Mustafa Güçlü / Demokrat Haber

Şiir, söyleşi ve araştırma alanında çeşitli dergilerde ismine ve yayınlanmış kitaplarına rastlayabileceğiniz yazar Seçkin Zengin ile söyleştik. Değişik alanlarda eğitim alan Seçkin Zengin “Farklı bakış açıları kazanabilmek için eğitim alanımı ona göre düzenliyorum” diyor:

- Okuyucularımıza özgeçmişiniz hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?

1973 Yılında Aksaray ili Acıpınar köyünde doğdum. Selçuk Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi 2. sınıftan ayrıldım, Aksaray Üniversitesi İşletme Fakültesi, Açıköğretim Fakültesi İktisat Bölümü, Aksaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümlerinden mezun oldum. Halen Açıköğretim Fakültesinde Kamu Yönetimi 4. sınıf, Aksaray Üniversitesi Arkeoloji Bölümü 2. sınıf öğrencisiyim.

Şiirlerim; İnsancıl, Güncel Sanat, Afrodisyas Sanat, Nif, Kasaba Sanat, Emeğin Sanatı, Suje, Temren, Eliz Edebiyat, Beşparmak, Kurgu Kültür, Silgi, Edebiyat Ortamı, Edebice, Kasabadan Esinti, Şiiri Özlüyorum dergilerinde yayınlandı.

Yapmış olduğum söyleşiler, İnsancıl, Temren ve Güncel Sanat, Caz Kedisi, Üvercinka, Edebiyat Nöbeti, Lacivert, Şiiri Özlüyorum dergilerinde yayımlandı.

Eserlerim:

Eleştiriye Bakış(Eleştiri-Deneme), Şiiri Özlüyorum kitaplığı, 2018

Üryan(Şiir), Temren Yayınları, 2018

Seçkin Bakış(Söyleşi),Temren Yayınları,2018

Üzerlik(Şiir), Şiiri Özlüyorum kitaplığı, 2018

Çağdaş Türk Edebiyatının Sorunları Üzerine(Eleştiri-Deneme), Şiiri Özlüyorum kitaplığı, 2018

Eleştiriye Bakış 2(Eleştiri –Deneme), Şiiri Özlüyorum kitaplığı, 2018

Unut Dağı(Şiir), Şiiri Özlüyorum kitaplığı, 2018

Seçkince Söyleşiler 2(Söyleşi), Şiiri Özlüyorum kitaplığı, 2018

Seçkince Söyleşiler 3(Söyleşi), Şiiri Özlüyorum kitaplığı, 2019

Seçkince Söyleşiler 4(Söyleşi), Şiiri Özlüyorum kitaplığı, 2019

-Seçkin Zengin olarak kendinizi edebiyatın hangi alanına daha yakın hissediyorsunuz?

Şiire daha yakın hissetmekle beraber söyleşi ve araştırma konuları ile de ilgileniyorum. Nedenine gelince sosyoloji bölümü mezunuyum. Birçok insanın göremediklerini görebiliyorum. Gözlem gücümün yüksek olduğunu biliyorum o yüzden yakın bir zamanda öykü yazmaya da yönelebilirim.

-Özgeçmişinizden birden fazla alanda yüksek öğrenim yaptığınızı görüyoruz. Farklı disiplinlere olan ilginizi nasıl açıklarsınız?

Genel olarak çoğu insanın tek bir bakış açısıyla yaşamı yorumladığına tanık oluyorum. Çok farklı bakış açıları kazanabilmek için eğitim alanımı ona göre düzenliyorum. İnsan bir defa yaşadığına göre yaşamına farklı derinlikler kazandırmalı.

Sosyolojinin insana değişik bir bakış açısı kazandırmasıyla birlikte arkeoloji insanın “neliği” üzerine duruyor. İki yıl içerisinde bana değişik bir bakış açısı kazandırdı. Özellikle somut deliller olmadan konuşmamayı öğretti.

-Halen Arkeoloji bölümünde 2. sınıf öğrencisisiniz okumakta olduğunuz bölüme alışabildiniz mi? Arkeoloji eğitiminin sanatsal yaratımınızda ne gibi etkileri oldu?

İlk önce bölüme alışmakta çok zorlandım. Bilmediğim bir dil ve terminoloji öğrenmek zorunda kaldım. Okudukça zevkli bir alan olduğunu gördüm.

Sanatçıda sanatsal olarak insan türünü daha kapsamlı olarak anlamlandırma çabası vardır. Bunun neticesinde ortaya çıkan estetiğin sanatsal yaratıya etkileri kaçınılmazdır. Bu etkilenmenin olumlu yönde olduğunu düşünüyorum.

Neticede bizim işimiz insanı araştırmak.

-Ülke gündeminde güncelliğini koruyan “kültürel miras” ve “koruma” hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kültürel miras olgusu toplumumuzda yanlış algılanmakta. Tarihin bizle başladığı ve bizle bittiği algısı var. Fakat bu topraklarda bizden önce yaşamış halkların kültürel birikimleri de bizim mirasımızdır. İnsanlığın kültürel yaratımlarına bütünlüklü bakmak gerekir. Aynı coğrafyada olmamamıza rağmen Maya Uygarlığı, Antik Mısır uygarlığı da bizim için önemsenmesi gereken dünya kültürel mirasının bir birikimidir.

-Çok kısa sürede çeşitli başlıklar altında edebiyatın sorunlarına yönelik dosyalar hazırladığınızı görüyoruz. Bu çalışmalarınızın bir boşluğu dolduracağına ya da doldurduğuna inanıyor musunuz?

Evet! Yirmi beş yıldır edebiyat dergilerini takip ediyorum, eksiklerini görüyorum. Bu okumalarıma bağlı kalarak en azından kendi okumak istediğim kitapları çıkarıyorum. Okuyucuda bir farkındalık yaratmaya çalışıyorum.

-Son zamanlarda yayımladığınız kitaplarla ilgili okuyucudan istediğiniz ölçüde dönütler aldınız mı?

Hayır! Aslına bakacak olursanız pek öyle okuyucudan beklentim de yok. Okuryazar ilişkisi mülkiyet ilişkisine dönüşmemeli. Benim okurum dendikçe sanki bir sahiplik olgusu ortaya çıkıyor. Kitapları herhangi bir beklentiye girmeden karşılıksız olarak çıkarıyorum.

-Üç şiir kitabınız var. Size çok bilindik bir soru yöneltmek istiyorum. Şiirimizin gidişatı hakkında ne düşünüyorsunuz? Şiir bunalımda ya da çöküşte mi?

Şiirin bunalımda olduğunu düşünmüyorum. Şiirin yazılı ve sözlü olmak üzere ikiye ayrıldığını düşünüyorum. Halk içerisinde şiirsel söylemler ve anlatımların çok güçlü olduğunu düşünüyorum.

Benim şiirlerim kısa dizelerden oluşmakta. Yani şiirin şiirini yazıyorum. Kültürel birikimimin artmasıyla bunun şiirsel söyleme yansıyacağını düşünüyorum.

 -Şiir dergileri ve ödül mekanizması hakkında düşünceniz nedir?

Şiir dergileri edebiyatımız için gereklidir. Ancak birbirinin aynısı olan dergilerin olmasına karşıyım. Aynı düşünce ya da yolda yürüyenler, kişisel sürtüşmelerin neticesinde yeni bir dergi açıyorlar. Getirdikleri yenilik nedir? Hiçbir şey, sadece benim de dergim olsun.

Ödül mekanizması kişiliği oluşmamış veyahut zayıf karakterli insanlarda “oldum” duygusu yaratabilir. Bu yüzden sanatçının eserlerinde gerilemeye neden olabilir.

-Okuyucularımıza son söz iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Farklılık yaratmayan hiçbir kitabı okumayın.