Kobanê Davası'nda konuşan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Dik durmayı halktan öğrendik, halkımızın öğrencisiyiz, dik durmaya devam edeceğiz" dedi. 

DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te yaşanan eylemler nedeniyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası’nın 6’ncı duruşmasının ilk oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü. Duruşma verilen aranın ardından avukatların talepleriyle devam etti. 
 
‘MÜŞTEKİLER DURUŞMADA DİNLENSİN’
 
Duruşmaya Diyarbakır’dan SEGBİS ile katılan avukat Mahsuni Karaman, “Eğer CMK varsa, bu yargılamanın CMK’ya uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğini konuşmamız lazım. Sizler sadece müvekkillerimizle ilgili sadece bu duruşmaları değil, dosya kapsamında 7 Ocak tarihinden sonra her gün duruşma yapıyorsunuz. Hatta her gün ülkenin genelinde birden fazla duruşmalar yapıyorsunuz. 2 bin 670 civarındaki müştekiyi bu şekilde dinliyorsunuz. Ülkenin herhangi bir yerinde bir hakimin duruşmayı açıp şikayetçi olup olmadığını sorması, katılma talebinin olup olmadığını sorması, duruşma yapılmadığı anlamına gelmiyor. Bugüne kadar binlerce duruşma yaptınız. Talimat duruşmalarına bizlerin de katılma hususu aklınıza bile gelmedi ya da umurunuzda bile değil. Önünüze geliyor, sizde ‘okundu dosyaya konuldu’ diyerek yargılamayı sürdürmek istiyorsunuz. Siz bu müştekileri SEGBİS ile de dinleyebilirsiniz. Duruşma salonuna getirilip dinlenir, bu zorsa SEGBİS talimatları yazılır, bu periyotlarda yapılan duruşmalarda 5 ya da 6 müşteki bağlanır. Savunma hakkının kısıtlanmasına dair saydığımız hususlardan yalnızca birkaçı yerine getirilmiş olabilir” diye belirtti.  
 
‘KORSAN DURUŞMALAR YAPILIYOR’
 
Müştekilere dair yapılan duruşmaların heyete ait olduğunu belirten Karaman, mahkemenin talimatıyla ülkenin birçok yerinde hakimlerin kürsüye çıkıp müştekileri dinlediğini kaydetti. Bu şekilde dinlenen bir yurttaşla konuştuğunu dile getiren Karaman, “‘Beni de çağırdılar, ben de gittim duruşmaya’ dedi. ‘Kim yaptıysa onlardan şikayetçiyim’ dedi. Ben de ‘senin şikayet ettiğin kişiler Demirtaş ve arkadaşlarıdır’ dedim. Şaşırdı. Talimatla gizli saklı kapılar ardında duruşma yapılmıyor, insanlar kandırılarak, zorla götürülüyor. ‘Biz şikayetçiyiz’ şeklinde beyanları alınıyor ve gönderiliyor. Ama bu talimat duruşmalarında bizler olsak ve en azından iddianamenin bir kısmı özetlenebilse, bu müştekilerin yüzde 70-80’i ‘HDP ile ne ilgisi var’ derler. Ama insanlara bu fırsatı vermiyoruz. Vermeme yöntemine karşı korsan duruşma yapıyoruz. Bu konuya ilişkin talebimiz şu; tüm talimatların yenilenmesi, yeniden talimat yazılması, bu talimatlara sanıklar ve sanık müdafilerinin çağrılmasını talep ediyoruz. Eğer bu mümkün değilse bu periyotlarda dinlenmesini istiyoruz” talebinde bulundu. 
 
Duruşma periyotlarına dair Karaman, “Adil yargılamanın ilkelerinden biri olan silahların eşitliği sağlanamaz. Sizin ve üyelerin önünde birer bilgisayar var. Bizde de var. Ama müvekkilimizin böyle bir imkanı yok” dedi. 
 
‘DOSYADAN ÇEKİLİN’
 
Mahkeme Başkanı Bahtiyar Çolak’ın görevden alınması ve heyete yeni bir üyenin dahil edilmesine değinen Karaman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Heyetinizde yeni bir üye var. Kendisine de iddianameyi incelemesi için 6-7 aylık bir süre verin. Eğer bu taleplerimizi olumsuz değerlendirecekseniz, size tavsiyemiz dosyadan çekilin. En iyisini yapmış olursunuz. Gelen daha iyi olacak mı biliyorum ama en azından teorik olarak siz kendinizi kurtarmış olursunuz.”
 
‘KENDİNİZİ KURTARIN’
 
Ardından Diyarbakır’dan duruşmaya SEGBİS ile bağlanan avukat Cihan Aydın, Mahkeme Başkanı Bahtiyar Çolak’ın görevden neden azledildiğini sordu. Bunun cevaplanması gerektiğinin altını çizen Aydın, “Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve bunun gibi kurumlardan gelen yanıtları kabul etmiyoruz. Çünkü bunlar davanın katılanları ve taraf. Bunların gönderdikleriyle yargılama yapamazsınız. Bahtiyar bey kendini kurtardı, siz de kurtarın” dedi.  
 
NASIL BİR DURUŞMA PERİYODU? 
 
“Nasıl bir duruşma periyodu istiyorsunuz?” diye soran mahkeme başkanına cevap veren Aydın, “Biz müvekkillerimize gerekli kolaylıkların sağlanmasını istiyoruz. Müvekkillerimizle konuşurken günde yalnızca 2 saat dosyayı incelemek için bilgisayar başına götürüldüklerini söylediler. Müvekkillerimizin bilgisayar başında geçirdikleri sürenin uzatılmasını istiyoruz. Mümkünse süresiz olsun. Süre sınırlaması koymak doğru değil. Ne yargılamaktan ne de yargılatmaktan kaçınmıyoruz. Müvekkillerimiz de bu pozisyonda” diye belirtti.  
 
Mahkeme başkanı, “2 ay ara verelim, 2 hafta duruşma yapalım öyle mi?” diye sordu. Aydın, “Evet” yanıtını verdi. 
 
SORU YANITSIZ BIRAKILDI 
 
Diyarbakır’dan SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılan avukat Cemile Turhallı Balsak, duruşmada mevcut klasör sayısını sordu. Soruyu yanıtlamayan mahkeme başkanı, avukatın konuşmasına devam etmesini söyledi.
 
BİR ODA DOLUSU KLASÖR
 
Konuşmasını sürdüren Balsak, “Bu cevabınızla bilmediğinizi anlıyorum. Adil yargılama hakkı uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış bir haktır. Ama bu hakkın uygulanmasından birinci derece sorumlu olan sizlersiniz. Tarafsız bir mahkeme heyeti olarak orada bulunmuyorsunuz ne yazık ki. Bu yüzden heyetinizi ayrı ayrı olarak reddettik. Ama burada savunma hakkına yönelik almış olduğunuz her bir kararı ifşa ederek belirtmek zorundayız. Savunma hakkı sadece mahkemede kullanılmaktan ibaret değildir. Tutukluluk devam kararları alan sizlersiniz, ceza tehdidi altında olan müvekkillerdir. Bu hususta savunmanın hazırlanmasının fiziksel koşullarından psikolojik koşullarına kadar sağlanması sizin sorumluluğunuzda. Bu yargılamadaki dosyaların her bir belgesinin yargılananlar tarafından inceleniyor olmasını bekliyor olmanız lazım. Dosyada bini aşan klasör var. Bir oda dolusu klasörden bahsediyoruz” diye aktardı. 
 
'MIŞ GİBİ YARGILAMA'
 
Ardından söz alan avukat Veysi Eski, “Her şeyin olağanüstü olduğunu siz de biliyorsunuz. Olağanmış gibi davranmayın, ‘mış’ gibi bir yargılama yapmayalım. ‘CMK’da duruşmalar kesintisiz olur’ diyorsunuz, doğrudur ama her yargılamanın kendi ruhu var. Siz burada 108 sanıklı duruşma yapıyorsunuz. Her duruşma arasında yüzlerce evrak geliyor. Siz her ne kadar yasallığa dayansanız da savunma hakkının özünü bu şekilde duruşma periyotlarını belirleyerek ortadan kaldırıyorsunuz” dedi. 
 
‘İSTİKLAL MAHKEMESİ’NDEN FARKI YOK’
 
Ülkede çok sayıda OHAL dönemi yaşandığına dikkati çeken Eski, “En çok da Kürtlere yönelik yargılamalarda oldu. Kürtlere yönelik yargılamaların hepsi düşman ceza hukuku çerçevesinde oldu. Şeyh Sait yargılaması 1925’te başladı bitti, idam cezaları verildi. İdam cezaları Meclis’te onaylanmadan infaz edildi. Şu anda sizin bu yargı pratiğinizin Şark İstiklal Mahkemesi’nin yargı pratiğinden bir farkı yoktur. Duruşmanın düzenine dair bugüne kadar oturmuş bir gelenek var. Doğrudanlık ilkesi vardır. Tutuk devam kararlarınızda bir kısım yargılanan arkadaşlarımızın beyanlarını tutuk devam gerekçesi yapıyorsunuz. Burada toplam herkes bu duruşmayı takip etmek zorunda. Müvekkilimin lehine veya aleyhine olacak her beyanı görmem, duymam ve dokunmam gerekiyor. Bu doğrudanlık ilkesinin bir gereği. Yeni üye geldi. Yeni üyenin sadece tutanakları dahi okuması Yargıtay kararlarına aykırı. Burada bir yerlerden bir müdahale oluyor. Aynen Ali Salip’in, Şeyh Sait’i idama mahkum eden Şark İstiklal Mahkemesi savcısı Ahmed Süreyya Örgeevren’e şikayette bulunması gibi. Atatürk’ten gelen cevap şuydu, ‘Hukuka uymanıza gerek yok.’ burada da aynı mevzuyu yaşıyoruz” diye konuştu.  
 
Makul sürenin belirlenmesi talebinde bulunan Eski, “2 ay ara verilmesi gerekiyor. Ara karar kurun, duruşmayı sonlandırın, 2 ay sonrasına gün verin, biz de gelip kaldığımızda yerden devam edelim. Aksi takdirde savunma makamı olarak bu yargılamanın bir parçası olmayacağız. Bu bir yargılama değil şark istiklal mahkemesinin bir devamı niteliğindedir biz bunu kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
Ardından söz alan avukatlar da Eski’nin taleplerinin ortak talepleri olduğunu ifade ederek, karar verilmesini istedi. Mahkeme başkanı ise tutuklu yargılanan siyasetçilere taleplerini sordu. Söz alan siyasetçilerden Mesut Bağcık, “Belgelerin içinde tam olarak neler olduğunu bilmiyoruz. Ben hakkım olan savunmamı yapmak istiyorum ama bununla ilgili koşulların yaratılmasını istiyorum. Duruşma periyotlarından dolayı savunma hakkım elimden alınmaktadır. Diğer yandan avukatlarımın da tüm yaşamı bu davayla sınırlı değildir. Bu yapılan uygulama avukatsız bırakılma anlamına gelmez mi?” diye sordu.
 
HSK’NİN SİYASİ MÜDAHALESİ
 
Selahattin Demirtaş ise HSK’nin mahkemeye siyasi müdahalede bulunduğunu, bunun savunma hakkının ihlaline yol açtığını belirterek, “Mahkemenizin bir takım eksikleri giderilmesi, dosya incelemesi için duruşma periyodu konusunda hassasiyet göstermesi, özellikle müştekilerin dinlendiği duruşmalarda müştekiler dinlenirken, avukatlarımızın da en azından bilgilendirilmesinin sağlanması gerekir. Bugüne kadar binlercesi dinlendi ama tam olarak kime karşı suç duyurusunda bulunduklarını kendileri de biz de bilmiyoruz.  Tüm heyet üyelerinin dikkatle dinlemesini istiyoruz. Biz bu işin öznesiyiz. Allah'ın varlığı ve birliği gibi biliyoruz ki kumpas bir davadır. Avukatlarımızla dosyadaki belgelere bakarak bunu söylüyoruz, ben biliyorum. Ben hiçbir yerden talimat almadığımı biliyorum. Avukatlarımız delil toplama faaliyetine lehte olan delillerin toplanması konusunda talepte bulunurken, bunu kabul etmediniz. Lehimize tek bir ara karar kurmadığınıza göre buna dayanarak diyoruz, ‘Siz de kumpasın ortağı mısınız?’  Ben biliyorum suçsuz olduğumu. Kimsenin bana talimat vermediğini ben biliyorum. Yüzde 100 yalan olduğunu ben biliyorum, MYK üyelerimiz biliyor. O yüzden kumpas olduğuna eminiz. Sizden birileri bize kumpas kurdu kimseden talimat almadık dolayısıyla savcılık, İçişleri Bakanlığı, MİT ve Saray bir takım avukatlarla yan yana geldi ve bu dosyayı kurdu. ‘Yeni delil olarak ne sunabiliriz ki AİHM kararını uygulamayalım’ diye düşündüler” şeklinde konuştu. 
 
‘BİZ ONLARI SANDIĞA GÖMECEĞİZ
 
Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sıfır delille bizi ikinci defa tutuklayıp da ‘ne yapacağız’ dediler ve gizli tanık beyanlarına başvurdular. Savcı, gizli ve açık tanık ihalesine çıktı. Avukatlarımız sizden bu soruşturma aşamasındaki tuhaflıkların araştırılması talebinde bulunuyor. Gizli ve açık tanıklar nerede bulundu, araştırılsın. Soruşturma savcısı nasıl İzmir'e gitti, geri geldi bunlar HSK’dan sorulsun. Ben anlayabiliyorum. Avukatlar ‘iki celse arasında 50 klasör daha geldi bakamadım’ diyorlar. Aleyhte, lehte ne var bilmiyoruz. Dosyayı fiziki olarak alabilsek bin klasörü koyacak yer yok. Açık söylüyorum, Devlet Bahçeli ve Erdoğan Türkiye'yi yöneten iki siyasi lider ve bu davanın sonuçlanması için grup toplantısı salonlarından yargıya talimat veriyorlar. Hem bizi terörist olarak ilan ediyorlar hem de İçişleri Bakanlığı avukatıyla dahil oluyor. Savunma hakkı dediğimiz sadece süreyle sınırlı değil. Bazı yargı mensupları ideolojik olarak Bahçeli ve Erdoğan'a bağlı olabilir, bazıları korkuyor olabilir. Ama biz onları sandığa gömeceğiz. 
 
DOSYANIN VERİLERİ ELİMİZDE YOK
 
Dolayısıyla ne karar vermek istiyorsanız verin. Savcı yanınızda bir an önce mütalaayı çıkarın, kararı verin, mahkeme salonunda işimiz bitsin. Ama halk sandıkta kararı verir. 6 sene sürmüş bu soruşturma. Savcıya soruşturma için 6 sene tanımışsınız ama avukatlarımıza 6 aylık süreyi çok görüyor, davayı bitirmeye çalışıyorsunuz. Türkiye'nin her yerinden evrak toplamış, koymuş savcı. Biz de siyaseten bunun kumpas olduğundan eminiz. Ama bırakın avukatlarımız baksın. Lehimize bir tane bile delil yok. Yapmayın. ‘Şeklen de yapmıyoruz’ derseniz savunma hakkımız elimizden alınmıştır ne fiziken ne de dijital ortamda şu an bin klasöre ulaşmış dosyanın verileri de elimizde yok. Tutukluluk devam gerekçelerini de sallıyorsunuz. 
 
GİZLİ TANIK MERCEK UYDURMA
 
Tutukluluk gerekçelerine bakalım. Demirtaş’ın yargılandığı Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davadaki gizli tanık Mercek’e ulaşılamaz duruma geldi. Bunu da tüm arkadaşların tutuk devam gerekçeleri yapmışsınız. Delil uydurmayın. Mercek adlı gizli tanık kayıp değil, olmadığı ortaya çıktı. Beyanları yok. Böyle bir gizli tanık yok dediler. Açık müzekkere cevabını okuyun. ‘Gizli tanık beyanlarına ulaşılmamıştır’ diyor. Bunu alıp ‘ulaşılamaz duruma geldi’ diyerek tutuk devam gerekçesi yaptınız, yapmayın.
 
HALKIN ÖĞRENCİLERİYİZ
 
Bize yüzlerce yıl ağırlaştırılmış ceza verseniz de binlerce yol verseniz de aynı süre yatacağız çünkü halk sandıkta karar verecek. Bu bir kumpas davasıdır. Siz bu yargılamayı devam ettirecek kumpasa dahil oluyorsunuz. Savunma yapmaya istekliyiz. 5 yılımız bitti tutuklulukta. Normalde bizim hızlandırmamız gerekiyor ama sanki biz yargılıyormuşuz da siz acele ediyorsunuz gibi bir durum var. Bu 5 yıllık tutukluluğun siyasi rehinelik yıldönümünde insanlar açıklama yaptılar ama onlara da müdahale edildi. Arkadaşlara teşekkür ediyorum. Ama özellikle Van’daki, başını eğmeye çalışanlara karşı dik duran arkadaşa da teşekkür ediyorum ve dik durmayı halktan öğrendik, halkımızın öğrencisiyiz dik durmaya devam edeceğiz.” 

Kaynak: MA