İzmir doğumlu, kökleri yüzlerce yıldır bu topraklarda olan Can Bonomo Eurovision’a katılıyor diye neler çıkmadı ki arkasından. Nedeni damarındaki kan, dua ettiği tanrıydı. Her çıktığı programda üstüne basa basa “Ben Türküm” demesine rağmen sırf bu nedenlerle bir türlü benimseyemedi bazı kesimler onu “tam vatandaş” olarak…

 

Bakü’ye gidene kadar çeşit çeşit söylentiler ortaya atıldı. İlki Yahudi lobisinin Eurovision’daki etkisiydi. Bonomo kesin birinci olmalıydı bazı kesimlerin düşüncesine göre. Ne de olsa dünyayı zaten Yahudiler kontrol etmiyor muydu? Savaşlardan barışlara, ekonomiden sosyal hayata her şeyimize “onlar” karar veriyordu. E tabi doğal olarak Eurovision birincimizi de “onlar” belirleyiverecekti! Bugüne kadar böyle gelmiş, böyle gidecekti.

 

Bir başka iddia ise İlluminati’ydi. Komplo teorisyenlerine göre o kadar tehlikeliydi ki bu grup Amerikan başkanları hep “onlara” hizmet ederdi. Çizgi filmlerde alt mesajlarla çocukların beyinlerini yıkar, Waterloo Savaşı, Fransız İhtilali ve John F. Kennedy suikasti gibi dünyanın kaderini değiştiren olayları yaratırlardı. Türkiye’deki “karanlık güçlere” meraklı olan “uyanık” bir kesim “uzun araştırmaları” sonucunda bir şey keşfetti “onlar” ile ilgili. Sertab Erener’i birinci yapan koreografinin de sonunda göz işareti bulunuyordu, Can Bonomo’nun klibinde de. Ve bu işaret İlluminati’ye aitti. Yani birincilik kesin Bonomo’nun olacaktı.

 

Bu iddialar sosyal medyada çok konuşuldu, çok tartışıldı. Peki ya sonuç? Benim için önemli olan Bonomo’nun birinci ya da yedinci olması değil. Can Bonomo ve onun gibi azınlık mensuplarının asla tam vatandaş görülmediği gerçeği. “Çoğunluğun” sürekli altında başka bir şeyler arama ihtiyacı, kabullenememesi, ayrımcı davranması.

 

Bu sadece bugüne dair bir gerçek de değil aslında. Muhteşem Yüzyıl dizisinde veziriazam da olsa Pargalı İbrahim Paşa’nın hep bir devşirme, hep öteki olma duygusunu hissetmesi – aslında hissettirilmesi – bize ayna tutan. Tabi ki bir belgesel değil bu dizi ama Osmanlı dünyasında devşirmelere nasıl bakıldığı bilinen bir gerçek. Ne mevkiye gelirlerse gelsinler…

 

Sonuç olarak “çoğunluk” derin bir nefes alabilir sonunda. Demek ki neymiş, Can Bonomo’nun arkasında ne Yahudi lobisi varmış, ne de İlluminati. Kesin olan tek şey “çoğunluğun” yüzyıllardır içinden atamadığı ayrımcılık.