CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla istifa eden Balıkesir Belediye Başkanı'nın açıklamasını değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Şu anda nüfusun yüzde 41'i kendi seçtiği belediye başkanı tarafından yönetilmiyor. Bu darbe sonrasında yaşanan bir şeydir. Balıkesir Belediye Başkanı'nın açıklamasına bakın. Saray'da oturan zata sesleniyorum. Bir kişinin ailesini hangi ahlaka, dine sığınarak tehdit ediyorsun? Dün Parti Sözcümüz faşist deyince çok bozulmuş. Bir belediye başkanının ailesiyle uğraşmak faşist diktatörlüğün yöntemidir. Mafya yöntemini kullanacaksan o koltuktan ayrılacaksın. Böyle bir rezalet görülmemiştir” ifadelerini kullandı.

“ Vatandaşın siyasilere hesap sorduğu bir sistem istiyoruz” ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu,  “Şimdi hep beraber cumhuriyetimizi eksiksiz tam demokrasiyle taçlandırmak zorundayız. Şimdi çoğulcu, katılımcı demokrasi mücadelesi vereceğiz. Tek adam rejimi değil; özgürlükçü parlamento sistemi istiyoruz. Vatandaşın siyasilere hesap sorduğu bir sistem istiyoruz, tersi varsa faşizmdir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, kimse bunu unutmasın” dedi.

 Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:

Bu ülkenin bütün annelerine sesleniyorum; sizin çocuklarınızın hakkını savunuyoruz biz. Siyasi görüşünüz kimliğiniz başımın üstüne. Ben sadece sizin çocuklarınızın hakkını savunuyorum. Kimsenin boşu boşuna mağdur edilmesini istemiyoruz. Hak adalet olsa bunlar olmazdı. Pensilvanya'dan talimat alanlar şimdi Saray'dan talimat alıyor. Hiç bir şey değişmedi.

Darbede roller değişti. Şimdi geldiğimiz noktada kim muhalifse hesap verecek deniliyor. Sözcü ve Cumhuriyet gazetelerinin başına gelenlere bakın. Sözcü iddianamesini bana verdiklerinde, mahkeme reddeder, delil yok dedim. Bir süre sonra mahkeme iddianameyi kabul etti.

Mahkemeye hayret ediyorum. MASAK inceleme yapıp rapor yazıyor, FETÖ'yle ilişki yok diyor. Hiç bir şey yok ama olsun diyor, davayı açacağım diyerek, açıyorlar. Suç varsa, kanunda karşılığı olmalı. Suç olarak gösterilen şey, cumhurbaşkanının yerini haber yapmak. Ben öyle bir suç görmedim. Dünyada böyle bir suç yok. Bu iddianame mizah dergilerinde yer alsa, kimse inanmaz. Burak Akbay'ın FETÖ'nün yurtlarında kaldığı söyleniyor, olmadığı ispat ediliyor, bunun üzerine mahkeme konuyla ilgili değil diyor. Devletin çivisi çıkmış.

MADENLER

Torba kanun diye bir şey var. Torba kanun AKP'yle birlikte gündemimize geldi. 15-50 kanunda değişiklik yapan tek kanun. Kimse takip edemiyor. Topluma duyurmadan halkın aleyhine düzenleme yapmanın yolu. Son torba da bunlardan biri. 170 yıldır Zonguldak'ta kömür çıkarılıyor. Zonguldak için kömür çok önemli. TTK var, kömür havzasını işletmekle görevli. Şimdi torbaya kanun eklendi, bölünüp parçalanarak birilerine madenleri peşkeş çekecekler.

Hükümet yurt dışından kömür ithal ediyor. Kömür var, madenci var, tüketim alanı var. Peki neden ithal ediliyor, bu para kime veriliyor? Bu soruları benden çok AKP'ye oy veren işçi kardeşlerim sormalı. Yılda 4 milyar dolar kömür ithalatına para veriyorlar. O parayı Zonguldak'a ver, Zonguldak İstanbul olur. Sendikaya da sesleniyorum, işçilere sahip çıktığınız sürece biz de sizin arkanızdayız.

BENZİNE YAPILAN ZAM

Mazota ve benzine yeniden zam geldi. Fiyatların nereye gideceği belli değil. Sorun şu; hala hükümet akaryakıta yapılan zammın nerelere nasıl yansıyacağını bilmiyor. En yetkili makamdaki kişi vatandaşla dalga geçiyor. Bu kişi Naci Ağbal; 'Millet doların seviyesine bakacağına, işine gücüne baksın' diyor. O koltukta sen bu lafları nasıl ediyorsun şaşırıyoruz. Benzine, mazota zam yapıldı. İşçi ücretleri dolara mı endeksli? Ama mazot, benzin dolara endeksli. Peki çiftçi, işçi düşünmeyecek de kim düşünecek? Ama hükümet ihalelerini dolara endeksli veriyor. Türkiye hükümeti ilahe veriyor, şirket Türkiyeli ama ihale dolara endeksli. Neden dolar üzerinden ihale yapıyorsun? Çünkü sen TL'ye güvenmiyorsun, müteahhidin de sen de güvenmiyorsunuz? Bunların iktidarında rüşvet bile dolarla alındı. Ayakkabı kutularında dolar vardı. Bunlar doların yeşiline tapıyor, ağacı kesip dolara tapıyor.

Şimdi CHP gelir AKP'li belediyeleri alırsa, işçileri işten atarlar diyorlar. CHP hiç kimsenin ekmeğiyle oynamayacak. Biz herkesin alın terine saygılıyız. İsteriz ki her evde tencere kaynasın. Propagandayı bu noktaya taşıdılar, çünkü zemin altlarından kayıyor.

Bunların en temel özelliği fakirden alıp, zengine vermek. Nasıl mı oluyor? Köprü geçişlerini cebinden ödemiyorlar bu adamlara, sizin paranızdan ödüyor. Biz zenginden alıp fakire vereceğiz. Zenginden de zorla değil; adaletle alacağız. O yüzden diyoruz asgari ücretten vergi almayacağız.

Önümüzdeki günlerde Rusya'ya domates ihracatı olacakmış. Ama bir sorun var, Rusya'ya sadece 4 firmadan alacaksın diyorlar. Biz bunu Rusya'nın açıklamasından öğreniyoruz. İsmi soruyoruz, vermiyorlar. Diğer firmalar Türkiye'nin firması değil mi?

Cumhuriyetimizin 94. yılını kutladık. Coşkunun meydanlara taşması, bizim onurumuz oldu. Cumhuriyete artık hepimiz sahip çıkıyoruz. Biz bugüne kadar millet olarak 3 büyük devrimin altına imza attık. Birisi Cumhuriyetin ilanı oldu. Diğeri 1946'da kendi irademizle çok partili hayata geçtik. 3.'sü sosyal devlet, sosyal demokrasi oldu. Şimdi hep beraber cumhuriyetimizi eksiksiz tam demokrasiyle taçlandırmak zorundayız. Şimdi çoğulcu, katılımcı demokrasi mücadelesi vereceğiz. Tek adam rejimi değil; özgürlükçü parlamento sistemi istiyoruz. Vatandaşın siyasilere hesap sorduğu bir sistem istiyoruz, tersi varsa faşizmdir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, kimse bunu unutmasın.

Biz demokrasi derken 20 Temmuz'da darbe yaşandı. Parlamentonun yetkileri elinden alındı. İstediği kararı veriyor, kendi iradesini topluma dayatıyor. Biz katılımcı demokrasi derken makarayı tersine sardılar. Asıl hesap vermesi gereken ne istedilerse verenlerdir. Darbe girişimi püskürtüldükten 5 gün sonra darbe yapıldı, referandumla da anayasal altyapısı oluşturulmaya çalışıldı.

NURİYE GÜLMEN VE SEMİH ÖZAKÇA’NIN DURUMU

OHAL demokrasinin teminatı için diyorlar, Nuriye ve Semih demokrasiyi mi tehdit etti? Darbenin özü budur, insan hakları ihlalleri var. BM'ye tutuklananlara işkence yapacağız dediler. 12 Eylül'de olmuştu,  şimdi de oluyor. KHK'lerle binlerce akademisyen ve öğretmenin görevine son verildi, hiç birinin FETÖ'yle alakası yok. Türkiye hapishanelerde en çok gazeteci olan ülkelerden biri. Dünyaya rezil olduk.

12 Eylül darbesinde ne olduysa fazlası 20 Temmuz darbesinden sonra yaşandı. Erdal İnönü, 'OHAL, olağanüstü hukuksuzlukların kanun haline bağlanmasıdır' derdi. 20 Temmuz sonrası yaşanan budur. Çağırıyorlar belediye başkanlarını istifa ettiriyorlar. 'İstifa etmezsen...' diyerek tehdit ediyorlar. KHK'ye de ihtiyaç duymuyorlar. Şu anda nüfusun yüzde 41'i kendi seçtiği belediye başkanı tarafından yönetilmiyor. Bu darbe sonrasında yaşanan bir şeydir.

BALIKESİR BELEDİYE BAŞKANI’NIN ‘TEHDİT EDİLDİM’ AÇIKLAMASI

Balıkesir Belediye Başkanı'nın açıklamasına bakın. Saray'da oturan zata sesleniyorum. Bir kişinin ailesini hangi ahlaka, dine sığınarak tehdit ediyorsun? Dün Parti Sözcümüz faşist deyince çok bozulmuş. Bir belediye başkanının ailesiyle uğraşmak faşist diktatörlüğün yöntemidir. Mafya yöntemini kullanacaksan o koltuktan ayrılacaksın. Böyle bir rezalet görülmemiştir. Bu rezaletleri bitirelim diye 17 ay beklemeyelim, erken yerel seçimleri yapalım, istemediğin isimleri aday gösterme. Bir daha söylüyorum, hodri meydan diyorum. Erdoğan, 'Ne zamandır erken seçim demokrasinin namusu oldu?' diyor. Sen tarafsızlık üzerine namus ve şerefi üzerine yemin ettin. Sen namus ve şeref kavramından ne anlıyorsun?