GÜLŞEN İŞERİ

Savaş bir gün biterse kendimize şunu sormalıyız, peki ya ölüleri ne yapacağız, neden öldüler?” Bu cümleyle başlıyor Özcan Alper’in ‘Gelecek Uzun Sürer’ filmi… Sonra akıveriyor film 90’lı yılların acı dolu karanlığına.

Savaş senaryolarının yeniden yazıldığı şu günlerde ‘Gelecek Uzun Sürer’ filmi soruyor, “iyi de 90’lı yıllarda yaşananlarla ne kadar yüzleştik ki şimdi bu savaş senaryosu yazılıyor?”

Gerçekten düşünelim, ne kadar yüzleştik? O zaman neden 90’lı yıllara geri dönmekten söz ediliyor?

30 yıldır üzerimize kapatılan karanlık odaların kapısını açmaya hazır mıyız ki?

Özcan Alper ikinci uzun metrajlı filmi ‘Gelecek Uzun Sürer’de bu sorulara yanıtlar arıyor. Yanıtlar ağıta, ağıtlar uzun bir yolculuğa dönüşüyor. Dünya prömiyerini 36. Toronto Film Festivali’nde yapan film 11 Kasım’da izleyicisiyle buluşacak.

Filmde Gaye Gürsel, Durukan Ordu, Sarkis Seropyan ve Osman Karakoç başrolleri paylaşıyor. Film, son olarak 17-25 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen 18. Adana Altın Koza Film Festivali’nde Yılmaz Güney Jüri Özel Ödülünü almıştı…

Özcan Alper’in sistemle bir sorunu var. İlk filmi Sonbahar’da 19 Aralık cezaevleri operasyonunun ardından tahliye olup memleketi Karadeniz’e gelen ve orada ölümü bekleyen birinin hikâyesini anlatıyordu. Gelecek Uzun Sürer’de ise bir gece aniden evinden götürülmüş, bir daha ölü ya da diri bedeni bulunamamış insanların yakınlarının ağıdını dinliyor.

UNUTTURMAMAK ÜZERİNE BİR FİLM

Sonbahar filmiyle Karadeniz’e ağıt yakan, Özcan Alper bu kez kamerasını Türkiye’nin doğusuna çeviriyor ve ağıdını Diyarbakır’da başlatıyor. Toplumsal belleği ağıtlarda arıyor, sakin ve şiirsel tavrıyla Sonbahar’a doğru götüren Gelecek Uzun Sürer’de İstanbul’da bir üniversitede müzik araştırmaları yapan Sumru, ağıt derlemeleri ile ilgili yaptığı tez çalışması için ülkenin güneydoğusuna yolculuğa çıkıyor. Hayatının en uzun yolculuğuna dönüşen bu yolculukta Sumru’nun yolu Diyarbakır sokaklarında korsan DVD satan Ahmet, yıkık dökük kilisenin bekçisi Antranik amca ve bölgede sürmekte olan savaşa tanıklık eden diğer karakterle kesişiyor…

Orası Diyarbakır’dı, savaşın, acının kenti Diyarbakır. Ancak film öyle ince örgülerle örülmüştü ki ana akım medyada bize yansıyan şiddet yoktu. Orada da bir hayat vardı, insanlar yaşıyordu. Sumru da o insanların acılarını dinleyerek ağıtlar biriktiriyordu geleceğe. Belki de kendi kaybına ve kendi acısına; çünkü, ağıt derlemesi için yola çıktığı bu yolculukta aslında Sumru da kendi ağıdını arıyordu, kayıpların ardından yakılan bu ağıtta kendi kaybının izi vardı adeta. O yüzden Sumru için gelecek uzun sürüyordu.

Sumru Hopalı, Karadeniz’den gelmişti, Doğuya biraz daha dışarıdan bakan biri gibi ama film aktıkça anlıyoruz ki Sumru sadece tez için orada değil. Onun da bir ağıdı, geçmişte kalan bir yükü, acısı var.

Ahmet’le yolları kesiştikten sonra bu arayış daha anlamlı bir hale geliyor.

Sumru’nun kendi hikâyesi her ne kadar arka planda kalmış, yönetmen bunu tercih etmiş gibi görünse de onu doğuya doğru yola çıkartanın, ağıtların peşinden gitmenin bir “kayıp” olduğunu anlıyoruz zamanla. Sumru o kadar acı yüklü hikayeler dinliyor, ama hiçbirinde ağlamıyor… Ağladığı tek sahne final sahnesi, neden ağladığını da izlediğinizde anlayacaksınız.

ADI KONULMAMIŞ BİR SAVAŞ

Geleceği kurmak için geçmişi konuşma ve unutmama üzerine kurulan film, adı konulmamış bir savaşın gerçek tanıkları aracılığıyla geçmişe “insani” bir yerden dokunuyor, Türkiye’nin doğusuna dokunurken Özcan Alper, insanlığa ve vicdana dokunuyor aslında. Başka bir fotoğraf karesi, kimsenin görmek istemediği o vicdan karesini izleyicisine gösteriyor.

Herkes acısından söz ediyor. Binlerce kayıp arka fonda. Kendi hikayesini anlatıyor insanlar… kayıplarını, 90’lı yıllarda gidenleri, gidip dönmeyenleri hatta mezarı bile olmayanları. Sevdiklerinin kemiklerini arayanları.

Sizin ölülerinizin mezarı var mı? Onların yok! O yüzden gelecek onlara hep uzun. O yüzden film gerçek hikayelerle örülürken, karanlık kalmış odaların camlarını aralamamızı sağlıyor: başarabildiğimiz kadarıyla, acılarla baş edebildiğimiz kadarıyla… Hadi diyor yüzleşin, bu 30 yıllık savaşla.

Ve bir barış dili oluyor. Herkes kendi dilinde konuşuyor filmde: Türkçe, Kürtçe, Ermenice ve Ermenicenin bir lehçesi olan Hemşince…

“İSİM ALTHUSSER’DEN”

Film Fransız Marksist filozof Louis Althusser’in kendi otobiyografisi olan Gelecek Uzun Sürer’den alıyor adını. Bu bir tesadüf değil, zira Althusser devletin ideolojik aygıtlarıyla derdi olan bir adam.

Hadi o zaman Diyarbakır’a, Van’a ve Hakkari’ye daha vicdani bir yerden bakacaksak bu filmi izleyelim.

Hiçbir şey bildiğimiz gibi değil. Bilmediklerimiz ve bize anlatılmayanlar insanların içinde kalmış, ve tüm o karanlık odalarda gizli gizli söyleyerek ağıda dönüşmüş…

O yüzden Gelecek Uzun Sürer, politik bir filmin yanı sıra naifliğiyle, ruhuyla içimize işleyen, vicdanı sorgulayan, şiirsel bir dille de anlatımı güçlü kılan bir film.

11 Kasım da gösterime giriyor ama şunu hatırlatalım, bu tarz filmler ne yazık ki sinema salonlarında fazla yer bulmuyor. Örneğin haftalarca kalamıyor… O yüzden de fazla beklemeyin derim…

Aşağıdan filmin fragmanını izleyebilirsiniz:

Aşağıdan Özcan Alper’in Gelecek Uzun Sürer’le 18. Adana Altın Koza Film Festivali’nde Yılmaz Güney Jüri Özel Ödülünü aldığında yaptığı konuşmayı izleyebilirsiniz:

 

"GELECEK UZUN SÜRER" 11 KASIM'DA SİNEMALARDA!..

ANKARA

AFM Antares                                11:15 - 13:50 - 16:20 - 19:00 - 21:35

Büyülüfener Bahçelievler              11:50 - 14:05 - 16:20 - 18:35 - 20:50

Büyülüfener Kızılay                      11:40 - 14:00 - 16:20 - 18:40 - 21:05

C.Bonus Gordion                          11:20 - 13:50 - 16:20 - 18:50 - 21:20

C.Bonus Panora                            11:30 - 14:00 - 16:30 - 19:00 - 21:30

Cinema Pink (Etlik Forum)             11:45 - 14:00 - 16:15 - 18:30 - 20:45

Kızılırmak                                     11:00 - 13:00 - 15:00 - 17:00 - 19:00 - 21:00

BURSA

Cinetech Korupark                        12:20 - 14:30 - 16:40 - 18:50 - 21:00

DİYARBAKIR

Avrupa Sineması                            12:00 - 14:00 - 16:00 - 18:00 - 20:00

ESKİŞEHİR

Cinema Pink (Kanatlı)                     11:00 - 13:15 - 15:30 - 17:45 - 20:00 - 22:00 

İSTANBUL

Altunizade Capitol                           11:00 - 13:30 - 16:00 - 18:30 - 21:00

Avcılar Cinema Pink Pelican Mall     12:15 - 14:30 - 16:45 - 19:00 - 21:30

Bağcılar Cinemarine 212 AVM          12:15 - 14:30 - 16:45 - 19:00 - 21:15

Beyoğlu Beyoğlu                             12:15 - 14:30 - 16:45 - 19:00 - 21:15

Kadıköy Atlantis                              11:00 - 13:30 - 16:00 - 18:30 - 21:00

Kadıköy Rexx                                   11:30 - 14:00 - 16:30 - 19:00 - 21:00

Maçka C.Bonus G-Mall                     11:30 - 14:00 - 16:30 - 19:00 - 21:30

Osmanbey Gazi                                11:30 - 14:00 - 16:30 - 18:45 - 21:00

Yeşilköy Airport Sineması                11:00 - 13:30 - 16:00 - 18:30 - 21:00

İZMİR    

AFM Passtell                                    11:00 - 13:30 - 16:00 - 18:30 - 21:00                    

Alsancak İzmir                                  12:15 - 14:30 - 16:45 - 19:00 - 21:15

KOCAELİ

İzmit N-City                                      12:00 - 14:15 - 16:30 - 18:45 - 21:00