Ermeni edebiyatına açılan pencere” nitelemesine sahip Aras Yayınları, 20. yılını kutluyor.

Akşam Kitap, Aras Yayınları’nın editörleri Nıvart Taşçı ve Ararat Şekeryan’la konuştu:

Kuruluştan sonra yaşananları anlatır mısınız? Kimler destek oldu? Ne gibi zorluklarla karşılaştınız? Ermeni edebiyatına yoğunlaşma kararı nasıl alındı?

Nıvart Taşçı: Yayınevi kurulduğunda Ermenice edebiyatı Türk okuruna tanıtmak ve direkt olarak Ermenice kitap basmak fikrinin yanı sıra, Cumhuriyet tarihi boyunca ötekileştirilen, yok sayılan topluluklar hakkında yapılan edebi veya edebiyat dışı araştırma ve incelemelere de yer verme fikri sahipleniliyor. Fakat yıllar geçtikçe okurların Aras’tan talebi daha çok Ermenice edebiyat tercümelerine, Ermeni tarihi ve kültürünü tanıtan kitapların yayımına öncelik verilmesi yönünde oluyor. Aslında Aras’ın programını bu anlamda okurları, takipçileri belirlemiş oluyor. Tabii öte yandan, Ermenilerle ilgili olmayan kitaplarımızın az sayıda oluşunu bu yönde gelen projelerin eksik, niteliksiz oluşuyla açıklayabiliriz. İyi hazırlanmış projeler gelse ve üretilebilseydi, Aras bugün belki de sadece Ermenice edebiyata veya Ermeni kültürüne yoğunlaşmış bir yayınevi olmayabilirdi.

Çıkartmak isteyip de çıkartamadığınız kitaplar oldu mu?

Ararat Şekeryan: Bu sorunun cevabını upuzun bir liste eşliğinde vermek mümkün. Yayımlamak istediklerimizin listesi belki de yayımladıklarımızdan uzundur. Burada Aras’ın yayıncılık duruşuna ve yayın politikasını belirleyen dinamiklere, sahip olduğu insan gücüne dikkat çekmek lazım. Aras daha çok Ermeniceden, İngilizceden ve Fransızcadan çeviri kitaplar yayımlayan bir yayınevi. Çeviri standardımızı her daim yüksek tutmaya çalıştığımızı belirtmemiz lazım. Yayıncılık piyasasına baktığımızda bugün belli birkaç yayınevinin dışında bunu umursayan pek yok gibi. Her kitapta iyi çevirmenlerle çalışmak için çaba gösteriyor, kitapları redaksiyon ve düzelti sürecine tabi tutmadan yayımlamıyoruz. Tabi burada en büyük sıkıntıyı Ermeniceden çevrilen kitapların yarattığını vurgulamak gerekir. Bu alanda çalışan profesyonel çevirmenler, editörler yok. Dahası bunların yetiştirilmesi yönünde atılan adım da yok. Bugün halen herhangi bir üniversitede Batı Ermenicesi ve Batı Ermeni edebiyatı üzerine eğitim veren bölüm yok. Öyle ki bu alandaki çeviri çalışmalarında da iş yarı-profesyonel ve amatör kişilere, gönüllülere kalıyor.

Yirmi yılda kaç kitap yayımladınız? Kaçı tekrar baskı yaptı.

Ararat Şekeryan: Geçtiğimiz ay 20. yılımıza özel olarak yayımladığımız “Modern Ermeni Edebiyatı” (Kevork Bardakjian) adlı çalışma aynı zamanda 140. kitabımız olma özelliğini taşıyordu. Bunların 50 kadarını Ermenice yayınlarımız oluşturuyor. Geriye kalan 90 Türkçe kitabın yarısından fazlasının ikinci veya üçüncü baskıyı yaptığını belirtmek gerekir. Türkçe tirajımızın 1500 olduğunu dikkate alırsak, aslında piyasa standartlarına göre “çok satan” bir kültür yayıncısı olduğumuzu da söyleyebiliriz.

EN ÇOK SATAN KİTABINIZ?

Nıvart Taşçı: Yayınevinin ilk kitabı olma özelliğini taşıyan Gâvur Mahallesi geçtiğimiz günlerde 16. baskısını yaptı. Açık ara liderliği götürüyor. Bu kitap dışında, beşinci, altıncı baskısını yapan yirmiye yakın kitabımız var. Tabii bunu bu kitapların edebi değerini artırıcı bir şey olarak söylemiyoruz. Fakat enteresan bir örnek, geçtiğimiz yıl yayımladığımız “1915 Öncesinde Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeniler” (Raymond Kevorkian) başlıklı çalışma. 140 lira gibi bir fiyata satılan 700 sayfalık bu hacimli eser 3-4 ay içerisinde 3000’e yakın kopya sattı, ki böyle büyük bir kitabın bu kadar hızlı tüketildiği başka çok örnek yoktur.