İZMİR (EVRİM KEPENEK / DİHA) Araştırmacılar Elif Yıldırım ve Leyla Çelik tarafından derlenen ve 30'dan fazla Karadenizli kadının portresinin anlatıldığı "Yeşilden Maviye Karadeniz'den kadın portreleri" isimli kitap, Nika Yayınevi tarafından okuyucu ile 8 Mart'ta buluştu.
Kitabı derleyenlerden Çelik, "Karadeniz insanının birer fıkra kahramanı olmadığını, çoğu trajediye ev sahipliği yapmış bölgemizin gerçek yaşantısının bilinmesini istedik" dedi.

Kimisi sırtında ağırlığının birkaç katı yükle uçurum kenarından evine ulaşmaya çalışıyor, kimisi de hem yavrusunu hem buzağını sırtındaki küfeye sığdırıp fındığını topluyor. Kimi göç ettiği bölgelerde dilini gizlemek zorunda kalıyor kimi de cezaevi kapılarından mezar başlarına büyük bir dirençle yıllarca süren ziyaretler gerçekleştiriyor. Onlar, dünyanın hemen her bölgesindeki ortak kadın yazgının öznesi olan Karadenizli kadınlar. Araştırmacılar Elif Yıldırım ve Leyla Çelik, Karadeniz kadının anlatıldığı ve farklı yazar ile gazetecilerin gönderdiği 30'dan fazla portreyi "Yeşilden Maviye Karadeniz'den kadın portreleri" isimli kitap da derledi. Nika Yayınevi'nden çıkan kitap 8 Mart'ta okuyucu ile buluştu.

Yıldırım ve Çelik aylar önce, "Bize çok şey katan coğrafyamıza biz de bir şeyler katmak için yola çıktık" şiarı ile sosyal medyada, "Karadeniz'deki kadınlara dair tanıklıklarınızı, fotoğraflarınızı bize gönderin" çağrısı yapınca kitaptaki portreler de gönderilmeye başlandı. Gazeteciler Adnan genç, Uğur Biryol, şair Sezai Sarıoğlu, müzisyen İlknur Yakuoğlu gibi isimlerin de katkı sunduğu kitap böylece ortaya çıktı. 2007 yılında aynı konuyu işleyen bir kitap "Fadime Kimdir" adıyla Heyamola Yayınları tarafından yayınlandığını hatırlatan Çelik, "O zamandan bugüne her alanda büyük değişimler, gelişimler, iyi-kötü olaylar oldu. Sosyal medya hayatımıza girdi, çevremiz genişledi, daha çok şeye şahit olmaya, daha çok şey duymaya-görmeye başladık. Anladık ki yazılacak daha çok şey var. Gerçekten de varmış" dedi.

'ANA DİLLERİMİZ EV İÇİNE SAKLANDI'

Kendilerine gönderilen portreleri okurken kimi zaman güldüklerini kimi zaman gözyaşına boğulduklarını söyleyen Çelik, kitapla birlikte kuzeyin etnik zenginliğinin tanınmasını istediklerini ve Samsun'dan Artvin'e "Laz" sanılan bu coğrafyada kimlerin yaşadığını, nasıl bir kültüre sahip olduklarını, dillerini, inançlarını, geleneklerini, ne yediklerini-içtiklerini, nasıl yaşadıklarını anlatmayı amaçladıklarını kaydetti.

Çelik, Hemşin kadınlarıyla ilgili katkı sunan Mahir Özkan'ın birkaç gün önce bir röportajda "Annem Türkçe'den yorulduğu için dilimi öğrendim" dediğini belirterek, şunları aktardı: "Gerçeğimiz bu. Okulda, askerde, hastanede, işyerinde baskılarla dilinden men edilen, asimilasyona uğrayan binlerce insandan söz ediyoruz. Bölgemizin yerel dilleri (özellikle Romeyika, Hemşince ve Lazca) adeta gizli bir şifre gibi yıllarca ev içlerinde saklandı. Ve çoğumuz bölge çocuğu olmamıza rağmen varlıklarını çok geç öğrendik. Bu zenginliğimizi tanıtmak ve paylaşmak istedik, umarız başarırız. Her ne kadar ataerkil sistemin çarkında olsak da, analar kültürlerin temel taşıdır. Onlar aldıklarını çocuklarına aktarırlar. Kadını işlememizin nedeni bu" diye anlatıyor.

'FAŞİST SALDIRILAR BİZLERİ RAHATSIZ EDİYOR'

Çelik, kitaptaki tanıklıklara dair de, "Hrant Dink cinayetinden TAYAD'lıların linç edilmesine, Sümela'ya gelen Yunanların protestosundan, son dönem şahit olduğumuz HDP temsilciliğinin kabullenilmeyişine, rahiplerin öldürülmesinden, faşizme varan açıklamalar yapan türkücülere kadar maalesef çok iyi referanslarımız yok" diye belirtti. "Hem son yıllarda Karadeniz'deki faşist tırmanış hem de başka bölgelerdeki insanlar tarafından antipatik bulunması son derece rahatsız ediyor" diyen Çelik, kitabın bu önyargıları da yıkmak için bir adım olduğunu söyledi.

KİTAP TÜM KADINLARA ARMAĞAN EDİLDİ

Çelik son olarak, "uy, da, haçan" diyerek insanları güldüren karakterlerin azlığını, Karadeniz insanının birer fıkra kahramanı olmadığını, çoğu trajediye ev sahipliği yapmış bölgenin gerçek yaşantısının bilinmesini istediklerini aktararak, "Bunları bir araya getirdiğimizi umuyoruz. Anlamlı bir gün olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde tüm kadınlarımıza armağan ediyoruz" dedi.