AKP’nin Güney Amerika gezisi bitti. Oraya ne için gittiklerinin cevabı başlıkta gizli.

CHP ve AKP’nin ortak noktası da burası. Ya krizi, statükolar bazında sistemin devamı için yönetecekler yada emek eksenli mücadele çizgisi hızlı bir sıçrama yapacak ve ülkemin makul kaderi değişecek.

Her iki eksenin de siyaset üretememesi ve halkı kutuplaşmaya itmesinin nedeni de bu.

Biz AKP’nin Neoliberalist politikalarına karşı bir mücadele ekseni örülmesini savunurken, AKP’nin Neoliberalist politika karşıtlığını dillendirmesi de bu nedenle.

Batağa götürdükleri bir ülkeyi, iktidar gücünü ve nimetlerini kullanarak, biz düzeltiriz rolüne soyunuyorlar. Sonuçta suçu atacak, suçluyu ilan edecek zemin ve siyasal ortam var. Paraleli bile tutturduklarına göre Petrol fiyatlarının yükseldiği ve halkın alım gücünün en az % 50 oranında azaldığı bir ülkede dış düşman bulmak da kolay olacaktır. Onlara göre Halk zaten kemer sıkmaya alışmış ve % 50’yi tutabiliyorlar + devlet de ellerinde.

Reel ekonomisi güçlenmemiş, finans sisteminin yabancılarda olduğu bir ülke Güney Amerika seyahatlerinde kendine bir çıkış yolu arıyor.

Kendi motorsikletimizi dahi Uzakdoğu’dan gelen parçaları birleştirerek üretiyoruz. Binek ve ticari araç üretiyoruz ama hiçbiri yerli değil.

AKP Türkiyesi şimdi Çin, Rusya ve Brezilya gibi ülkelerle aynı ligde oynamaya çalışıyor. Ticarette Dolar ve Euro kullanmadan kendine bir çıkar yol bulmak zorunda. Fakat bu ligde de yedek oyuncu olmanın ötesine geçmek biraz zor.

Sözgelimi İran’ın Petrolü var ve Çin ile Yuan’a ile ticaret yapabilir. Ama aynı İran’ın gümrüğünde Türk mallarına % 65 vergi uyguladığı bir gerçek, hatta bu uygulamayı Azerbaycan dahi yapıyor.

Sunni-Türk olgusunu ülkesine dayatan ve Ortadoğu da terörün direk destekçisi olan bir ülke ile İran ve Rusya nasıl ve ne üzerinden ticaret yapabilir, o ülkenin Cumhurbaşkanı bir zamanlar kardeşim dediği kişi ile nasıl anlaşabilir.

Kullanılmış bir iktidar, Petrol fiyatları en düşük halde iken akaryakıta zam yapmak zorunda kalıyorsa, bu fiyatlar yükselince ne yapabilir?

Cevabı basit, yeni ve daha somut düşmanlar yaratarak halkı kullanır. Krizi kendi lehine yönetmeye çalışır. Uzun süredir de bunu yapıyor.

Peki CHP ne yapar? Eski statüko ölçülerine sarılır, soldan, sağdan bilimum taraftan kendine destekçiler bulur ve pusuya yatar ve bekler.

Her iki durumda olan Halka olur...

Fakirleşmiş ve Alternatifsizleştirilmiş bir halk bu ikisinden birini seçmek zorunda bırakılır ve sermaye dini de olsa milli de olsa sermaye olarak kalır.

Bütün bunların temelinde şu cümle vardır.

''TÜRK HALKI DİKTATÖRLERİ SEVER''

Sever mi? Sevmez mi?

Bunu da göstermek emekçilerin, ezilenlerin ve Türkiye haklarının elinde...

Artık bu işler “gözün aydın Türkiye Ak Güvercin” geliyorla olmuyor...