Koronovirüs Pandemisi ile milyonlarca insan bir Zoom evreni içinde yaşamaya başladı. Pandemi öncesine nazaran çok daha fazla insan uzaktan eğitim ve uzaktan çalışmayı deneyimliyor ve birçok insan salgın sırasında edinilen tecrübelerin iş, eğitim ve sosyal alışkanlıklarını değiştireceğinde hemfikir.

Ancak salgından etkilenen sadece iş ve eğitim hayatı değil. Siyasal düzen de pandemiyle birlikte büyük bir kesintiye uğradı. Birçok politikacının enfekte olması, diğerlerinin de (ki çoğunun 50 yaş üzerinde olduğunu da düşünürsek) sosyal izolasyon kurallarına sıkı sıkıya bağlı kalması, parlemento koltuklarını boşalttı. 2020 yılında planlanan 70 kadar seçimden birçoğu ertelendi veya ertelenme riski altında. İngiltere ve Fransa’da yerel seçimler ile Bask ve Galiçya’daki bölgesel seçimler ertelendi. ABD’de başkanlık seçimlerinin ertelenmesi söz konusuyken, bazı eyalet seçimleri çoktan iptal edildi bile. Yapılacak seçimlerde ise katılımda büyük düşüşler beklenmekte. Fransa’da yerel seçimlerde katılım 2014’te %63,5 iken, 15 Mart 2020’de yapılan seçimlerde %45,5’e düştü. Özellikle risk gruplarındaki seçmenlerin sandıklara gitmesi zor görülüyor. Bu durum, seçimi kim kazanırsa kazansın sonuçların meşruiyetine büyük zarar verecek. Bugün herkes ekonomik krize odaklansa da, iptal edilen ve belirsiz bir zamana ertelenen seçimler temsili demokrasi için büyük bir kriz habercisi.

Koronavirüs Salgını’ndan en çok etkilenen ülkeler seçimlere katılımı arttırabilmek için çeşitli önlemlere başvuruyor. Güney Kore’de hastaların hastaneden çıkmadan oy kullanabilmeleri için bir elektronik oylama sistemi üzerinde çalışılıyor. ABD’de seçimler için uygun hijyenik koşulların sağlanabilmesi için 800 milyon dolarlık bir fon oluşturuldu. Daha önce bu fon siber güvenlik tedbirleri için harcanıyordu.

Birçok uzman Koronovirüs Pandemisi’nin gelip geçici olmadığını, salgının etkisi azalsa bile bu dönemde elde edilen tecrübelerin sosyal hayata radikal bir değişim getireceğini öngörüyor. Siyasal hayatta da bir değişim olacağını görmek zor değil. Bu değişimlerden biri seçmenlerin belirli alanlarda toplanmadan oy kullanabilmesine olanak sağlayan elektronik oylama yöntemlerinin yaygınlaşması olabilir. Elektronik oylama bazı ülkelerde ve bölgelerde (İsviçre, Kanada, Estonya ve Avustralya'daki Güney Galler) uygulanmış ve diğer birçok ülkede (İspanya, Fransa, Norveç, Portekiz vb.) denenmiştir. Estonya da, 2005 yılından beri vatandaşlara internet üzerinden oy kullanma seçeneği sunmuştur. Bu seçenek giderek daha fazla seçmen tarafından tercih edildi ve 2019'daki son seçimde elektronik oylama yoluyla kullanılan oylar geleneksel kağıt oyları aştı. Estonya’daki deneyim, elektronik oylamanın geleneksel oylamaya göre 9 kat daha uygun maliyetli olduğunu kanıtladı. Ayrıca internet üzerinden kullanılan oyların genel dağılımı değiştirmemesi ve oy kullanmak için interneti tercih eden seçmenlerin bunu bir alışkanlık haline getirerek tekrar geleneksel oylama yöntemlerine dönüş yapmaması dijital demokrasinin (e-demokrasi) artı hanesine yazılıyor.

Bununla birlikte dijital demokrasi ile ilgili bazı eleştiriler güncelliğini koruyor. Bunlardan birincisi, vatandaşlar arasındaki dijital uçurum. Herkesin aynı dijital okuryazarlık ve dijital erişim seviyesinde olmaması vatandaşlar arasında bir eşitsizlik yaratacağı endişesini arttırıyor. Ancak böyle bir endişenin çıkış noktası herkesin aynı anda aynı olanaklara sahip olması düşüncesinden yola çıkıyor ki bu ulusal çaptaki hiçbir dijitalleşme deneyiminde söz konusu olamaz. Örneğin Türkiye’deki E-devlet hizmetlerinden de toplumun yarısından daha azı faydalanabiliyor ancak bu e-devlet hizmetlerinin gelişimini engelleyici bir unsur olarak değerlendirilmiyor. Dolayısıyla vatandaşların e-demokrasi araçlarını kullanımı mutlaka kısmi olarak gerçekleşecek ve zaman içinde artacaktır.

Dijital demokrasi ile ilgili ikinci eleştiri seçim güvenliği ile ilgili. Ancak bu da teknik bir konu ve çok çeşitli çözüm yolları ile aşılabilir. Düşünürsek dünyadaki tüm finansal işlemlerin internet üzerinden güvenli olarak yapıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Paranın güvenliğini sağlayan teknolojinin oy güvenliğini sağlayamayacağı düşünülemez. Özellikle son 5 yılda dijital güvenlik alanında önemli çözümler öneren blockchain (blokzinciri) teknolojilerindeki gelişimin e-oylama sistemlerine yansımasını da görüyoruz. Elektronik oylamada oy manipülasyonunun önüne geçmek, bunun denetiminde hükümetten bağımsız oluşumları kullanabilmek ve oy sayımını şeffaflaştırmak bugünkü teknolojik yeteneklerimiz düşünüldüğünde ulaşılamayacak bir hedef değil.

Önümüzde sadece uzaktan oylama ile ilgili seçenekler durmuyor. Şu anki temsili demokrasi sistemini baştan aşağı değiştirerek, daha demokratik ve şeffaf modeller icat etmek için fırsatımız var. Temsili demokrasi uzaktan iletişim olanaklarının kısıtlı olduğu, insanların karar almak için bir araya gelmesinin zor olduğu zamanlarda, endüstri toplumları için icat edildi. Şimdi başka bir toplumda yaşıyoruz. Katılımın bir tık kadar kolay olduğu bir dönemde doğrudan demokrasi olanaklarını düşünmenin vakti çoktan geldi. Seçim propagandalarının, parti etkinliklerinin, örgütlenme pratiklerinin dijital mecralara kaydığı bir dönemde demokrasi pratiğini bütünüyle dijital araçlar üzerinden düşünmek hayalcilik değil. Vatandaşların temsilciler değil toplumun geleceğini şekillendiren kararlar üzerinde doğrudan kontrolü olması artık bir hayal değil.

Koronavirüs pandemisi, insanlık tarihinin en zor zamanlarından biri olabilir. Milyonlarca insanın yaşadığı trajedinin gölgesinde yeni bir toplum için harekete geçmek hiç de kolay değil. Ancak daha iyi ve sağlıklı bir toplum için pandemi öncesine dönüşün yeterli olmadığı da ortada. Sonuçta bu pandeminin yıkıcı sonuçlarından virüs değil, bu virüse yeterince hazırlanmayan, kaynaklarını toplum sağlığı ve toplumsal ekonomi yerine toplumun küçük bir kesiminin zenginleşmesine harcayan yönetimler sorumlu. Bu da yeni pandemiler yaşanmaması için halihazırdaki siyasal sistemimizin sorgulanmasını zorunlu kılıyor. Koronavirüs Pandemisini toplumumuzu yeniden tasarlamak için bir fırsat olarak algılayabiliriz. Yeni bir topluma ulaşmak için, eğitim, iş ve sosyal hayatımızı yeniden tasarlarken, siyasal sistemimizi dışarıda bırakamayız. Dijital demokrasi araçları ve deneyimleri üzerine yoğunlaşmak, katılım, şefaflık, hesap verilebilirliğin arttığı yeni bir doğrudan demokrasinin doğuşu için kafa yorabiliriz. Yorgun ve yozlaşmış temsili demokrasiyi bir yana bırakıp yeni bir demokrasi tasarlamak hatta icat etmek için COVID-19 virüsünün verdiği bu fırsatı değerlendirebiliriz.

Dijital demokrasi deneyimleri ve imkanları ile ilgili aşağıdaki yazılarıma da bakabilirsiniz:

Demokrasi Bir Yazılım Olabilir mi?
https://www.demokrathaber.org/demokrasi-bir-yazilim-olabilir-mi-makale,9982.html

Seçim Güvenliği ve Blockchain
https://www.demokrathaber.org/secim-guvenligi-ve-blockchain-makale,10010.html

Sessiz Devrim: Bitcoin ve Blockchain – 3
https://www.demokrathaber.org/sessiz-devrim-bitcoin-ve-blockchain-3-makale,10059.html

Dijital Demokrasinin Şafağı
https://www.demokrathaber.org/dijital-demokrasinin-safagi-makale,10162.html