Türkiye’de üzerinde yaşam olan 12 adada yaşayan insanların kendi adalarını anlattıkları “Ada Rüzgârı” isimli kitap çıktı. Bozcaada’dan Kınalıada’ya, Avşa’dan Marmara adasına, Gökçeada’dan Büyükada’ya tam 12 adanın yaşayanları benzer güzellikleri ve sorunları, kendi adalarının onlara ne ifade ettiğini bu kitaba yazdılar. Geçen hafta sonu da bu kitabın yazarları İstanbul’da buluştular. Yazarların yanı sıra adalarda yaşayanlar, ada aşıkları da adeta bir adalılar buluşması haline dönüşen buluşmaya katıldılar.

Bozcaada, Gökçeada, Marmara Adası, Büyükada, Avşa adası, Heybeliada, Burgazada, Kınalı adası, Paşalimanı adası, Koyun adası, Cunda, Ekinlik adası gibi Türkiye’de üzerinde yaşam olan adalar Ada Rüzgârı kitabında birer hikâyeyle bir araya geldi. Yazarların Ada Rüzgârı’nı imzaladığı buluşmaya 200’e yakın kişi katılırken kitapta adı geçen kişiler de buluşmadaydılar.

Kadıköy Tosbağa Cafe’de bir araya gelen adalılar yaklaşık üç saat süren imza ve söyleşi gününde hem kendi adalarını anlattılar, hem de adalar üzerine muhabbet ettiler. Kitabı yayına hazırlayan Mustafa Dermanlı, “İki seneyi aşkın bir süredir adalarda yaşayan insanlarla iletişime geçtik. ‘Ada’ kavramının onlar için ne ifade ettiğini kaleme almalarını istedik. Türkiye’deki on iki adadan yaşam hikâyesi bu kitapta bir araya gelmiş oldu. İki yılın sonunda önce bir yazı dizisi, sonra da bu kitap ortaya çıktı. Bugün bir imza gününün ötesinde belki belli aralıklarla olabilecek bir Adalılar Buluşması’nın ilk tohumu atılmıştır diye umut ediyorum” dedi.

Zehra Akca, Mustafa Emre Çınar, Eyüphan Erkul, Pınar Gezgen, Zeynel Tolga Gürer, Nejat Işık, Hıdır Kayhan, Semra Askeri Uzuner ve Hüseyin Can Yücel hem yazarı oldukları kitabı imzaladılar hem de kendi adalarına dair kısa bilgiler verdiler.

NEJAT IŞIK: ‘BU KİTAP GÜZEL BİR EYLEM’

Bozcaada’yı yazan Nejat Işık, “Bu kitap ortaklaşa kotarılan bir kitap olduğu için benim gözümde anlamı çok çok fazla. Günümüzde insanın böylesine yabancılaşma süreci içindeyken hâlâ bir diğer eli kendi elinin içinde hissetmesi ve bir diğerinin de yine elini bir ortaklık oluşturabilmek için uzatabilmesini güzel bir eylem olarak düşünüyorum” dedi. Heybeliada’da yaşayan yazar ve senarist Eyüphan Erkul da, “Yazabilmek için Heybeliada’ya yerleştim. Adada hâlâ insanların çocukları sokağa çıkabiliyor. Bir profesörün çocuğuyla bir faytoncunun çocuğu birlikte oynayabiliyor. Hâlâ eriğin çalınabildiği bir yer Heybeliada. İnsanlar sakin” diyerek adasını anlattı.

SEMRA UZUNER: ‘BİR ADA YARATMAMIZ GEREKTİĞİNE İNANIYORUM’

Türkiye’de üzerinde yaşam olan fakat nüfus sayısı sadece 7-8 kişi olan Koyunadası’nı yazan Pınar Gezgen ise Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrenci. Kitaba konu olan yazıda teyzesinin Koyunadası’nda yaşadıklarını konu alan Gezgen, “Çoğunuzun bilmediği, çok farklı bir ada bizim adamız. Issız bir ada. Oradayken huzur dolu oluyoruz. Adamıza sizleri bekliyoruz” dedi. Sait Faik’in adası Burgazada’yı kitaba taşıyan Semra Askeri Uzuner, “Adaya taşınmadan önce de bir ada yaratmamız gerektiğine inanıyordum. Bu adanın doğanın bir parçası olduğumuzu anlatan bir ada olmasını istiyordum. Bu yanıyla ada rüzgârı ve ada esintisi umarım hepimize böyle yaşanılası bir dünyanın adımlarını yaratır” dedi.

HÜSEYİN CAN YÜCEL: ‘UMARIM HER ANLAMDA BERABERLİĞİMİZ DEVAM EDER’

Büyükada’da öğretmenlik yapan Zehra Akca da, “Kendimi şehirde yabancı hissediyorum. Adayla olan ilişkimi şehirde göremiyorum. Şehirlilerin ihtiyacı olan şeyin bizim içimizde saklı olduğunu düşünüyorum. Bu yazıyı da bu sebeple kaleme aldım. Benim için Büyükada’da yaşamaya çalışmak çok kıymetli bir şey” diyerek görüşlerini paylaştı.

Kitabın yayına hazırlanmasında emek verenlerden biri olan ve aynı zamanda da Marmara Adası’nı yazan Hüseyin Can Yücel, “Marmara adasında doğdum ama 5 yaşında adadan ayrıldım. Şimdi de her fırsatta adada soluğu alıyorum. Ulaşımın devlet elinden alındığından beri adaya bazen karayoluyla, bazen de deniz yoluyla gittim. Bozcaada Mendirek dergisini gördükten sonra daha sık yazılar yazmaya başladım. Kitaba konu olan adalara zaman içinde ulaştık. Yavaş yavaş yazarlarla tanıştık. Kitap fikri gelince hem kendi adamda, hem de diğer adalarda bunun olmasını hayal ettim. Sonuçta bir araya gelmiş olduk. Bundan sonra da diğer adalılarla birlikte umarım hem sanatsal hem de kültürel beraberliklerimiz olur” dedi.

HIDIR KAYHAN: ‘ADA DUYGUSU FARKLI BİR DUYGU’

Paşalimanı adasından Hıdır Kayhan da buluşmadaydı. Kayhan, “Emekli olduktan sonra, uzun yılların verdiği sakinlik isteği doğrultusunda adalara gitmeye başladım. Ama gerçekten ada duygusu ayrı bir duygu. Her tarafınızın denizle çevrili olduğu bir yerdesiniz. Yaşayabildiğinizi görürsünüz zaman içerisinde” dediği konuşmasının ardından Ekinlik adasını yazan Mustafa Emre Çınar konuştu. Çınar, Ekinlik adasının tarihinden bahsettiği konuşmasında, “Küçüklüğümden beri Ekinlik adası ve eski şeyleri toplamak en çok sevdiğim iki şey. Benimle yazı için bağlantıya geçildiğinde ben adanın tarihçesi üzerinden bir yazı kaleme aldım. İstanbul yorucu bir şehir. Adaya geçtiğimde içim içime sığmıyor mutluluktan” diyerek duygularını ifade etti.

Müzisyenlik yapan ve Avşa adasını kitaba taşıyan Zeynel Tolga Gürer, “Avşa turistik yönü ağır basan bir ada. Ama başka başka yerlerine gitmeyi tercih eden sezonda bile gelse mutlu olabiliyor. Biz adalılar olarak adalara borçluyuz. Ada için her zaman bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Bu 12 kişinin sayısı bana mitolojik geliyor. Adalar için somut projeler üretebiliriz” dedi.

Geçen ay okuyucusu ile buluşan Ada Rüzgarı’nın ikinci baskısının önümüzdeki günlerde yapılacağı, kitaba ilginin yoğun olduğu dile getirildi. Bu tip imza ve söyleşi günlerinin de önümüzdeki günlerde farklı noktalarda yapılacağı aktarıldı.

Haber: Mustafa Dermanlı