alacaklar listesine giriyor ve devamında DYO yetkilileri bu duruma müdahale ediyorlar. Ülkenin içinde bulduğu siyasi hava vesilesi ile iktidarla ters düşmemek adına resmin listeden çıkarılması talep edilince tartışma büyüyor ve jüriden 3 isim istifa ediyor. Yalnız resme de sergileme veriyorlar. Bütün bunları bilerek o gün açılışa gittim. Tahminim o ki resmi kıyı köşe bir yere asacaklarını umuyordum. Bu olduğu taktirde zaten resmi çekme düşüncesi vardı kafamda. Ama gittiğim gördüm ki resim salona asılmamıştı bile. Hemen yetkili kişiyi bulup görüştüm, durumun kendilerinden kaynaklı değil, CRR (Cemal Reşit Rey) salonunun sergi müfredatından olduğunu söylediler. Durumu daha önceden bildiğim için itiraz ettim ve herhangi bir özür bile gelmedi. Ben de arkadaşlarımla bu durumu sosyal medyadan paylaştım. Çünkü kabul edilemez bir durumdu.

‘MEMELER BAŞ KALDIRMIŞTIR’ BU ZİHNİYETE...

Facebook hesabınızdan “Çilek Seven kadın”ın sergiden çıkarılmasıyla ilgili “Gezi Direnişi’nin 3-5 ağaç meselesi olmadığı gibi, bu durum da meme olayı değildir” diyorsunuz. Peki sizce neden kaldırıldı?

Elbet ki bu sansüre sebep resimdeki kadın figürünün çıplaklığı. Bir meme görmeye bile tahammül edemeyen bir zihniyetin bütün toplumu ve kurumları nasıl baskı altına aldığına önemli bir gösterge bu. “Böyle sanatın içine tükürürüm” fikrinin vuku bulmuş hali bu sansür. Burada meme olayı değildir derken, bu sansürün özelinde bütün bir cinsiyetçi yaklaşımı, ötekileştirmeyi, yasakların pervasızca işlemesini, kültürel kodlarla nasıl oynandığına işaret etmek istiyorum. Gezi’deki durumun özeti de budur zaten. Egemen ideolojinin bütün bir yaşamı ele geçirmesine tahammülümüz yok artık. Mizahi bir dille ifade etmek gerekirse ‘Memeler baş kaldırmıştır’ bu zihniyete...

Resmin farklı şehirlerde kurulacak olan sergilerde yer alacağı bilgisi paylaşılıyor. Size bu konuda bilgi geldi mi?

Yapılan bu sansür sonrası oluşan kamuoyu desteğinden korkan kurum, beni diğer şehirlerdeki sergilerine davet etti. Ama bunu kabul etmedim. Çünkü bu bir sus payıydı. Bir çocuğun ağzına bal çalmak gibi...

SANSÜR BÜTÜN PESPAYELİĞİYLE KARŞIMIZDA

Türkiye’nin en önemli sanat okullarından biri olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesinde yüksek lisans yapıyorsunuz. Sanatın başı son yıllarda oldukça dertte. Sansür, giyim kuşam yasakları, yasaklanan konserler, açılan davalar.... bütün bunların içinde sanat yapmak, yapabilmek sizin için ne ifade ediyor?

Sanatın zaten egemen güçlerle hep başı dertte. Bugün ortaya çıkan bir şey değildi. O sebeple biz sanatçılar bu duruma her zaman muhalif bir duruş sergiledik ve buna devam da edeceğiz. Bugüne gelindiğinde baskılar giderek artıyor. Zihniyet kendi tekelci anlayışını yasak ve sansürlerle her alanda hissettiriyor.

Daha geçen ay opera baledeki tayt yasağı buna en yakın örneklerden biri. Yahut altın portakaldaki belgesel filme konulan yasak. Bunlar artık bütün pespayeliğiyle karşımızda duruyor. Ama bizler dönüşmeyeceğiz. Sanatımızla sorgulamaya ve birilerinin işlerine çomak sokmaya devam edeceğiz.