Kenan Yücel / Demokrat Haber

Mersin Kenti Edebiyat Ödülü şair Ahmet Oktay’a verildi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın konuğu olarak Mersin’de birkaç gün geçirdim.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın altı yıldan beri düzenlediği edebiyat ödülü, yazınımıza değerli katkılar sunmuş, özgün yapıtlar oraya koymuş şair ve yazarlara veriliyor. Bu ödülü bir “onur” ödülü olarak nitelendirmek sanırım yanlış olmaz. Önceki yıllarda ödül Tahsin Yücel’e de verilmiş, o zaman da benzer bir hakkaniyet ve sevinç duygusunu bizlere yaşatmıştı.

Ahmet Oktay, şiiriyle, yazılarıyla, tavrı ve duruşuyla yazınımızın en önemli şairlerinden. Özdemir İnce, Dilek Doltaş, İpek Ongun, Hüseyin Ferhad ve Celâl Soycan’dan oluşan seçici kurul ödülün Ahmet Oktay’a verilişini şöyle gerekçelendirmiş: “Yaşadığı zamanın tüm insani gerilimlerini, acılarını ve direncini bir büyük toplumsal dönüşüm içinden anlamaya çalıştığı... Karşıtların birliğini gözeterek zaman, tarih, bellek ve aşk üzerindeki her türlü iktidar tasallutuna direnen bir dil inşa ettiği... Şiirleriyle, kıstırılmış ve tahrip edilmiş bireyin kararsız haline ve umarsız yazgısına, olumsuzdaki enerjiye, yenilgide ışıyan imkâna, sabra ve emeğe dikkat çektiği... İnsanlık tarihinin hiçbir anında olmadığı ölçüde öne çıkan etik sorunsalını, insanın en mahrem sesi olan şiirde poetik bir bileşen haline getirdiği... Unutuşa karşı belleği, aklı ve kalbi kışkırtan bir imge örgüsüyle bizi farklı hakikatlere taşıdığı... Her anlamda bir devrim şairi ve yazarı olduğu, ‘zamanın ruhu’nun baştan çıkarıcı oyunlarına karşın ve ona karşı devrimci şair ve yazar olarak kaldığı için, Ahmet Oktay’ı, oybirliğiyle ödüle değer bulmuştur.

Ödül töreni 15 Aralık’ta Ticaret ve Sanayi Odası’nda yapıldı. Mersin, Akdeniz’in bu güzelim kenti, güneşli, aydınlık bir gününü ayırmıştı ödül töreni için. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın büyük salonu her yaştan, her kesimden insanlarla doluydu. İlk konuşmayı Celâl Soycan’ın yaptığı törende Metin Cengiz ile Yücel Kayıran Ahmet Oktay’ın şiiri hakkında konuştular. Konuşmasına Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nü diğer ödüllerden ayrıldığı noktaya ilişkin bir saptamayla başlayan Yücel Kayıran’ın, ülkemizdeki diğer ödüllerin genellikle oluş halindeki şair ve yazarlara verildiğini, bu ödülün ise olmuş, yapıtını ortaya koymuş, tamamlamış, bir bütüne ermiş şair ve yazarlara verildiğini vurgulaması önemliydi. Ahmet Oktay’ın altmışlı yılların başında şiirleriyle göründüğünü, Marksist estetiğin o dönemde iki farklı çizgisi olduğunu, Ahmet Oktay’ın bu iki çizgiden toplumcu gerçekçi çizgiyi değil, sanatçının yapıtının onun siyasal davranışlarından, sınıfsal konumundan bağımsız olabileceğini savunan ikinci bir çizgiyi izlediğini, 1966 yılında kaleme aldığı “Toplumculuk, Yabancılaşma ve Şiir” adlı yazısının önemli bir yazı olduğunu, şairin yazın anlayışı dile getirdiğini, bu yönüyle bir manifesto niteliğinde olduğunu dile getiren Yücel Kayıran Ahmet Oktay şiirinin temel probleminin “insanın yıkıma sürüklenişi” olduğu saptamasıyla sözlerini sürdürdü.

Özdemir İnce ise yaptığı konuşmada, Ahmet Oktay’la aynı çağda yaşamaktan, onun yazı yazdığı dergilerde yazmış olmaktan büyük bir onur duyduğunu belirtti.

Protokol konuşmalarının ardından kendisine ödülü sunulan Ahmet Oktay ise yaptığı kısa ve mütevazı teşekkür konuşmasında “Çok güzel şeyler söylendi burada benim için. Buna teşekkür ediyorum. Söyleyecek kelime bulamıyorum aslında. Benim yaşıma ulaşmasını diliyorum bütün yazar ve şair arkadaşlarımın. Ben artık galiba işin sonuna gelmiş bir durumdayım. Tevellüt olarak öyle gözüküyor, insan kendisi de tabii bunu kabullenmek istemiyor ama işte yaş diye de bir olgu var. Ne yaparsak yapalım bunu değiştirmek elimizde değil bizim.” sözleriyle hepimizi hüzünlendirdi.

Bir yıl kadar önceydi, Ahmet Oktay’ı evinde ziyaret etmiştik; pencerenin önündeki bir koltukta oturuyordu, koltuğun çevresi üst üste dizilmiş kitaplarla doluydu. Orada, evinin salonunda, kitaplardan oluşan bir adada yaşıyordu şair. Artık yazmayı bıraktığından, zamanını okuyarak geçirdiğinden söz ettiğini anımsıyorum.

Ahmet Oktay en son Kitap-lık dergisinin 130. sayısında şiir yayımlamış (Eylül 2009). “Arzuyla Bakamadım”, “Eski Arkadaş” ve “Narın Sesiyle” adlarını taşıyan bu şiirleri Bireylikler dergisi Kasım-Aralık 2012 sayısında yeniden yayımladı. Bireylikler inceliklerini sürdürüyor…

Büyük şair Ahmet Oktay’ı kutluyor, kendisine uzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum.