"Yazdığım konuşmayı bir kenara bırakıyorum, çok öfkeliyim" diyen Kılıçdaroğlu, Gezi Davası’ndan verilen ceza kararları için, “Kurgulanmış mahkemelerden adalet çıkmaz. Burada görev alan hakimlerin bir kısmı zaten önceden kararlarını vermişler. Verdikleri kararlar kendi özgür iradeleriyle verdikleri kararlar değil, talimatla aldıkları kararlar. Talimatla aldıkları kararların altına imza atıyorlar” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, “İçimde bu halk için biriktirdiğim büyük bir kavga var. Bu kavgayı hep birlikte, yol arkadaşlarımla birlikte yapacağız. Ülkeyi kaçak sığınmacılarla dolduranlarla kavga edeceğiz. Beş paraya vatandaşlığı satanlarla kavga edeceğiz. Yabancılara daire satılsın diye emlak desteği çıkanlarla kavga edeceğiz. Ülkede milyonların elettiğini kesen çetelerle kavga edeceğiz. Çocukları etten, sütten mahkûm bırakanlarla kavga edeceğiz” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun 12 dakikalık konuşması şöyle:

“ÇOK GÜÇLÜ BİR İRADEYİ ALTI GENEL BAŞKAN ORTAYA KOYMUŞ OLDU”           

Karamsar bir ortamda olduğunuzu biliyorum ama hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Güzel ülkemizde huzuru, barışı, kardeşliği, esenliği, sağlığı hep birlikte yerine getireceğiz ve sağlayacağız. Altı siyasi partinin genel başkanları olarak pazar günü toplandık, uzun bir çalışma yaptık. Çalışmamızın sonucunda; kamuoyuna bir açıklama da yaptık, tek sayfalık bir açıklama… Orada güzel açıklamalarız var. ‘Siyasi ahlak yasasını çıkaracağız’ diye bir sözümüz var, bunun çalışmaları için bir komisyon kuruldu. Böylece siyaseti kirlilikten arıtma konusunda çok güçlü bir iradeyi, altı genel başkan ortaya koymuş oldu. Ekonomik ve Sosyal Konsey’e işlerlik kazandıracağız. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı teminat altına alınacak. Uzun vadeli strateji ve planlamadan sorumlu bir kurumun oluşturulması için de çalışmalarımızı sürdürme konusunda, komisyonlar oluşturduk. Ayrıca seçeceğimiz, altı liderin belirleyeceği cumhurbaşkanının niteliklerini de kamuoyuyla paylaşmış olduk.

“KURGULANMIŞ MAHKEMELERDEN ADALET ÇIKMAZ”

Dün bir karar açıklandı. Gezi. Gezi kararı açıklandı. Kurgulanmış mahkemelerden adalet çıkmaz. Burada görev alan hakimlerin bir kısmı zaten önceden kararlarını vermişler. Verdikleri kararlar kendi özgür iradeleriyle verdikleri kararlar değil, talimatla aldıkları kararlar. Talimatla aldıkları kararların altına imza atıyorlar. Bu tür mahkemelerle yeni karşılaşmıyoruz, aslında. Demokrasi tarihimize baktığımızda bu tür mahkemeleri çok gördük. Bu ülkenin Genelkurmay Başkanının bile terörist olarak, kurgulanmış mahkemelerden hapse atıldığını da gördük. Gezi nedir? Bizim demokrasi tarihimizde özgürlüğü haykıran gençlerin sesidir, aslında. Baskıya isyandır Gezi, aslında. ‘Baskıyı istemiyoruz, kendi ülkemizde özgürce yaşamak istiyoruz’ diyor gençler.

‘Doğayı koruyalım’ diyor gençler. Bu kurgulanmış mahkemede, Osman Kavala beraat ettiği bir davadan müebbet hapse mahkûm oldu. Daha önce beraat ettiği bir davadan müebbet hapse mahkum oldu. Dünyada böyle bir örnek yok, böyle bir garabet yok ama bizim ülkemizde olur. Çünkü yargı bağımsız değil. Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi ve Tayfun Kahraman; tutuklandılar ve hapse gönderildiler. Vera’yı unutmayın. Vera, (Tayfun Kahraman’ın kızı) babası hapse giderken babasını kucakladı ve öptü. Bizim hep beraber Vera’ya bir sözümüz var. Biz sevgili Vera’yı babasıyla kucaklaştıracağız. Onun sözünü veriyoruz. Vera babası ile kucaklaşacak.

Bu iktidar ‘beşli çetelerin’ iktidarıdır. Hiç kimse unutmasın. Halkın iktidarı değil, milletin iktidarı değil; ‘beşli çetelerin’ iktidarıdır.”

“YAZDIĞIM KONUŞMAYI BİR TARAFA BIRAKTIM”

Karanlığa mahkûm edilen milyonların sesini dile getirmek istiyorum. Onların sorunlarını size anlatmak istiyorum. Gerçekten çok öfkeliyim. Evlatların karanlığa mahkûm edildiği bir Türkiye'yi asla istemiyorum, farklı bir Türkiye, her çocuğun aydınlık bir ortamda yatağına başını koyduğu bir ülke istiyorum, karanlığa mahkûm edilen çocuklarımız dolayısıyla öfkeliyim.

“EY SARAY, SESİMİ DUYUYOR MUSUN?“

Saray’a seslenmek istiyorum. Ey saray, sesimi duyuyor musun? Hiç kimse olarak gördüklerin, yani görmezden geldiğin, hiç kimse olarak gördüklerinin karanlık ışıksız evlerinden sesleniyorum sana. Yoksulların biriken öfkesini görüyor musun? Evsiz, yurtsuz, elektriksiz, aç bıraktığın bebeklerin ağladığını duyuyor musun? Ben o bebeklerin ağlamalarından gece uyuyamıyorum. Karanlıkta onları düşünüyorum. Sonra o karanlıkta senin ‘beşli çetelerini’ de düşünüyorum ve yumruklarımı sıkıyorum. ‘Bunlar engerekler ve çıyanlardır, bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır’ diyor Ahmed Arif. Dünya kötülük yapanların yüzünden değil, kötülüğe seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden bu hale geldi. Cesaret yoksa, zafer yoktur.

“BÜTÜN YOL ARKADAŞLARIMA SESLENİYORUM, YA BANA KATILIN YA ŞU ANDA YOLUMDAN ÇEKİLİN”

Bütün yol arkadaşlarıma sesleniyorum. Size de bir çift lafım var. Bu engereklerle ve çıyanlarla çatışma ne kadar sert olursa zafer de o kadar yakın ve görkemli olacaktır. Ne pahasına olursa olsun yürüyeceğiz. Bu millete, çetelere boyun eğdirmeyeceğiz. Ben, o yoksulluğa mahkûm edilen çocuklar için mücadele edeceğim. Ya bana katılın ya şimdi, şu anda yolumdan çekilin. Açık ve net söylüyorum. Bir insanın uğrunda öleceği bir şey yoksa hayatında, zaten o hiç yaşamamıştır. Pes etmeyeceğim, durmayacağım, söz veriyorum. Hepinizin huzurunda, milletimin huzurunda söz veriyorum. Durmayacağım.

“VATANI SATANLARLA KAVGA EDECEĞİZ”

İçimde bu halk için biriktirdiğim büyük bir kavga var. Bu kavgayı hep birlikte, yol arkadaşlarımla birlikte yapacağız. Ülkeyi kaçak sığınmacılarla dolduranlarla kavga edeceğiz. Beş paraya vatandaşlığı satanlarla kavga edeceğiz. Yabancılara daire satılsın diye emlak desteği çıkanlarla kavga edeceğiz. Ülkede milyonların elettiğini kesen çetelerle kavga edeceğiz. Çocukları etten, sütten mahkûm bırakanlarla kavga edeceğiz. Bu kiralarla, bu enflasyonla kavga edeceğiz. Sokaklarımızı mafyaya teslim edenlerle kavga edeceğiz. Uyuşturucu baronlarıyla iş tutanlarla kavga edeceğiz. Ülkenin onurunu konsolosluk bahçelerine gömenlerle kavga edeceğiz. Yargıyı siyasetin emrine verip Brunson’ları özel uçaklarla gönderip kendi insanımızı hapishanelerde rehin tutanlarla kavga edeceğiz. Halkın milyarlarını, alın terini arka kapıdan satanlarla kavga edeceğiz. Yani özetle; vatanı satanlarla kavga edeceğiz. Biz birbirimize emanetiz yol arkadaşlarım. Kol kola gireceğiz ve yürüyeceğiz. Bu memleket bize emanet. Birimiz açken hiçbirimiz tok değiliz. Birimiz karanlıktayken hiçbirimiz aydınlıkta değiliz. Haydi eyvallah değerli arkadaşlar…”