Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık ile kurumun Genel Müdürü İbrahim Altan’a İçişleri Bakanlığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında "güveni kötüye kullanma" suçundan para cezası kesildi.

Sözcü'den Ali Ekber Ertürk'ün haberine göre Kızılay'da son dönemde gündeme gelen yardım ve bağışlara ilişkin iddialar hakkında İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca soruşturma açılmıştı. Soruşturma sonucunda Kınık'a iki ayrı konuda toplam 344 bin lira, Altan'a ise 70 bin lira ceza verildi. Her iki isim, ödedikleri cezaya, “itiraz şerhi” düştü.

Kızılay Genel Müdürü İbrahim Altan, Deniz Feneri davasından da 2.5 yıl hapse mahkûm olmuştu. 

Kızılay Basın Müşavirliği ise haber üzerine şu açıklamayı yaptı:

"Sözcü Gazetesi’nin 03.10.2020 tarihli sayısında yer alan “Kızılay Yöneticilerine ‘Güven’ Cezası” başlığıyla yer alan iddialara ilişkin olarak aşağıdaki açıklamanın yapılması zorunlu olmuştur.

Sözcü Gazetesi söz konusu haberinde Kızılay’ın ve Kızılay bağışçılarının en hassas olduğu “güven” kelimesini başlığına çekerek niyetini de ortaya koymuştur. Zira bir süredir büyük bir üzüntü ve şaşkınlıkla takip ediyoruz ki; belirli bir odağın tek amacı hayırsever milletimizde olan ve her geçen gün büyüyen Kızılay’a yönelik güveni ortadan kaldırmaktır. Yoksa Sözcü Gazetesi de bilmektedir ki hukukta “güven cezası” diye bir ceza bulunmamaktadır. “Güveni Kötüye Kullanma Cezası” vardır ve bu suçu soruşturmak savcıların görevidir. Yani bir yerde böyle bir suçun işlendiği şüphesi var ise; bu şüphe kanıtları ile savcılığa suç duyurusu olarak taşınır ve suçun cezasını yargı verir.

Haberde sözü edilen “güven” cezasına konu olan işlemler ise hiçbir şekilde bağışlarla ilgili değil, idari iş ve işlemlerle ilgili iki konuda yaşanan takdir hakkı konusundadır.

Öncelikle dernekler kişilerle değil yönetim kurullarıyla yönetilirler ve kararlar bu kurullarda alınır. Duyumlara dayanan ve içeriği tamamen gerçek dışı olan haberin aslı iki eleştiri raporuna dayanmaktadır; birisi bazı personel atamalarında deneme sürelerine ilişkin Yönetim Kurulunun takdir hakkı, diğeri de bir iş sözleşmesinde Genel Müdürlükçe yapılan idari işlem konusunun farklı yorumundan kaynaklanmaktadır ve iki rapora da itiraz edilmiştir."