CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir kişiye teslim edilecek bir devlet değildir. Ruhunda Kuvayi Milliye vardır" dedi.

Kılıçdaroğlu, CHP TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:

Dün 23 Temmuz Erzurum Kongresi'nin 99. yılıydı. İstanbul işgal altındaydı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir kişiye teslim edilecek bir devlet değildir. Ruhunda Kuvayi Milliye vardır. Serv Anlaşması'nı Saray'da oturan imzaladı. O anlaşmayı reddeden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun arkadaşlarıdır. Yani Kuvayi Milliyecilerdir.

Lozan Antlaşması ile Türkiye'nin tapusu tescil edilir. O tapunun bize kadar gelmesini sağlayan iki önemli aktör vardır. Biri Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ikincisi İsmet İnönü'dür. Bağımsızlığın ne kadar değerli olduğunu bilen Mustafa Kemal, bağımsızlığın nasıl korunması gerektiğini de biliyor ve şöyle söylüyor: 'Savaş medanlarında kazanılan zafer, ekonomiyle taçlandırılmazsa ülkenin bağımsızlığı tehlikeye düşer'. Bugün geldiğimiz nokta odur. Türkiye bugün tefecilerin dayattıkları kurallarla yönetilir hale gelmiştir.

'GAZETECİLER KENDİLERİNE OTOSANSÜR UYGULUYOR'

Gazeteler büyük baskı altında. Gazeteciler hapiste. Gazeteciler kendilerine otosansür uygulamakta. ‘Ya saraya yalakalık yapacaksın ya da sana yaşam hakkı tanımayacağım' diyen bir anlayışla karşı karşıyalar. Gazeteler zorla sattırıldı. Şu anda medyanın tamamı, birkaç gazete dışında sarayın egemenliği altında.

Havuz medyasının en temel özelliklerinden biri sürekli yalan haber yazmasıdır. Havuz medyasına verilen bütün desteklere rağmen gazeteleri satılmıyor. Güvenilmiyor çünkü. Basın özgürlüğünde dünyada 180 ülke arasında 157. sıradayız. Gazetecilik sıradan bir meslek değildir. Nerede haber varsa gazeteci oradadır. O nedenle gazetecilik bir kamu görevidir. Bugün gazeteciliğin kamu görevi yok.

Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak hâlâ hapiste. 140'tan fazla gazeteci hapiste ve biz demokrasiyi savunacağız. Havuz medyasının kendi televizyon kanalları var. Açık çağrı yaptım kendilerine. Bizi de çıkarın. Biz sarayın yaptığı gibi ‘şunu' çağır demiyoruz. Hangi gazeteci muhalifse onu çağır, katılmayan şerefsizdir.

'BİR İPTE İKİ CAMBAZ VARDI, BİRİ DÜŞTÜ DİĞERİ DURUYOR'

Bir gazeteci arkadaşımız daha var. Enis Berberoğlu. Şu an hapiste. Onu ben bir demokrasi kahramanı olarak görüyorum. Hiçbir suçu yok ama hapiste. Enis Berberoğlu'nu mahkum eden olayı değildir. Olay oradan çıkmıştır. Olay bir Türkiye olayıdır. Bir demokrasi olayıdır. Milletvekili seçildikten sonra dokunulmazlık kazanır. Bunu bu hakimler bilmiyor mu? Benden de iyi biliyorlar. Kararı beklettiler. Adli tatilin başlayacağı günden bir gün önce kararlarını verdiler ve sonra hep beraber tatile çıktılar. O tatil size haram olsun. Yargı ipotek altında. Yine de yargıdan umudu kesmiş değiliz. Vicdanına göre karar veren çok sayıda hakim ve savcı var. O yürekli insanları saygı ile selamlamak bizim görevimizdir. Bir de Eren Erdem arkadaşımız var. Tıpkı Balyoz ve Ergenekon olayında FETÖ'nün yaptıklarını Saray ve adamları yapıyor. Bir ipte iki cambaz vardı. Biri düştü, diğeri duruyor.