ANKARA - BDP Eş Genel Başkanı Gülten Kışanak, Başbakan Erdoğan’ın Erbil (Hewler) ziyaretini önemsediklerini ancak, Kürt sorununun Ankara, Diyarbakır ve Van’da çözüleceğini söyledi. Kışanak, “Seçime 1,5-2 ay kalmışken, bu gezi sanırım Diyarbakır ve Şırnak'ta bulamadığı desteği Erbil'de aramaktır. Ama unutmasın başbakan Erbil'deki Kürtler oy kullanamıyor” dedi ve yanlış hesabın Erbil’den de, sandıktan da döneceğeini kaydetti.

Newroz sonrası oluşturdukları 4 talep ile başlattıkları sivil itaatsizlik eylemleriyle demokratik çözüm çadırlarına yönelik AKP'nin yanıtının polis, baskı ve gaz bombası olduğunu belirterek, "AKP ilk günden itibaren baskı uyguladı. Biz demokrasi ve barışta ısrar ederken, AKP çatışma ve kaosta ısrar ediyor. Taleplerimiz demokrasi açısından vazgeçilmez taleplerdir. Sonuna kadar taleplerimizi savunacağız" dedi.

BDP Eş Genel Başkanı Gülten Kışanak, partisinin grup toplantısında konuştu. 1 milyon gencin üniversite kapılarında olmasının eğitim sisteminin çarpıklığının göstergesi olduğunu belirten Kışanak, "Bütün gençlerimiz kendilerini dayatılan yarışın içerisinde buluyorlar. Adeta bir yarış atı gibi çocukluktan itibaren hatta üniversiteden mezun oluncaya kadar sınav maratonuna maruz kalıyorlar" dedi.

ANADİLİ İNKAR EDEN BİR EĞİTİM SİSTEMİ

Yurtdışında getirilecek olan öğretmenlere de değinen Kışanak, "Türkiye'de 350 bin öğretmen atama bekliyor. Geleceklerini kurgulamak imkanına sahip değiller. Ama AKP hükümeti dışarıdan 40 bin öğretmen ithal etmeye hazırlanıyor. Bu kabul edilemez. Bunun sorumlusu iktidardır. Geçmişe fatura mal etmenin bir anlamı yoktur. AKP 8 yıldır iktidardaydı" diye kaydetti. Türkiye'de yabancı dil öğretilemediğinin bir gerçek olduğunun altını çizen Kışanak, "Türkiye insanların ana diline dahi tahammül edemiyor. Kendi anadilini öğrenemeyenler başka bir dili öğrenmede zorluk çekiyor. Anadili inkar eden bir eğitim sistemi, sadece koşturmacaya dayalı sistem doğal olarak yabancı dilde de başarısız oluyor" dedi.

AKP ÇATIŞMA VE KAOSTA ISRARLI

Kışanak, Newroz'da öne çıkan talepler etrafında 4 talep ortaya koyduklarını ve bunlar için dört bir yanda sivil itaatsizlik eylemleri yaptıklarını ve demokratik çözüm çadırları kurduklarını belirterek, "Bu taleplere demokrasi içerisinde yanıt bulmak oldukça kolay ve mümkündür. Bunları hayata geçirmek için problem yaşamadan güçlü bir planlama ile Türkiye barışa giden bir yola sokulabilir. Bizim beklentimiz bu taleplere karşı güvenlik konseptiyle yaklaşıp terörize etmekten vazgeçmekti. İktidara bunun çağrısını yaptık. Bu taleplerin muhatabı hükümettir, siyasi patilerdir. Polis, baskı ve gaz bombası değildir. AKP ilk günden itibaren polisi ve baskıyı uyguladı. Biz demokrasi ve barışta ısrar ederken AKP çatışma ve kaosta ısrar ediyor" dedi. Sıraladıkları taleplerin Türkiye demokrasisi açısından vazgeçilmez talepler olduğunun altını çizen Kışanak, taleplerini sonuna kadar savunacaklarını ve demokratik çözüm çadırlarını inşaa etmeye devam edeceklerini kaydetti.

BAHÇELİ, ERDOĞAN’DAN DAHA SAĞDUYULU

Kurulan çadırların Türkiye demokrasisi ve Kürt sorunun çözümü açısında önemli olduğunun altını çizen Kışanak, demokratik çevrelere çağrıda bulunarak, "Bu çadırlar hep beraber çözümü tartıştığımız çadırlar haline gelebilir. Herkesi buraya katkı yapmaya davet ediyoruz" dedi. AKP'nin çadırlara yönelik yaklaşımının ise saldırı yaklaşımı olduğunu belirten Kışanak, şunları kaydetti: "Özgürlüklerin önünde hiçbir zor aracının yaptırımı yoktur. İstediğiniz kadar yapın ancak erteleyebilirsiniz. Ama bu özgürlükler önünde asla ve asla duramazsınız. Kışkırtıcı söylemlerden uzak durulması gereken bir süreçteyiz. Halkın bu taleplerini siyaseten beğenmeyebilirsiniz ama bunu kışkırtıcı bir üslupla kamuoyunun gündemine sokup sokakları fitillemek hiçbir siyasi partinin yapması gereken bir şey değildir. Bu demokratik talepleri herkes hazmederek sindirmelidir. Bu Türkiye'nin geleceğiyle ilgili bir sorundur. Özellikle MHP lideri Bahçeli'nin daha sağduyulu bir söyleme sahip olmasını önemsediğimizi söylemek istiyorum. Başbakan'da bu üslup yoktur."

BAŞBAKAN’A: BİZ Mİ SİVİL DEĞİLİZ, SEN Mİ?

Başbakan Erdoğan'ın BDP'lilere yönelik söylediği "bunların neresi sivil" sözünü eleştiren Kışanak, "Bu başbakan 2006 yılında da demokratik talepler için sokağa çıkanlara 'kadın da olsa çocuk da olsa gereğini yerine getireceğiz' diyen bir Başbakan'dır. 4 gün önce Diyarbakır'da bir oturma eylemi yapmak istedik. Kenti panzerlerle kapatarak açık cezaevine çevirdiniz. Biz mi sivil değiliz, sen mi değilsin? Bu manzara neyin manzarası. Sadece talepleri ile yürüyüş yapmak isteyenlerin üzerine saldıran sen misin? Bu mudur sivil mantık. Biz taleplerimizle sonuna kadar siviliz. Ama siz çok iyi biliyoruz ki askeri vesayet ile uzlaşan ve işbirliği yapan şimdi de kendi gücünü oluşturarak toplumsal muhalefeti bastırma niyetindesiniz. Siz bu ülkede askeri harcamaları denetim dışında bırakan Başbakan'sınız. İşte sizin ne kadar sivil olduğunuz bu uygulamalar ile ortada. Önce kendinize bakacaksınız. Milyonlarca insanın Newroz'da dile getirdiği taleplerine kulaklarınızı açacaksınız" dedi.

BAŞBAKAN SİVİL EYLEMLERİ HEDEF GÖSTERİYOR

Başbakan Erdoğan'ın sivil itaatsizlik eylemleri ve demokratik çözüm çadırları'na yönelik açıklamalarını eleştiren Kışanak, "Başbakan demokratik sivil eylemleri hedef gösterircesine bir tutum içindedir. Başbakan'ın bu yaklaşımları er ya da geç tarihte hak ettiği yere gönderecektir onu" dedi. Kışanak, BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, "4 talebimizi kabul edin seçimlerde aday olmayız" yönündeki açıklamalarını tekrarlayarak, taleplerin kabul edilmesi durumunda aday olmayacaklarını yineledi.

HAKİKATLERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU

BDP'nin Newala Qasaba'ya yaptığı yürüyüşün gerçeklerle yüzleşme yürüyüşü olduğunun altını çizen Kışanak, toplu mezarlar açığa çıkarılmadan, devletin bu zihniyetten vazgeçtiğinin söylenemeyeceğini belirtti. Kışanak, "Eğer şimdiye kadar yapılan halka ve demokrasiye ihanetse bunu o zaman bir Hakikat Araştırma Komisyonu ile halka anlatırız, vicdanlar temizlenir böylece. Katliamlar arkasındaki siyasi mantıkla gün yüzüne çıkarılsa inanıyorum ki Türkiye'de yaşayanlar gelin bu sorunu demokrasi ile çözelim diye ayağa kalkar. Bu nedenle bunu yapmıyorlar. Önümüzdeki günlerde aynı yöntemi denemek ihtiyacında kalır mıyız hesabını yapıyorlar. İktidar buna rağmen bu talepleri görmezden gelmeyi tercih ediyor. Başbakan kendisi karanlıkta duruyor, zannediyor ki herkes karanlıkta. Yanılıyorsun insanlar aydınlıkta her şeyi görüyor ya sen de görecesin ya da kendi karanlığında mahkum olacaksın" dedi.

KÜRT SORUNU ERBİL’DE DEĞİL DİYARBAKIR’DA ÇÖZÜLÜR

Kışanak, Başbakan Erdoğan'ın Erbil ziyaretini önemsediklerini, ancak bunun Kürtlerin demokratik haklarını tanıması ve orda var olan hakların geliştirilmesi bakımından önemsediklerini kaydetti. Başbakan Erdoğan'ın Kürt sorunun çözmek için Erbil'e gittiyse boşuna gittiğinin vurgulayan Kışanak, "Kürt sorunun ancak Ankara'da, Diyarbakır'da, Hakkari ve Van'da çözülür. Türkiye'de Kürt sorunu ancak Newroz'da ve demokratik çözüm çadırlarında açığa çıkan iradeyi görerek çözebilir. Bu nedenle Başbakan'a buradan bir kez daha sesleniyoruz. Erbil'e gitmeniz önemli ama Amed meydanında toplanan 1 milyon insanın sesini dinlemek de en az onun kadar hatta daha fazla önemlidir. Bu gezinin zamanlaması manidardır. Seçime 1,5-2 ay kalmışken, bu gezi sanırım Diyarbakır ve Şırnak'ta bulamadığı desteği Erbil'de aramaktır. Ama unutmasın başbakan Erbil'deki Kürtler oy kullanamıyor" ifadesini kullandı. Kürdistan Federal Bölgesi'nde yaşayan Kürtlerin de Başbakan Erdoğan'a aynı tavsiyelerde bulunacaklarını düşündüklerini kaydeden Kışanak, "İnanıyorum ki oradaki Kürtler de Sayın Başbakan'a aynı tavsiyede bulunacaktır. Eğer Kürtlerden oy istiyorsan git Diyarbakır ve Van'daki Kürtleri dinle diyeceklerini umut ve tahmin ediyorum" dedi.

YANLIŞ HESAP ERBİL’DEN DÖNER

Türkiye'nin seçim dönemine girdiğini ve seçimin yaklaştığını belirten Kışanak, seçim dönemine siyasi partilerin eşit ortamda girmediğinin altını çizdi. Kışanak AKP'nin hazineden 187 trilyon para yardımı aldığını ancak bununla yetinmeyerek bağımsız adaylar için de 7 bin TL para alma şartı koştuğunu kaydetti. Kışanak, bunun adalet olmadığını belirterek, "Başbakan'ın ve buna ortak olan partilerin adaleti bu kadar. Bu hesaplar 12 Haziran'da sandıktan geri dönecek. Yanlış hesap Bağdat'tan da Erbil'den de sandıktan da geri döner" dedi.

MECLİS ONURUNA SAHİP ÇIKMALI

Hükümetin seçimlere çok kısa bir süre kala Kanun Hükmünde Kararname yetkisi almak için Meclis'e tasarı getirmesinin manidar olduğunu belirten Kışanak, "Bu olağanüstü dönemlerin yöntemidir. Demokratik dönemlerde bunlar olmaz. Zaten iktidar yürütme yetkisini cılkını çıkaracak kadar kullanıyor. Bir de yasama yetkisi istiyor. Bu açıkça otoriter rejim özlemidir. Böyle bir yaklaşımı kınıyoruz. Bu uygulamanın bir başka dikkat çekici noktası seçim sürecinde olması. Hükümet tüm kamu kurum ve kuruluşlarında atama, görevden alma gibi konularda tamamen yetki istiyor. Bu açıkça tüm kamu çalışanlarında çalışan herkese seçimde AKP'yi desteklemezseniz yeriniz güvende değil demektir. Bu bürokrasiyi teslim alma yaklaşımının bir sonucudur. Meclis bu yetkiyi devretmemeli ve onuruna sahip çıkmalıdır" dedi. Kışanak son olarak Türkiye'de nükleer santral kurulması konusunda Başbakan'ın yaptığı açıklamalara değinerek, "Başbakan tüp ile nükleer santralin yaratacağı riskleri aynı kefeye koyacak kadar farkında değil. AKP'nin ampulü dikkat ölüm tehlikesi var anlamına geliyor bu ülkede" diye kaydetti.

ANF