Oya Baydar ve Melek Ulagay'ın nehir söyleşi tarzındaki 'Bir Dönem İki Kadın' kitabında Türkiye'nin yakın tarihine ilişkin pek çok konu var.

12 Mart ve 12 Eylül darbelerine yer verilen eserde Baydar "CHP, 27 Mayıs müdahalesinin arkasındaki temel güçtü" diyor.

Yazar Oya Baydar ve yönetmen Melek Ulagay yeni yayımlanan "Bir Dönem İki Kadın / Birbirimizin Aynasında'' (Can Yayınları) adlı kitapta 1940'lardan günümüze Türkiye'de ve dünyada yaşananları iki kadının gözünden anlatıyor.

Nehir söyleşi tarzındaki kitap 27 Mayıs darbesi, 68 olayları, 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri, Kürt hareketi, Filistin kampları ve daha pek çok konu etrafında ilerliyor. Bir buçuk yılın sonunda hazırlanan kitabın giriş niteliğindeki "İlksöz" bölümünde iki yazar bu söyleşiye neden giriştiklerini şöyle anlatıyor: "Türkiye'de ve dünyada solun durumu, bölünmüşlüğü, geniş kitlelerden kopukluğu, kimilerine göre de yenilgisi üzerine çok yazılıp çizildi. Ama bunların birçoğu iktidar konumundan bakan erkek egemen gözün gördükleriydi. Tarihi sadece erkekler yazmamalı; tarih, erkeklerin insandan çok siyasete odaklı resmi tarihi olmamalı; o tarihi yaşarken nasıl bir arada olduysak, yazarken de birlikte yazılmalı, diye düşündük."

Konuşma havasında geçen kitapta elbette iki kadının sandığında saklı kalan pek çok konu var. Kitap, Oya Baydar'ın deyişiyle "Sosyalist harekette yaşadıklarımız gibi dar, bence biraz da kısır bir çerçeve içinde kalmayalım; Türkiye'nin bir dönemine, o dönemin insanlarına, yaşamına bizim kendi küçük pencerelerimizden bir bakış sağlasın düşünmemiş miydik?" Kitabın sonunda ise Baydar, kimilerinin çıkıp iki tuzu kuru kadın oturup dönek dönek konuşuyor diyeceklerini söylüyor.

CHP, 27 MAYIS'IN ARDINDAKİ TEMEL GÜÇTÜ

"O yargıçlarından bazıları şimdi Ergenekon davalarının avukatı."

Oya Baydar: "CHP, 27 Mayıs müdahalesinin arkasındaki temel güçtü. Menderes'in 'kara cübbeliler' dediği profesörler, öğretim üyeleri, yani üniversite camiası darbenin destekçisiydi. İstanbul Üniversitesi kantininde çoğu CHP'li olan öğrenciler halk mahkemelerini kurmuşlar Demokrat Partili, milliyetçi, sağcı öğrencileri yargılıyorlar, halk adına mahkûm ediyorlardı. Ceza; dayak veya aşağılama olarak infaz ediliyorlardı. O mahkemelerin başkanlarından ya da yargıçlarından bazıları şimdi Ergenekon davalarının avukatı. CHP gençlik kollarının en bilinen adlarından bazıları da bugün aynı çizgideler. Bir sürekliliği var yani bu darbe yandaşlığının."

"Devrimden anladığımız farklıydı"

Melek Ulagay; "68 Mayıs'ında Fransa'da, Almaya'da, Avrupa'da gençler devrim istiyorlardı. Biz de devrim istiyorduk; ama devrimden anladığımız farklıydı. Devrimde devrim değil, antiemperyalist ulusal devrimdi amaç. Mevcut işbirlikçi burjuva iktidarını düşürmek, yerine emekçilerin sosyalist iktidarını getirmek."

"Edip Cansever iyi şiir okurdu"

Oya Baydar: "Edip Cansever'i iyi tanırım. 1966'da 67'de bizim Levent'teki eve gelirdi, orada toplanırdık, şiirler okunurdu. Şairler şiirlerini iyi okuyamazlar genellikle; ama Edip çok güzel, çok etkileyici okurdu."

"İsmet Özel'in geldiği noktayı kavramak zor"

Oya Baydar: "O yılların sesleri gürül gürül yükselen iki devrimci şairiydi Ataol ve İsmet. Ve gerçekten de şairdiler. Ataol'un Bir Gün Mutlaka şiir kitabındaki, İsmet'in Evet İsyan kitabındaki şiirler, Ahmed Arif'inkilerle birlikte dilimizden düşmezdi. Şu işe bak. İsmet Özel'in şimdi geldiği noktaya bak. Bu işleri bırakmayı, sosyalizmden geçmeyi, başka bir hat seçmeyi, yeni inançlar edinmeyi, dindar olmayı, İslamî kanatta yer almayı, hepsini anlayabiliyorum. Ama İsmet Özel'in gazetelere yansıyan sözlerini, söyleşilerini okuyorum da bazen, orada yansıyan insan ve yaşam sevgisizliğini, hatta nefretini, kadın aşağılamasını, boyun eğişi, şoven milliyetçiliği, topluma ve kendi özel tarihine küfrü kavramakta zorlanıyorum."

"12 Mart muhtırası darma duman etti"

Oya Baydar: "Tarihin cilvesine bak. 12 Mart muhtırasını sol darbe diye destekleyenler başta olmak üzere hepimizi darma duman eden, içerilere tıkan operasyonun adı Balyoz Harekatı'ydı."

"Mahir Kaynak ajan olarak çalışmıştı"

Oya Baydar: "İlhan Selçuk, Talat Turhan ve diğerleri General Madanoğlu cuntasının üyeleri olarak tutuklanmışlardı, yani 9 Mart'çıydılar. 9 Mart'çılarla 12 Mart'çıların bir hesaplaşmasıydı. Sol cunta lideri Madanoğlu ile takımını ihbar eden ise bizim o zamanlar İktisat Fakültesi asistanı olarak tanıdığımız, benim hatırladığım kadarıyla 68'den beri bizim çevrelerde de dolanan Mahir Kaynak'tı. İstanbul Üniversitesi'ndeki solcu öğretim üyelerine, çeşitli olaylarda protesto bildirileri imzalattığını hatırlarım. Ajan olarak çalışmıştı cuntacıların arasında. Şimdilerde muteber uzman sayılıyor.""İlhan Selçuk'a yapılan tören, Ergenekon töreni gibiydi"

Oya Baydar: "İlhan Selçuk'un ölümünden sonra Lütfi Kırdar'da yapılan resmî anma ötörenini hem sen hem de Aydın, biraz üzülerek "O bu değildi, bundan ibaret değildi" duygularıyla, kederle anlattınız. Aydın, "Oradaki tören resmi Ergenekon töreni gibiydi, davalardan birinin bir numaralı sanıklarından bir paşa salona geldiğinde neredeyse ayakta alkışlandı, her konuşan hamaset nutukları attı." diye anlattı bana üzüntüyle. "Sonuna kadar kalamadım, çıktım." dedi. Sen de benzer şeyler söylemiştin. Onu tanıyan eski bir dost olarak anma töreninde neler hissettin Melek?"

1977, derin devlet ve Demirel

Oya Baydar: 1 Mayıs 1977'yi anlatıyor: "Bana sorarsan, derin devletle bağından hiç kuşku duymadığım Demirel ve benzerleri provokasyonun amacını da, kimler tarafından tezgâhlandığını da çok iyi biliyordu."

Zaman