ESRA CENGİZ / STAR

Mühendisten reklamcıya, gazeteciden öğrenciye kadın-erkek 13 taraftar gönül verdiği kulübü bir öyküyle anlattı. Asla Yalnız Yürümeyeceksin adlı kitapta toplanan öykülerde Bucaspor da var bir zamanların efsane takımlarından Dinamo Zagreb de.

COŞKU, hüzün, sevinç, kavga, öfke... Bir futbol takımına gönül verdiyseniz her hafta bu duygulardan bir veya birkaçını yaşayacaksınız demektir. Büyük kulüplerin fanatik taraftar kitlesini hepimiz az çok tanıyoruz. Kim "Yenilsen de yensen de" kabullenişi içinde, büyük hayallerden uzak Anadolu kulüplerini, hangi motivasyonla destekler? Şimdi size futbolun üç büyük takımdan ibaret olmadığını, taraftarlığın gerçek manada ne anlama geldiğini anlatan bir kitap önereceğiz: Asla Yalnız Yürümeyeceksin.

Twitter aracılığıyla bir araya gelen mühendisten reklamcıya, gazeteciden öğrenciye 13 kişinin futbola ilişkin öykülerinin yer aldığı bu kitap raflardaki yerini aldı. Futbolu klişe ifadelerle okumaktan sıkılanlar ve edebiyat meraklıları için önemli bir buluşma olan Asla Yalnız Yürümeyeceksin'in yazarları öykülerini anlattı.

Bizim de Renkli Televizyonumuz Vardı adlı kitabıyla edebiyat dünyasına adım atan Onur Gökşen, kitabın mimarı. Tüm hikayelerin 15 gün içinde yazıldığını anlatan Gökşen'in de kitapta Büyükada'dan Kadıköy'e adlı bir öyküsü var. Tahmin edilebileceği gibi Fenerbahçe'yi anlatıyor Gökşen: "Kadıköylü olunca dünyaya Fenerbahçeli olarak geliyorsunuz. Hikayem 1989'da 3-0 yenilirken Galatasaray'ı 4-3 yendiğimiz maçı merkezine alıyor. Anneleri ameliyat olan iki kardeşten büyük olanının hastaneden kaçıp o maça gidişini ve yaşadığı iç hesaplaşmayı anlattım."

Bir kadının gözünden

Fatoş Bentli kitapta öyküsü olan iki kadından biri. Demirin Mavisi'nden, Ateşin Kırmızısı'ndan adlı hikayesiyle Karabük Demirspor'u anlatan Bentli elektrik-elektronik mühendisi. Bentli'ye nasıl bir kurgu yarattığını sorduk: "Hikayem; şehrin ruhunun amatör futbol ruhuyla birleşmesi ve bu yaşananların ergenlik dönemine yeni giren bir kız çocuğunun gözünden anlatımı. Kadınların da çocukluk ya da ergenlik dönemi anılarında futbolun olabileceğini ileriki yaşamlarında da futbolu sevip zevk alarak takip edebileceklerine vurgu yapmak istedim."

Gazeteci Alper Turgut ise memleketi olan Adana'nın iki köklü kulübünden biri olan Adana Demirspor'u işlemiş Kafana Göre Adana Demir'de. İşte öykünün ortaya çıkış hikayesi: "İlk takımım olan Adana Demirspor kentin delilerinin, haşarılarının, bıçkınlarının kulübüydü. Ama babam Fenerbahçeliydi ve İstanbul'a taşındığımızda beni de zorla Fenerbahçeli yaptı. Gel zaman git zaman Adana Demirspor'u unuttum. Bir gün kulübün ürünlerinin satıldığı mağazaya girince takıma karşı aşkım depreşti ve kendi yaşadıklarımı hikayeleştirdim."

'Araf'tarın Hazin Hikayesi

Mizah yazarı Hakan Köksal müzmin bir Fenerbahçeli ama kitapta Bursaspor’a ilişkin bir öyküsü var: "Damarımı kesseniz sarı-lacivert akarken Bursa'da yaşayan biri olarak Bursaspor ile kurduğum ilişkiyi anlattım. Yeşil-beyazlıların şampiyon olduğu sene özellikle son haftalarda yaşadığım duygusal gel-gitlerden güzel bir hikaye çıkacağını düşündüm ve ortaya Bir Araf'tarın Hazin Hikayesi çıktı. Hem içimi döktüm hem Bursaspor'u temsil etmeye çalıştım."

Yönetmen, yazar Derya Erkenci bir Beşiktaş taraftarı ama çocukluğunda havasını sık soluduğu Maltepe Stadı'ndan yola çıkmış öyküsünü kurgularken: "Anneannemin evi Maltepe Stadı'nın hemen yanında olduğu için çocukken stada gidip amatör küme maçlarını seyrederdim. Eniştem amatör kümede kaleciydi. Bu yüzden soyunma odalarına kadar girerdim. Maltepespor orijinli bir öykü yazdım. Ama sıradan bir amatör küme takımının soyunma odasında olan bitenleri, maça çıkmadan yaşanan son 15 dakikayı anlattım."

O zamanlar ne güzel yenilirdik

BEŞİKTAŞ taraftarı olan gazeteci Ümit Alan'ın O Zamanlar Ne Güzel Yenilirdik adlı öyküsünde çocukluk ve ilk gençliğinin geçtiği şehrin takımı Eskişehirspor var: "Eskişehirspor'un 1995-96 sezonunu anlattım. Üniversiteye hazırlanıyordum. Bir taraftan sınav kaygısı bir taraftan da karşılıksız bir aşk vardı başımda. Üstüne bir de Eskişehirspor ligden düşüyordu. Maçlara gidiyordum ve hep yeniliyorduk. Fark ettim ki ben o dönem takımla hayatımın yenilgilerini özdeşleştirmişim. Takımı yenilen taraftarla olmak terapi gibiydi. Bunu öyküyü yazarken fark ettim. Bir kurgudan ziyade hayatımın o dönemini anlattım."

Dağılmaya tribünden başladı

REKLAMCI Erkan Şimşek hikayesinde bir ülkenin dağılışını bir futbol maçı üzerinden anlatıyor: "Ben iyi bir Galatasaraylıyım. Göçmenim ve çocukluğumdan hayal meyal hatırladığım bir maçı; 1990’daki Dinamo Zagreb-Kızılyıldız karşılaşmasını hikayeleştirdim. Bu maç Yugoslav futbolunun bitişi ve iç savaşın başlangıcını simgeliyor. Dinamo Zagreb ve Kızılyıldız, Hırvatistan ve Sırbistan'ın iki milliyetçi fanatik taraftara sahip kulübü. Yugoslavya yıkıldı yıkılacak, çatırdama sesleri gelirken ki tarafın da milliyetçi taraftar grubu bu maçta patladı. Yaşanan olaylarla iç savaş o gün kafalarda başladı. Bu maçı orada yaşayan 10 yaşındaki bir çocuğun gözünden yazdım."

Hayatımız üzülmekle geçti

İZMİR’İN önemli kulüplerinden Karşıyakaspor'u kitaba sokan isim pazarlama yöneticisi Erdem Aksakal. Hikayesinin adı Karşıyaka Komple Terstir. Peki neden? İşte yanıtı: "Karşıyakalıyım. Kaderi kötü bir takım. Büyük filan değil, başarısız bir takımız. Önümüzdeki sene 100'üncü yılımızı kutlayacağız. Kalıcı başarımız yok. Hayatımız üzülmekle, kanser olmakla geçti. Biz de 'yenilsen de yensen de' yok, hep 'yenilsen de' durumu var. Galibiyete şaşırıyoruz. Hasbelkader playoff'ta final oynadık. O sene altın gol kuralı çıktı, altın golü yiyip elendik. Bir sezon da ikinci ligde orta sıralardaydık. Birinci ligle birleştirme çıktı. Durduğumuz yerde küme düştük. Ama kulübü deli gibi seviyoruz."

Ağabeyim bir, Buca iki

GAZETECİ Özkan Güven bu sezon Spor Toto Süper Lig'den düşmesi kesinleşen Bucaspor'u anlatıyor hikayesinde: "Ağabeyim Bir, Buca İki hikayemin ismi. Bucasporlu değilim ama doğduğum, sokaklarında düşe kalka büyüdüğüm bölgenin takımını yazdım. Bucasporlu bir genç ve onun Göztepeli holigan abisinin hikayesi bu. Ayağının ayarı kaçan futbolcuların, biraz sert vurmaları halinde caddede yürüyen birinin başına top isabet ettirdiği sahada kazandığı maçlarla bugünlere geldi Bucaspor. İlginç şekilde altyapıya önem verdi. Spor Toto Süper Lig'e çıkması ve düşmesi bir olsa da büyük iş gerçekleştirdi; Buca'da yaşayanları Bucasporlu yaptı. Bu, Süperlig'e çıkmaları kadar önemli.”