CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

TTB’nin barış bildirisine sahip çıkan Kılıçdaroğlu, Afrin operasyonuna desteğini yineledi.

TTB’nin bildirisindeki "Savaş doğada ve insanda tahribat yapan toplumsal yaşamı tahrip eden bir halk sağlığı sorunudur" ifadelerinin doğru olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu,   “TTB'ye operasyon Afrin operasyonuna gölge düşürür. Birini düşüncesini ifade etti diye gözaltına almak demokraside olan bir şey değildir. Asker bile dağda terör örgütü mensubunu yaralı yakaladığında hastaneye götürüyor. Bu ordunun saygınlığı açısından çok önemlidir. Siz doktorun düşüncesini açıklamasına tahammül edemiyorsunuz. Umarım hükümet bütün bunlardan ders çıkarır” dedi.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:

TTB MERKEZ KONSEYİ’NİN GÖZALTINA ALINMASI

Türkiye'nin gündemi o kadar hızlı değişiyor ki. Türkiye dışında böyle bir ülke yok. Her gün gazeteleri korkarak eline alıyor. Bu sabah bir baktık TTB Merkez Konseyi'ne polis operasyon yapmış. Gözaltı için yazarsınız gelirler, kaçacak insanlar değil ya. Neymiş bildiri yayınlamışlar. Bildiriyi okuyorum: "Savaş doğada ve insanda tahribat yapan toplumsal yaşamı tahrip eden bir halk sağlığı sorunudur." Yanlış mı, doğru. Hangi savaş doğada ve insanda tahribat yaratmaz?

Devam ediyor: "Her çatışma fiziksel, ruhsal sorunlar açarak büyük bir insani dramı beraberinde getirir." Yanlış mı? Gözümüzün önünde Suriye var, oraya bakın. Suriyeli çocukların Türkiye'de nasıl dilendiklerini görüyoruz, bunun sebebi Suriye'deki savaş değil mi?

Devam ediyor: "Yaşatmaya and içmiş bir mesleğin mensupları olarak yaşamı savunmanın barış iklimine sahip olmanın birincil görevimiz olduğunu unutmuyoruz." Aklı başında kim barışı savunmaz?

‘TTB'YE OPERASYON AFRİN OPERASYONUNA GÖLGE DÜŞÜRÜR’

TTB'ye operasyon Afrin operasyonuna gölge düşürür. Birini düşüncesini ifade etti diye gözaltına almak demokraside olan bir şey değildir. Asker bile dağda terör örgütü mensubunu yaralı yakaladığında hastaneye götürüyor. Bu ordunun saygınlığı açısından çok önemlidir. Siz doktorun düşüncesini açıklamasına tahammül edemiyorsunuz. Umarım hükümet bütün bunlardan ders çıkarır.

Hiç bir ülke kendi sınırında terör örgütünün yuvalanmasını istemez. İnsan haklarına evet ama teröre hep beraber hayır demeliyiz. Bu bağlamda bizim Afrin'de yapılan operasyona desteğimiz tamdır.

‘ESAD'A KARŞI OLAN GRUPLAR TÜRKİYE'DE TOPLANDI’

26 Ocak 2011: Suriye'de iç ayaklanmalar başladı. 29 Nisan 2011'de Suriye'den kaçanlar ülkemize mülteci olarak geldi. 31 Mayıs 2011'de Esad'a karşı olan gruplar Türkiye'de toplandı. IŞİD gibi gruplar bu süreçte oluşmaya başladı. Biz dedik ki, sakın buraya silah göndermeyin. 2011'den bu yana her konuşmamızda bunları ısrarla dile getirdik. Ama bunların hiç birisi iktidar tarafından kabul görmedi.

2012'de dönemin başbakanına mektup gönderdim, Suriye konusunda. Ama onlar bizi eleştirdi silah göndermeye devam ettiler. Silah göndermeyin terör örgütlerinin eline geçer dedik, 2 yıl sonra MGK'da ağır silahların PKK'nın eline geçtiği söylendi.

Herkes aldattı seni, bir de beni dinle ben seni kandırmıyorum, Türkiye'nin çıkarlarını savunuyorum. 80 milyon vatandaşıma sesleniyorum, Suriye konusunda en tutarlı politikaları kim söyledi? Suriye'de adını sayamayacağım her türlü terör örgütüne destek verdiler. Şimdi PYD'ye terör örgütü diyorlar. Peki PYD'yi meşrulaştıran, Ankara'ya Salih Müslim'i getiren kim?

Biz bölge halkını kucaklıyoruz, yöneticilerle terör örgütleriyle bölge halkını ayırıyoruz. Her türlü desteği vereceğiz. Bölgede huzuru sağlamak için Türkiye her türlü çabayı göstersin dedik. Öyle bir noktaya geldi ki Türkiye, kendi topraklarımızdan kaçmak zorunda kaldık. Malı terör örgütüne teslim ederek kaçtılar. Süleyman Şah Türbesi'nden bahsediyorum. Türkiye ilk defa terör örgütüne toprak teslim etti. Ben olsam 10 bin şehit verir, bayrağımızı orada dalgalandırırdım. Şimdi kahramanlık taslıyor. Milliyetçiliği oya çevirmeye çalışıyorlar şimdi. Onlardan kahraman olmaz.

Bütün bunlar olurken ekonomide ciddi sorunlar yaşıyoruz. TBMM önünde gencecik bir çocuk kendisini yaktı. Gazetelerde haber bile olmadı. İktidardan korktu gazeteler. Sıtkı kardeşimizi TBMM'de ilk dile getiren biz olduk. Biz garip gurebadan yanayız. Sana iş vermeyenler, sana 300 lirayla hayatı zehir edenleri unutmayacağız, takipçisi olacağız.

‘BALIKESİR'DE İŞSİZ BİRİSİ KENDİNİ YAKTI’

Daha önce de İzmir'de 8 aydır işsiz olan biri İş-Kur önünde çıplak eylem yaptı. Dün de Balıkesir'de işsiz birisi kendini yaktı. Halk geçinemiyor, işsiz. Sıtkı kardeşimin de diğerlerinin de iş güvenceleri yok. Ama yandaşların çifte garantileri var. Hazine yandaşların uluslararası kurumlardan aldığı borçlara garanti veriyor. Yetmiyor karını da garanti ediyor. Sıtkı'ya hangi garanti? Köprüden geçilmeyenin parasını Sıtkı kardeşimden alıp veriyorlar, zehir zıkkım olsun.

EMEKLİ MAAŞLARI

25 yıl prim ödeyen emekli olunca 718 lira maaş alıyor. 718 liraya kim geçinebilir? Oy vermeye devam ederseniz, onu da elinizden alacaklar. AKP'nin reform dediği değişiklik olmasa 1800 lira maaş alacaktı emekliler.

Dolar fiyatları düşüyor, benzine ve mazota zam gelmeye devam ediyor. Benzinin litresi 6 lirayı aştı. Çiftçi kardeşime müjde verelim, bu iktidar seni çok seviyor mazotun litresi 10 lira olunca daha çok sevecek.

BERBEROĞLU DAVASI

Enis Berberoğlu şu anda hapiste. Neden hapiste, hangi gerekçeyle hapiste? MİT TIR'larıyla ilgili davalar açıldı, mahkemede ifade verdi önür boyu hapis cezası verildi, iyi hal indirimi nedeniyle 25 yıl'a düşürüldü. Olayın başlangıcı Can Dündar'ın bir kitabından kaynaklanıyor. Can Dündar, görüntüleri solcu bir milletvekilinden aldığını söylüyor. O zaman Berberoğlu henüz milletvekili değil. Bakıyorsunuz dosyada HTS kayıtları da uyuşmuyor. Devlet sırrını ifşa etmek var mı? O da yok. O görüntüleri ifşa edenler zaten yargılanıyor. İfşanın ifşası olur mu?

Aydınlık gazetesi belgeleri Cumhuriyet'ten önce biz yayınladık, gelip alacaklarsa buyursunlar diye meydan okuyor. Enis Berberoğlu bir esir olarak cezaevinde tutuluyor. Üst mahkeme ve AYM kararına rağmen esir tutuluyor.

Kaynak: Evrensel