CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu konuşmasında hükümete sert ithamlarda bulundu. Aynı zamanda Türkiye'nin konuştuğu kanser hastası Dilek Özçelik'in, yaşadığı olayları değerlendirdi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından notlar:

FAZIL SAY'IN CEZASI

Bir ülkeyi saygın kılan unsurların başında o ülkenin sanatçıları geliyor. İnsanoğlunun var olduğu tarihten bu yana sanatçılar önemli kilometre taşlarına adını yazdırmıştır. Sanata ve sanatçıya değer veren topluluklar çıta atlamıştır. Sanatçıları cezalandıranlar kendilerini toplumun önünde hapsetmişlerdir. Sanatçıyı hapsetmek onu hapishanelere atmak gibi bir kültürü yeşertmeye çalışanlar unutmasın CHP var oldukça aydınlık Türkiye'yi birlikte çizeceğiz. Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Orhan Kemal'i mağdur edenler o sanatçıların isimleri tarihin şeref defterinde var. Ama onları hapse atan hakimlerin savcıların isimlerini hiç kimse hatırlamaz.

Eğer siz onları hapse atacaksanız kusura bakmayın ama o ülkede demokrasi her zaman tehlike altında demektir. Sadece sanatçılar hapse atıldığında değil 2B'li köylü kadınlarımıza da sahip çıkacağız, Sultanbeyli'deki yurttaşlarımıza da sahip çıkacağız. Biz mazlumdan adaletten yanayız.

Eğer sanatçınızı mahkum ederseniz kendi ülkenizi da dünyaya rezil edersiniz. Onu yargılayan yargıç aslında kendini yargılamıştır.

ULUDERE'NİN SUÇLUSU HÜKÜMETTİR

Geçen gün sayın Başbakan önemli bir açıklama yaptı. TSK hükümetin verdiği kararlarla hareket eder. Doğru söylüyor. Bu kürsüden defalarca Uludere'nin suçlusu kimdir diye sorduk. Şimdi Başbakan diyor ki biz talimat vermeden TSK hareket etmez. Uludere faciasının sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan ve onun hükümetidir bunu artık herkes biliyor.

Anayasamızın 2. maddesinin değiştirilmesi dahi teklif edilemez deniyor. Anayasa Mahkemesi'nin sosyal devlet tanımı çok açık ve net. Sosyal hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak toplumsal dengeyi sağlayan devlet demektir sosyal devlet.

KANSER ÖĞRENCİ DİLEK

Dilek Özçelik, Trakya Üniversitesi İngilizce bölümü 3. sınıf öğrencisi. Dilek Özçelik üniversiteye gidecek İngilizce öğretmeni olacak ve o da bu topraklarda kendine düşen görevi yerine getirecekti. Ama bir şansızlığı oldu. Kanser tedavisi olması lazım. İlacı bulamıyor. Sosyal devlet çatısı altında olması lazım. Sorununu çözemedi. Belediyenin caminin önünde bekledi sosyal devleti ona hatırlatırım diye bekledi.

Kanser hastaları kalabalığa karışmazlar ama o her şeyi göze aldı ilaca ulaşmak için. Bakan diyor ki al bu parayı başka ne yapacam. Parayı düşürme. 21. yüzyılın Türkiyesindeyiz. Buna karşılık Dilek kardeşimiz o bakana ve onun gibi düşünenlere de cevap veriyor: Ben dilenci değilim sayın bakan. Ve devam ediyor, insanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğradım. Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatta. Bu tablo 21. yüzyılın tablosuna yakışan tablo değil. O bakan bir eli yağda bir eli balda olan bakandır.

Sosyal devlet güçsüzleri korumak değil miydi? Anayasayı çiğniyorsunuz siz. Ben dilenci değilim derken aslında bütün hastaların sorunlarına tercüman oldu. Senin görevin bana para vermek değil diyor.

SAĞLIKTA KATILIM

Sağlıkta 10 ayrı işlemden katılım payı alınıyor. Üç ayrı yerde de parayı ödetiyorlar. Hastaneye gittiğinde ve eczaneye gittiğinde para alıyorlar. Aylığından da aynı ilaç için kesinti yapıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilaç karaborsası diye bir şey yoktu. İlk kez bunların döneminde oldu. Pahalı ilaçlar karaborsaya düştü. Dilek olayı bütün bu gerçekleri gündeme getirdi.

ŞANTAJA İZİN VERMEYİZ

AKP iktidarı şantaj yaparak Bahçeli dönemini inceleteceğini söyledi. Şantaja asla izin vermeyiz. Aklın başına yeni mi geldi? Yolsuzluktan beslenen yolsuzluğun üzerinde gidemez. Sen daha kendi mal varlığının hesabını veremedin. Neyin hesabını soruyorsun? Sen kamu kurumlarını peşkeş çekmedin mi? Bu millete kul hakkını nasıl yedin bunun hesabını ver. Avukatları, hukukçuları sindirdiniz. Şimdi siyasetçilere geldi sıra. Sevsinler senin demokrasi anlayışını.

SEN HANGİ ÜLKENİN BAŞBAKANISIN?

Sen Rize'den yırtık ayakkabıyla geldin bu cumhuriyet seni başbakan yaptı. Kayseri'de küçük bir esnafın oğlu olan birini Cumhurbaşkanı yaptı. Bu cumhuriyet Tunceli'de bir esnafın oğlunu CHP genel başkanı yaptı. Şimdi kalkmışsın Cumhuriyeti silmeye kalkıyorsun. Sen hangi ülkenin başbakanısın? Senin gücün de yetmez boyun da yetmez.

AVUCUNU YALARSIN SAYIN ERDOĞAN

Parlamenter sistem Türkiye'nin geleneğidir. Barışa neden destek vermiyorsunuz diyorlar. Neye destek vereceğiz, bir şey bilmiyoruz ki. Avucunu yalarsın sayın Recep Tayyip Erdoğan! Bu işi çözeceksen dürüst olacaksın. Başbakanlık hayaliyle yatıp başkanlık hayaliyle kalkıyor.

Kılıçdaroğlu, şakşakçılık yaptığını iddia ettiği köşe yazarlarına seslenerek, "Süreçle ilgili ne biliyorsunuz da yazıyorsunuz?" diye sorunca partililerden biri "Bunlara vahiy" geliyor diye bağırdı.