Gazeteci Fehim Taştekin, "Rojava/Kürtlerin Zamanı" adlı kitabının Adıyaman Kahta Sulh Ceza Hâkimliğince yasaklanmasıyla ilgili olarak “Artık mantık aramaktan vazgeçtim. İktidar yeter ki birilerini cezalandırmak istesin, bir işaret yetiyor. Ben gazetecilik yapıyorum, mesleğimin ilkelerini gayet iyi bildiğimi düşünüyorum. Bir savcı ya da polis kafasına göre gazeteciliğin sınırlarını belirleyip keyfi bir şekilde suç isnat edemez” dedi.

3 kitap hakkında verilen toplatma kararında yer alan "terör örgütü niteliği taşıdığı değerlendirilen" ifadesini de eleştiren Fehim Taştekin, “Bir kitap nasıl terör örgütü olabilir? İşin tuhaflığı bu dil yoksunluğuyla kendini ele veriyor zaten” diye konuştu.

Kararı T24’ten İnan Ketenciler'e değerlendiren Fehim Taştekin şunları söyledi:

"Son birkaç yılda ardı ardına o kadar skandallar yaşadık ki, artık kötülük sıradanlaştı. Benim yaşadığım başkalarının başına gelenlerin yanında çok basit kalıyor. Tabii bir kitabın yasaklanması da hukuk sisteminde yaşanan erozyonun ulaştığı boyutu gösteriyor.

Yasaklanmadan önce de barış talebiyle eylem yapar öğretmenler, tweet atan bir kadın öğretmen, bir gazeteci ve bir avukat aleyhine suç delili olarak kullanılmak istendi. Hapishanelerden okumak için istendiğinde cezaevi yönetimi tarafından sakıncalı diye el konuldu. Her alanda bir kötüye gidiş var. Hukuk parti devleti namına militanlaşıyor. Yargı ve kolluk sisteminde işlenen hukuk cinayetleriyle korkunç bir dökülme yaşanıyor.

Artık mantık aramaktan vazgeçtim. İktidar yeter ki birilerini cezalandırmak istesin, bir işaret yetiyor. Ben gazetecilik yapıyorum, mesleğimin ilkelerini gayet iyi bildiğimi düşünüyorum. Bir savcı ya da polis kafasına göre gazeteciliğin sınırlarını belirleyip keyfi bir şekilde suç isnat edemez.

Sadece benim kitabımla ilgili değil son zamanlarda tutuklanan gazeteci ve yazarlarla ilgili iddianamelere baktığımızda ürkütücü bir acemiliğin, çarpıtmanın, niyet okumanın hakim olduğu, hukuk dilinden ve mantığından yoksun büyük bir ucubeliği görüyoruz. Rojava: Kürtlerin Zamanı ile ilgili hakimin hükmü “Terör örgütü niteliği taşıyan kitap” ifadesini içeriyor. Bir kitap nasıl terör örgütü olabilir? İşin tuhaflığı bu dil yoksunluğuyla kendini ele veriyor zaten."