Amerikan Alman Marshall Fonu Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı, İstanbul’daki seçim sonuçlarının ardından Türkiye’nin önündeki süreci değerlendirdi. Ünlühisarcıklı, “Erken seçim lafını kim ederse seçmen tarafından cezalandırılır” dedi.

Özgür Ünlühisarcıklı, Türk-Amerikan ilişkilerinin geçtiği krizli döneme ilişkin de, S-400 meselesinin çözümü için artık çok geç olduğunu belirterek, “Belki de bu yaz aylarında bildiğimiz anlamında Türk-Amerikan ilişkilerinin sona ereceğini göreceğiz ve ilişkinin küllerinden yeniden doğması gerekecek” dedi.

Ünlühisarcıklı, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı 23 Haziran belediye başkanlığı seçim sonuçlarının ne anlama geldiği ve bunun Türk siyasetine yansımalarına ilişkin olarak VOA Türkçe muhabirinin sorularını yanıtladı.

 “Türkiye’nin seçimlerin tiyatrodan ibaret olduğu bir Avrasya Cumhuriyeti olmadığı görüldü”

Öncelikle seçim süreci ve sonuçlarının mutluluk verici bir tarafı olduğuna işaret eden Ünlühisarcıklı, “Türkiye'de darbe girişimi sonrası, OHAL sürecinden sonra artık bundan sonra gerçek seçimlerin yapılamayacağını, Türkiye'deki seçimlerin gerçek olma niteliğini kaybedecek kadar adaletsiz ve özgürlükten yoksun olduğunu iddia edenler olmuştu. Hatta hayli de yaygındı özellikle Avrupa'da ve Amerika'da. Ama bu seçimler bize şunu gösterdi: Her ne kadar adaletsiz bir süreç de olsa Türkiye'de seçimlerin hala gerçek olduğunu, hala rekabetçi olduğunu ve muhalefetin hala kazanma şansının olduğunu gösterdi. Özetle şunu söyleyebiliriz Türkiye seçimlerin bir gösteriden, tiyatrodan ibaret olduğu bir Avrasya Cumhuriyeti değildir. Bunu tescil etmesi bu seçimlerin özellikle bana büyük mutluluk verdi” diye konuştu.

“Bu seçimlerin ne anlama geldiğini bundan sonraki gelişmeler belirleyecek”

Bu seçim sonuçlarının ne anlama geldiğini bundan sonraki gelişmelerin belirleyeceğini ifade eden Ünlühisarcıklı, bu durumu şöyle anlattı:

“Ekrem İmamoğlu'nun kazanması Türkiye'de sadece bir kültürel grubun veya sadece bir partinin seçmenlerinin verdiği oyların bir sonucu değildir, aslında bir partiyi ve bir kültürel grubu aşan bir uzlaşmanın bir sonucudur. Eğer Ekrem İmamoğlu ve partisi bunu böyle görür ve bu seçimde ortaya çıkan koalisyonu, farklı kültür gruplarının oluşturduğu koalisyonu muhafaza edecek bir yol haritası izlerlerse bence bu seçim sonucu hem Türkiye siyasetini dönüştürür hem de Ekrem İmamoğlu'nun bir siyasal lider olarak yükselişinin devamını sağlar.

Ama Ekrem İmamoğlu ve CHP bunu sadece kendi partileri ve kendilerine ait hissettikleri kültürel grubun başarısı olarak görür, bir rövanşizm içinde hareket ederlerse bence bu sonuçlar sadece gelip geçici olur ve Türkiye'deki kutuplaştırıcı, cepheleştirici siyaset anlayışı devam eder. Benim bir seçmen olarak ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak arzum birincisinin gerçekleşmesidir. Yani Türkiye'deki kutuplaştırıcı, cepheleştirici siyaset anlayışının sona ermesidir.”

“Kaybedenler kutuplaştırıcı siyasete bel bağlayanlar oldu”

Ünlühisarcıklı, “seçimin kazananları ve kaybedenlerinin kimler olduğu” sorusunu da şöyle yanıtladı:

“İdeali seçimlerin kaybedenlerinin olmamasıdır. Bence zaten seçim kazanan bir siyasetçinin veya liderin asıl başarısı ne kadar çok vatandaşa kazandırdığını hissettirmesi değil, ne kadar az vatandaşa kaybettirdiğini hissettirmesidir. Bu bakış açısından bakacak olursak ben bu seçimde kaybedenlerin diğer aday ve onun çevresindekilerle sınırlı olmasını, onların da kaybının sadece bir seçim kaybetmiş olmak duygusu olmasını arzu ederim. Ama şunu söyleyeyim: Türkiye'de bence kim cepheleştirici ve kutuplaştırıcı siyasete bel bağlıyorsa bence onlar kaybetmiştir. Çünkü bundan sonraki gelişmelerin artık vatandaşların bu siyaset anlayışını reddetmesine yol açması hayli muhtemeldir.

Erdoğan bir kumar oynadı ve kaybetti; işi kolay olmayacak”

Bu seçim sonuçlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bundan sonra izleyeceği politikalara nasıl bir etkisinin olabileceğine ilişkin bir soru üzerine Ünlühisarcıklı, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işi kolay olmayacak. Aslında tabii ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da bu seçimin kaybedenlerinin başında saymak gerekir çünkü bir önceki yani orijinal seçimi iptal ettirmek için kendisi çok güçlü bir siyasi irade ortaya koydu. Bir anlamda bir kumar oynadı ve kaybetti. Bundan sonra Cumhurbaşkanı Erdogan zorlu mücadele verecek, yokuş yukarı bir mücadele verecek” diye konuştu.

Ünlühisarcıklı, bunun sebeplerinin üç kategoride ele alınabileceğini kaydederek, bunları “sosyo-ekonomik problemler, dış politikada yaşanan sorunlar ve yeni bir enerji kazanan muhalefet” olarak sıraladı.

Ünlühisarcıklı bu kategorilerle ilgili şunları kaydetti:

“Birincisi sosyo-ekonomik problemler. Türkiye'de ekonominin iyiye gitmediği ve buna mukabil birçok sosyal sorunu ortaya çıkardığı hepimizin malumu. Bunun yanısıra dış politikada bir kusursuz fırtınanın yaşanacağı bir yaz mevsimi yaşıyoruz. Bu kusursuz fırtınanın bir tarafında S-400 krizi ve bunun yol açacağı Amerikan yaptırımları var. Bir yanında aslında kamuoyunun gündemine henüz çok ağırlıkla gelmemiş de olsa gittikçe daha fazla gündeme gelen Kıbrıs açıklarındaki gaz kaynaklarının değerlendirilmesi sorunsalı ve bunun Türkiye-AB arasında yaratacağı kriz var. Bir tarafında da ayak sesleri gittikçe daha güçlü şekilde duyulan İdlib krizi, bunun Rusya'yla yaratacağı gerilimler ve Türkiye'ye yönelmesi muhtemel olan yeni bir göçmen dalgası, yeni bir mülteci dalgası var. Dolayısıyla ekonomik problemlerin yanı sıra çok ciddi dış politika sorunlarının da yaşanacağı bir yaz dönemine giriyoruz. Tabii bunun yanı sıra yeniden enerji kazanmış öz güven kazanmış ve toplumla yeni iletişim kanalları kazanmış bir muhalefet de söz konusu. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zorlu bir mücadele yaşayacağı bir dönem görüyoruz.”

“Erken seçim lafını kim ederse seçmen tarafından cezalandırılır”

Ünlühisarcıklı, erken seçim fikrini hangi siyasetçi dillendirirse seçmen tarafından cezalandırılacağını düşündüğünü de kaydederken, “Çünkü şu anda halk yeni bir seçim değil, aslında sorunların çözümünü bekliyor. Bence Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan da bu bekleniyor. Öte yandan Anglo-Amerikan'ların söylediği gibi yarı tedbirler tedbir sayılmayacaktır gerçek reformlar gerçek tedbir der, zor kararlar bekliyor Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı. Bunu sadece ekonomide, dış politikada, hukuk sistemimizde değil aslında kendi partisinin içindeki güç dağılımını yeniden belirleme konusunda da kendisini böyle bir sınama bekliyor çünkü AK Parti çevrelerindeki güç dağılımı dengesinin aslında şu anda AK Parti tabanını çok memnun etmediği de görülüyor. Cumhurbaşkanı'nın etrafı şu anda profesyonellerle dolu. Partisi ve parti tabanıyla yeniden bağlarını güçlendirmesi ve bu doğrultuda da zor kararlar alması gerekecek Cumhurbaşkanı'nın. Ama şunu söylemek lazım ki Cumhurbaşkanı'nın liderlik yetenekleri bu kararları almak için hala yeterlidir. Top kendisinde, karar kendisindedir” diye konuştu.

“AK Parti’den kopmalar olacak”

Ünlüisarcıklı, seçim sonuçlarının ardından AKP çevresi içerisinde yeni oluşumların ya da hareketlenmelerin olup olmayacağı sorusunu da şöyle yanıtladı:

“Tabii bunun sinyalleri geliyor aslında. Önümüzdeki dönem AK Parti'den en az bir tane kopan yeni bir partinin kurulacağı görülüyor ki sayı muhtemelen bir değil iki olacak gibi görünüyor. Bir tarafta Ahmet Davutoğlu bir tarafta Ali Babacan tarafından. Bunun ötesinde AK Parti'nin içinde yani bu isimlerin ve onların yakın çevresinin koptuğunu varsaysak bile AK Parti içinde de tartışmalar devam edecektir. Ve özellikle her ne kadar parti bu tartışmadan kaçınmaya çalışsa da İstanbul'u kim kaybetti sorusu havada asılı kalacaktır.”

“Bildiğimiz anlamda Türk-Amerikan ilişkileri bu yaz sona erecek”

Türk-Amerikan ilişkilerine de değinen Ünlühisarcıklı, bilinen anlamda Türk-Amerikan ilişkilerinin bu yaz belki de sona ereceğini ve “küllerinden yeniden doğmasının” gerekeceğini söyledi.

Bunun kolay olmayacağını ancak ilişkilerin stratejik doğası gereği bunun yine de başarılacağını düşündüğünü belirtti.

Ünlühisarcıklı "köprüden önce son çıkışını her iki tarafın da geçtiğini, Türkiye'nin S-400'leri alarak kullanacağıyla ilgili herhangi bir şüphe kalmadığını" belirtti. Ünlühisarcıklı değerlendirmesine şu şekilde devam etti:

"Amerika'nın da Türkiye'yi F-35 programından çıkartacağı ve CAATSA yaptırımları kapsamına alacağıyla ilgili de Ankara'nın herhangi bir şüphesi olmamalı ve bence zaten kalmadı da. Belki de bu yaz aylarında bildiğimiz anlamında Türk-Amerikan ilişkilerinin sona ereceğini göreceğiz ve ilişkinin küllerinden yeniden doğması, harabeden yeniden inşa edilmesi gerekecek, bu kolay bir süreç olmayacak. Ancak ben bunun yine de gerçekleşeceğini düşünüyorum çünkü son kertede iki ülkenin paylaşa geldikleri stratejik çıkarlar hala varlığını sürdürüyor.”