Gülşen Uçar / Demokrat Haber

Sokak müziğinin Avrupa şehirlerini, batı metropollerini aşıp Kürdistan’a ulaşması ve dahası geçmişi prangalı bir dilde icra edilmesi zahmetli ve zaman almış olsa da Amed sokaklarında ve Kürdistan’ın daha başka birçok şehrinde sokak müzisyenleriyle karşılaşmak eğlenceli ve sevindirici bir gelişme.  Kürtçe olarak ilk Koma Sê Bra’nın İstiklal Caddesinde bağıra bağıra şarkılar söylemeleriyle tanıdık kürt sokak müzisyenlerini. Polis baskısına inat kalabalık bir çemberi etraflarında toplamayı başaran müzisyenler, cesurca batılı sokaklar için aşırı denilebilecek ezgileri söylemekten sakınmadılar. Ayrıca Kobani için kent kent dolaşıp şarkı söyleyen Bremin Mızıkacılarını da unutmamak lazım. Sokak müziği, batı metropollerinde, Avrupa’da, alternatif bireylerin, müziği ticari bir araç olarak görmeyenlerin, kapitalizmin içinde eriyen müzik piyasasına karşı duranların icra ettiği bir tarz, bir felsefe, kimi zaman bir manifesto olarak ortaya çıktı.

Bu duruşun dışında çoğu zaman işsizliği de bir sebep olarak eklemek mümkün. Örneğin dünyanın bütün büyük metropollerinde müzik yapan Peru’lu sokak müzisyenleri (halk dilinde kızılderililer, çünkü eski Amerikan yerlileri gibi giyinmektedirler) bunu tamamen maddi kazanç amaçlı yapmaktadırlar, yine Avrupa’daki hemen hemen bütün büyük şehirlerde toplu taşıma araçlarında bir gitardan yükselen içli bir ezgi eşliğinde yolculuk yapabilirsiniz, ve sonrasında müzik için iki kuruşunuzu sanatçının torbasına bırakıp, hem müziğe hem de sanatçının emeğine bir katkıda bulunabilirsiniz.    

Bir ülkede sokak müzisyenleri varsa o ülke rahat bir ülkedir, o ülkenin sokaklarında korkmadan dolaşabilirsiniz, toplu taşıma araçlarına rahatlıkla binebilirsiniz.

Şimdilerde Van’da bir Erbane topluluğunun ritm ziyafeti eşliğinde kendinden geçmiş ya da Amed’de  sanat sokağında, dağ kapıda, sur dibinde birikmiş bir kalabalığa rastlarsanız şaşırmayın, çünkü halk müzik dinliyordur ayaküstü, çocuklar eğleniyordur hiç görmedikleri enstrümanlardan çıkan tınıları dinleyerek, ve o müzisyenler kim bilir sokağın ruhunu taşıyorlardır.

Amed sokaklarının sesine ses katmak gerekiyordu, bu sokakların böyle bir ahenge ihtiyacı vardı. İşte bunu da son zamanlarda Kolan müzik grubu yapıyor. 

Kolan Kürtçe’de sokak anlamına geliyor. Yani isimlerini mekanları olan sokaktan alan bir topluluk. Grubun bir araya gelmesi ise tesadüfi değil hem çocukluk arkadaşı olmaları hem de bireysel olarak müziğe ilgi göstermeleri onların bundan kısa bir zaman önce Kobani’ye yardım amaçlı sokakta müzik yapıp para toplamalarını sağlamış ve halkın ilgisiyle  karşılaşınca da grubun devamlılığına karar vermelerine sebep olmuş. Grup üyeleri Mazlum Yerlikaya, Şahan Yegül, Alican Ecer ve Abdullah Üngür Dicle Üniversitesi’nde öğrenciler. Grubu orijinal kılan Alican Ecer’in çaldığı santur çalgısı, yaklaşık 3500 yıllık bir geçmişi olan çalgının kürt müziğinde kullanılması ise çok yeni, grubun bu özelliği belki de halk tarafından ilgi görmesini artırmış.

Grubun solisti Mazlum Yerlikaya’ya neden sokak diye sorduğumuzda, sahne yerine sokakta olmalarının sebebini günümüz koşullarında müziğin kültürel bir bellek oluşturmayacağını ve sanatın daha çok sokakta pekişeciğini ve halkla etkileşim içinde olunca da bireylerin müzik algısının değişeceğini söylüyor.

Yani sokak müziğinin aslında piyasaya karşı bir duruş olduğunun, altını çiziyor Mazlum, çünkü Kürdistan’da sınıfsal farklılıklardan kaynaklı ayrımlar çok belirleyici bir rol oynuyor halkın kültürel hayatının şekillenmesinde. Bu yüzden de grubun amacının halka ulaşmak olduğunu vurguluyor.

Deyim yerindeyse Kolan, müziği halka sokakta sunmayı amaç edinmiş. Çünkü kürt müziğini halka sevdirmek için sahneden sokağa taşımak gerekli. Zaten kaynağı sözlü halk edebiyatı, yani dengbejlik olan kürt müziği yıllarca siyasi nedenlerden dolayı icrası yasaklanmış ve bu yüzden de ya yanlızca düğünlerde  ya da yardım amaçlı gecelerde halkı coşturmak için bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Bu yüzden de Kolan kürt müziğinin daha çok geleneksel yanını ortaya çıkarmaya çalışıyor, yani tarzları sokağın hissiyatına göre değişmiyor, kürtçenin eski şarkılarına, Mihemede Şexo’ya, Seid Yusuf’a, Cigerxwin’e dayanıyor, eski parçaları sokağın havasıyla seslendiriyorlar. 

Kürdistan’da sokak müziğine olan ilgi nasıl diye sorduğumda, sadece sokaklara müzik yaptıkları anların da olduğunu söylüyor Mazlum Yerlikaya, bir de slow parçalara bile halayla eşlik eden coşkulu ruhlar var tabi ve en çok da çocukların ilgisiyle karşılaşmışlar onların desteğini de unutmamak lazım.

Halktan yeterince ilgi gören gruba şimdiye kadar belediyelerin ise herhangi bir desteği olmamış. Bu yüzden de Grub internet aracılığıyla belediyelerin desteğini almak amaçlı bir imza kampanyası başlatmış. Grubun çok büyük bir talebi yok aslında, yalnızca Amed’in ofis semtinde yer alan sanat sokağı restorasyonunda sokak sanatçılarının özgürce sanatlarını sergileyebileceği bir yer ayrılmasını istiyorlar. Bu onlar için çok önemli çünkü bu konuda esnafla zaman zaman sıkıntı yaşıyorlar. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi batının büyük şehirlerinde özellikle sokak müzisyenlerinin sanatlarını özgürce sergileyebileceği mavi noktalar bulunmakta, bu mavi noktalardan Kürdistan’da neden olmasın? Grup bu konuda Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin desteğini bekliyor. Bu yüzden Grup Kolan’ın imza kampanyasına destek olmak için yazının sonundaki linki takip etmeniz yeterli.

Sokak müzisyenlerine kentlerimizin gelişmişlik düzeylerini artırmak, turistik bir hava vermek, farklı renklerle donatmak ve sokaklara nefes vermek için destek verelim.